Giriş
(4)

Eve çiş yapan erkek kedi

rebecca
British cinsi erkek kedimiz birkaç günde bir evdeki belli noktalar(yatak, koltuk) çiş yapıyor. 10 aylık, 4 ay önce 2 yaşında dişi kedi geldi ama iyi anlaşıyorlar yani tepki olduğunu düşünmüyorum. İlk kez 3 ay önce basladı sıklığı azalsa da yapmaktan vazgeçmedi. Veteriner kızgınlıktandır dediği kısır
British cinsi erkek kedimiz birkaç günde bir evdeki belli noktalar(yatak, koltuk) çiş yapıyor. 10 aylık, 4 ay önce 2 yaşında dişi kedi geldi ama iyi anlaşıyorlar yani tepki olduğunu düşünmüyorum. İlk kez 3 ay önce basladı sıklığı azalsa da yapmaktan vazgeçmedi. Veteriner kızgınlıktandır dediği kısırlaştırdık dün, bugün yine yaptı. Çaresiz hissediyoruz neden olabilir ne yapılabilir?
0
rebecca
(26.01.22)
kisirlastirdiktan sonra biraz surebilir hormonlarin etkisini kaybetmesi, 1 gunde olmaz.
0
robokot
(26.01.22)
dişi kedi onu "motive" eder, içgüdüsel olarak koku bırakma ihtiyacı hisseder.
kısır değilken zaten etrafta dişi olmasa bile bunu yapar.
kısırlaştırdığınız iyi olmuş ama robokot +1
bir günde geçmez.

bazen alışkanlık olarak da yapmaya devam edebiliyorlar.
eğer vazgeçiremezseniz feliway difüzörü tavsiye ederim, koltuğa çiş yapma alışkanlığını kesti benimkilerden birinin.
0
blatta hiberna
(27.01.22)
çişini yaptığı yerlerde mama vermek çözümlerden biri. orasını oynadığı, yemek yediği bir yer olarak görürse bırakabiliyor.

genelde sebebi stres. eve gelen arkadaşlarınızdan bile stres yapıyor olabilir. zaman zaman depresyona bile girebiliyorlar. antidepresan ilaçlar var kediler için. o noktaya gelirse veterinerinize danışın.

kumunun yerini sık değiştiriyorsanız bu da başka bir sebep.
0
brakgn
(27.01.22)
eski idrar kokusu gitmediyse bu da tetikliyor olabilir. diğer olası nedenler: www.kedimag.com
0
9kuyruklukedi
(27.01.22)
(3)

Doğum kontrol hapı ne zaman alınmalı?

Unde bach canim
Düzensiz ilişkiler için, sürekli kullanılmadığı durumlarda ilişki olmadan kaç gün veya saat almaya başlanmalı ki hamilelik riski minimum olsun?İnternete baktım fakat hep düzenli alımlar için tarif var ya da ertesi gün hapı için ilişki sonrası 72 saat falan demiş. Bir bulamadım yahu.
Düzensiz ilişkiler için, sürekli kullanılmadığı durumlarda ilişki olmadan kaç gün veya saat almaya başlanmalı ki hamilelik riski minimum olsun?

İnternete baktım fakat hep düzenli alımlar için tarif var ya da ertesi gün hapı için ilişki sonrası 72 saat falan demiş. Bir bulamadım yahu.
0
Unde bach canim
(26.01.22)
doğum kontrol hapının öyle bir kullanımı yok.
internette düzenli alım için tarif var çünkü sadece düzenli kullanılırsa korunma sağlıyor.

ertesi gün hapı almak için ilişkiden sonra 72 saatiniz oluyor ama bu bir korunma yöntemi değil, kadının üreme sistemi ve hormonları için iyi bir şey değil, acil durumlar dışında asla kullanılmamalı.

sizin aradığınız şey spiral.
anlattığınız durum için en mantıklısı o.
ya da ilişkiniz olsun olmasın, doğum kontrol hapı kullanacaksınız.
0
blatta hiberna
(26.01.22)
Bulamadınız çünkü ağrı kesici gibi gerektiğinde/ara sıra kullanılan bir şey değil.
Düzensiz ilişkiler için en pratik korunma yöntemi kondom.
0
kobuzchu kiz
(26.01.22)
dogum kontrol hapinin oyle bir kullanimi yok. ya duzenli kullanilir ya da kullanilmaz. duzenli baslanacaksa genelde: adetin basladigi gunden itibaren 5 gun icinde baslanirsa etkisi hemen baslar. baska bir zaman baslanirsa en az 7-10 gun kullanimdan sonra etkisi baslar. ama basla birak seklinde kullanilmiyor bunlar duzensiz iliski var diye. bir gun bile aksatilirsa etkinligi yok varsayilir. her gun benzer saatlerde almak lazim geciktirmemek lazim vs. ve cogu kisi bilmiyor ama antibiyotik ile alinirsa etkinligi dusuyor, o yuzden antibiyotik kullaniminda korunmadiginizi varsaymaniz lazim.

acil durumda ertesi gun hapi var evet, ama senede 2 kereden fazla kullanilmasi asla onerilmez. ertesi gun hapi bile garanti degildir dikkat! iliski ile hapin alinmasi / kana karismasi arasinda fertilizasyon gerceklesirse bu hap hamileligin devam etmesini engellemeyecektir.
0
robokot
(26.01.22)
(2)

Kaliteli yetişkin kedi maması mı yoksa vasat yavru kedi maması mı

mezarkabul
Bizim oğlana temizmamadan yavru kedi maması almak yerine ndnin şu mamasindan almıştım iyi bir kampanya yakalayinca; N&D Prime Tavuk & Nar Neutered Cat, 10 Kg https://www.amazon.com.tr/dp/B088ZYKRVH/ref=cm_sw_r_apan_glt_i_S2R4HBDR8HH75A55F576İyi mi yaptım yoksa kötü mü sizce?Bizimki üç aylıktı mamayı
Bizim oğlana temizmamadan yavru kedi maması almak yerine ndnin şu mamasindan almıştım iyi bir kampanya yakalayinca; N&D Prime Tavuk & Nar Neutered Cat, 10 Kg www.amazon.com.tr

İyi mi yaptım yoksa kötü mü sizce?

Bizimki üç aylıktı mamayı aldığımda şimdi yedi aylık.

Linkteki kısır kedi için yazıyor ama kısır kedi maması değildi.
0
mezarkabul
(25.01.22)
iyi yapmışsınız ama üç aylık için fazla gelir o mama besin değeri açısından.
yedi aylık için sorun olmaz.
kısır kedi mamasının farkı kalorisinin düşük olması, öyle hayati bir fark yok yani.
o açıdan da sorun yok.
sadece normalden daha fazla yemek isteyebilir kalorinin düşüklüğü nedeniyle.
0
blatta hiberna
(25.01.22)
tm'den uzak durmaya çalışın, sokaktakilere bile vermemeye çalışıyoruz oradan mama. nd her türlü iyidir. mamayı iyi muhafaza edip bayatlamamasına dikkat edin, 10 kg çok uzun gider 1 kedi için.
0
surprise
(26.01.22)
(5)

kedilerde asi-kanser iliskisi ve kedi psikolojisi

kaputt
selamlar, benim bir türlü icinden cikamadigim bir sikintim var, karar veremiyorum. kedi sahibi arkadaslarin yorumlarina/yardimlarina ihtiyacim var.ben 10 yasindaki kedimi gecen sene kanserden kaybettim. ve kanser yüksek ihtimalle yaptirdigim asidan oldu. tumor tam asinin yapildigi sirt bölgesindeydi
selamlar, benim bir türlü icinden cikamadigim bir sikintim var, karar veremiyorum. kedi sahibi arkadaslarin yorumlarina/yardimlarina ihtiyacim var.

ben 10 yasindaki kedimi gecen sene kanserden kaybettim. ve kanser yüksek ihtimalle yaptirdigim asidan oldu. tumor tam asinin yapildigi sirt bölgesindeydi. bu konuda (duymayanlar icin) son yillarda cok arastirma yapiliyor ve asilarin gerekliligi tartisiliyor. ben de kedim kanser olana kadar duymamistim. bakmak isterseniz, vaccine-associated sarcoma ya da asi iliskili sarkom diye aratip biraz okuyabilirsiniz. tabii böyle bir aci yasayinca bir daha kedime asi yaptirmam dedim.

sonuc olarak iki yeni kedi sahiplendik, su anda ikisi de bir yasini yeni gecti. biz sahiplenmeden ilk asilari tamamlanmisti zaten. simdi bir sene sonra yenilenen karma asi vakitleri geldi. ve benim aylardir uykularim kaciyor ne yapmam gerektigine dair. bir de sorun sadece kanser de degil, belki kanser zaten cok düsük bir ihtimalken benim basima geldi.. durum su:

öncelikle kanser riski nedeniyle, asla evden cikmayan, seyahat etmeyen iki kediye asi yaptirma konusunda ne düsünüyorsunuz, gercekten gerekli mi sizce, yaptirmazsak bunun yaptirimi ya da sonucu ne olabilir?

ikincisi yaptirmaya karar verdim diyelim. asil beni kitleyen durum kedilerin psikolojileri. biz bu kedileri aldigimizda ikisi de barinaktaydi, ve psikolojileri iyi degildi. hayatimda hic görmedigim bir korkaklik seviyeleri vardi. zaman icinde (ki neredeyse bir yil oldu bizle olali, ve corona sayesinde evde her an birlikteydik) bir tanesi bize cok alisti, kucagimizdan inmez, ama yine de bir ses duysun, kapi calsin, birinin gelmesini hic düsünemiyorum bile, hayvanin korkusunu ve kacisini sonra kendini bir delige sokusunu anlatamam.. digeri bunun bin kat kötüsü cünkü o bize bile alisamadi, evde denk gelince korkarak yolunu degistiriyor. anca biz sabit yatarken otururken 3. ayin sonunda filan bizim yanimiza biraz gelmeye basladi ama bu da cok kisa sürüyor. bana biraz sevdiriyor, ama esimden cok korkuyor. hayvan sürekli korkak ve tedirgen, cok üzülüyoruz, asiri zor bir hayati var. corona olunca eve cok gelen giden olmadi. ilk kez gecen ay iki arkadasimiz 3 gün bizde kaldi, ve iki kedimiz de bu 3 günü dolabin altinda gecirdi :(
simdi bu korkaklikta iki kediyi, özellikle ikinciyi, kutuya koyup, ilk kez disari cikarip, baska insanlarla (veterinerle) denk getirip, hele onu kontrol edip asi yapmasini istemek, bu hayvanin kalp kirizi filan gecirmesine, ya da bir daha düzelmeyecek sekilde travma yasamasina sebep olabilir diye düsünüyorum, bundan cok korkuyorum. dedigim gibi bir senede tüm cabalarimiza ilgimize ragmen anca bu duruma getirebildik.

ikisini birlikte cikarmak var. ama baska bir insanla karsilikli gelmek ikisi icin de cok korkunc olabilir. ama nereye kadar tabii.. bu hayvanlar hic mi veterinere gitmeyecek.

ya kafam o kadar karisti ki dün gece düsünmekten hic uyuymadim, ne yapayim, nasil yaparim diye.. siz benim yerimde olsaniz ne yapardiniz? dedigim gibi iki konu var biri kanser, digeri tamamen bu psikolojik durum.
simdiden bu kadar uzun yaziyi okuyup cevap yazacak arkadaslara tesekkür ederim..
0
kaputt
(24.01.22)
Öncelikle başınız sağolsun, kedi kaybetme acısını yaşadım, o vicdan muhasebesini de çok iyi anlıyorum.

Evden dışarı çıkmayan/seyahat etmeyen kedinin aşıya gereksinimi olması konusunda malesef gerekli olduğunu düşünüyorum. Kaybettiğim kedim, evden dışarı adımını atmayan 9 yıl boyunca evde yaşayan bir kediydi ve aynı bu şekilde 'evden çıkmıyorsa aşı yapmaya gerek yok' diyen veterinerlerin kurbanı oldu. Çünkü başka bir hayvandan bulaşan bir virüsle mücadele edemedi ve hızlı bir şekilde kaybettik. Evden çıkmamaları, virüsle başbaşa kalmayacakları anlamına gelmiyormuş, bu şekilde öğrendik. Dışarda sevdiğimiz hayvanlar, üzerinden geçtiğimiz yollar, kedili bahçeler vb. biz onlara sürekli bir şeyler taşıyoruz.

İkinci kısma gelince, yerinizde olsam bir vetterapistten yardım alırdım. instagram'da vetterapist ve beneklimorkedi kullanıcı isimli, kedi davranış bozuklukları ve travmalarıyla ilgili yardımcı olabilecek iki hesap önerebilirim.

istanbul'daysanız, çok başarılı olduğunu düşündüğüm vetart ile görüşebilir, aşı ve kanser arasındaki kafa karışıklığını bi nebze olsun giderebilirsiniz.

Yani kanser olmasın diye uğraştıktan sonra bu kez de organ yetmezliği vs. başınıza gelebilir. Umarım kedileriniz hızlıca düzelirler ve çok mutlu olurlar.
0
amelie poulain
(24.01.22)
başınız sağ olsun.

evden hiç çıkmayan kedilerime iç-dış parazit aşısı dışında aşı yaptırmıyorum.
ne olursa olsun, 10 yaşındaki hayvanların bünyesine aşılar ağır geliyor.
2 yaşına kadar tüm aşılarını tam yaptırıp, devamında aşısız devam ettim hepsinde ve hiçbir sorun yaşamadım.
şimdiye kadar tanıdığım iyi kötü birçok veteriner de aşı konusunda ısrarcı olmuyor zaten.

amelie poulain'e hem katılıyorum hem katılmıyorum.
sorun bence aşı yaptırmamaktan değil, buna bağlı olarak yapılan diğer şeylerden kaynaklanıyor.
mesela, evde kediniz varken -aşılı ya da aşısız- dışarıda sokak kedisi falan "asla" sevmemeniz lazım.
dokunmayacaksınız yani.
hatta ben arkadaşlarımın bile hayvanlarıyla çok haşır neşir olmuyorum.
dışarı da paçama bir kedi sürtünürse, gerekirse kedilerime temas etmeden kapıdan girer girmez üzerimi değiştiriyorum.
veterinerin bekleme odası kalabalıksa, dışarıda bekliyorum.
bunlara aşı olsa da dikkat etmeniz lazım, olmasa da.
yani onlara sürekli bir şey taşıyoruz ama bunun kontrol edebileceğimiz bir kısmı da var.

bunun dışında, evinize giren çıkan eşinizin dostunuzun fipli kedisi vs. olabilir.
benim bir arkadaşımın kedisi fip taşıyıcısı ve evime almıyorum, o da gelmiyor zaten mesela.

diğer yandan, kedilerin bağışıklığını sadece aşılar sağlamıyor.
gidip yılda 1-2 kere tam biyokimya kan tahlillerini yaptırıp içorganlarına, bağışıklık seviyesine bakacaksınız.
iyi besleyeceksiniz, iyi bakacaksınız, üşütmemesine, diş sağlığına dikkat edeceksiniz.

veterinere götürmekten dolayı kalp krizi geçirip ölmezler ama travmatize oluyorlar ister istemez.
yine de aşı için olmasa da bir şekilde bir gün veterinere götürmeniz gerekecek.
maalesef biraz zor olabiliyor ama aranızda güven bağı güçlendikçe biraz sakinleşebilir zamanla.
0
blatta hiberna
(24.01.22)
merhaba, öncelikle başınız sağ olsun. yıllar önce kedimi yanlış tercihlere kaybetmiş biri olarak sizi ve içinde bulunduğunuz durumu anlıyorum.

dışarıda kedilerle haşır neşir olmuyorsanız ve eve yeni bir kedi getirme ihtimaliniz yoksa aşı yaptırmasanız da olur gibi düşünüyorum çünkü başınızdan böyle bir hikaye halihazırda geçtiğinden allah korusun ikinci bir denk gelmede kendinizi nasıl hissedersiniz bilmiyorum. bu çok kişisel bir karar ve bilimin de yüzde yüz bu olmalıdır diye üzerinde mutabık kaldığı bir konu değil maalesef. ben ve etrafımdaki birçok kişi mevcut veterinerimizin aşı yapmayabiliriz isterseniz zaten dikkat ediyorsunuz tecrübelisiniz yönlendirmesini dinledik, ben henüz pişmanlık yaşayan birini görmedim. yine de bu çok kişisel bir tercih ve yaşadığınız hayatın kedinize karşı risklerini en iyi siz tahlil ederek bu kararı verebilirsiniz.

eğer aşı yaptırma kararı alırsanız istanbul içinde birçok veteriner hekim evinize gelerek aşı yapıyorlar, o konuda sorun yaşayacağınızı düşünmüyorum. başından travma geçmiş kedilerle ilgili olarak da yine hekiminize danışarak belki bir dönem antidepresan kullanmanızı (kediler için:)), evin içinde imkanınız dahilinde yüksek alanlar yaratarak ve çeşitli yerlere kutular koyarak kedilerinize güvenli bölgeler yaratmanızı ve bu ne kadar işe yarayabilir bilmiyorum ama feliway ürünlerini denemenizi önerebilirim. yine senelerdir kedilerle olan tecrübelerimden yola çıkarak eşinizde özellikle öteki kediyi tedirgin eden davranış nedir, onu belki gözlemleyerek bulmayı ve azaltmayı önerebilirim. bu tiz veya yüksek ses olabilir, üstten yanaşma olabilir, yere topuklarını vurarak yürüme olabilir bu tarz hani sizin normal şartlarda fark etmeyeceğiniz ama kediler için çok ayırt edici şeylere dikkat ederek belki bu süreci daha ılımlı hale getirebilirsiniz.

kedilerinize ve size sağlıklı ve musmutlu ömürler diliyorum :)
0
evde liyakat kalmamis
(24.01.22)
cok tesekkür ederim cevaplar icin. kedilerin evde sadece bizleyken sikintisini astik diyebiliriz. kücük olan kendi kendine tedirgin, ama yanima geliyor sevdiriyor. birlikte oynuyorlar. sorun kapi caldiginda, baskasinin gelmesi ihtimali. yani baska insanlar, sesler her seyden korkuyorlar. yani haliyle veteriner bayagi korkunc bir tecrübe olabilir onlar icin..

istanbul'da degilim hatta yurtdisindayim, burada asi yapmamaya nasil bakacaklarina da emin degilim, bence yapmayi tercih ederler. ben de aslinda ilk birkac sene yapilabilir diye düsünüyorum. ama dedigim gibi asiri korkak olmalari beni cok geriyor.

acaba kücük bir sakinlestirici vermeyi mi denesem veterinerle konusup en azindan travma yasamazlar.. kanserli kedimi de anca sakinlestirici ile götürebilir olmustum :(
yani asi olmasa genel kontrol icin eninde sonunda bu hayvanlar veterinere gidecek.. gercekten zor bir durum.

bir de, eve arkadasimizin köpeginin evimize gelme ihtimali var. daha onlar varken hic gelmedi, ama ihtimal sonucta. belki bu durumda asi yaptirmak daha yararli olabilir.
0
🌸kaputt
(24.01.22)
sakinleştirici değil de, bitki ilacı etkisi gibi hafif bir şey için composure ya da kalmvet bulabilirseniz deneyin.
veterinerinize de sorun tabii.

köpekten kediye hastalık geçişi kediden kediye olduğu kadar çok değil bu arada.
yani dış parazit aşısı olduğu sürece köpek sorun olmaz.
0
blatta hiberna
(24.01.22)
(4)

Kaliteli el kremi

iddaaci
Merhaba, eşimin elleri çok fazla suyla temas halinde. Biberon yıkıyor hep. Sabun ve temizleyici de kullanınca elin yağ katmanı zarar görüyor haliyle. Bir de tiroit çıktı. O da kuruluk yaparmış. Şöyle sağlam bir el kremi ve banyo kullanımı için sıvı sabun önerseniz. Ne iyi olur.
Merhaba, eşimin elleri çok fazla suyla temas halinde. Biberon yıkıyor hep. Sabun ve temizleyici de kullanınca elin yağ katmanı zarar görüyor haliyle. Bir de tiroit çıktı. O da kuruluk yaparmış.

Şöyle sağlam bir el kremi ve banyo kullanımı için sıvı sabun önerseniz. Ne iyi olur.
0
iddaaci
(23.01.22)
Kenevirli bi el kremi vardı adını unuttum ama aratırsan çıkar, kokusu falan kötü ama kendisi iyi.
0
Zaman Tamircisi
(23.01.22)
bahsi geçen kenevirli krem bodyshop'ın +1

çok iyi gerçekten.

ayrıca eşinizin biberon yıkarken eldiven kullanmasını tavsiye ederim.
0
blatta hiberna
(23.01.22)
bioderma'nın atoderm serisine de bakabilirsiniz. kuru ciltler için olan bir seri, bir sürü çeşit ürün var bu seride. ben tüm vücuda kullanılabilen kremini ve durulanan duş yağını kullanıyorum, memnunum. normal duş jeli de var, onu kullanmadım hiç ama bakabilirsiniz belki ona da.
0
nimberjack
(23.01.22)
cerave. el kremi degil de normal vucut/yuz nemlendiricisini alip elinizde kullanabilrsiniz.
0
hot potato
(23.01.22)
(22)

Haftalık kaç saat çalışma?

plutongezegendegilmi
Elinizde 3 opsiyon var:1- Haftada 20 saat çalışıp, X lira kazanmak.2- Haftada 40 saat çalışıp, 1,5 X kazanmak.3- Haftada 60-80 saat arası çalışıp, 3X - 4X kazanmak. Ama iş harici bir şeye pek vakit kalmıyor.X = hayatınızı minimumda sürdürmeye yeten miktarın 2 katı. Yani yarısını biriktirmek mümkün g
Elinizde 3 opsiyon var:

1- Haftada 20 saat çalışıp, X lira kazanmak.
2- Haftada 40 saat çalışıp, 1,5 X kazanmak.
3- Haftada 60-80 saat arası çalışıp, 3X - 4X kazanmak. Ama iş harici bir şeye pek vakit kalmıyor.

X = hayatınızı minimumda sürdürmeye yeten miktarın 2 katı. Yani yarısını biriktirmek mümkün gereksiz harcamalar yapmazsanız.

Hangisini tercih ederdiniz? Neden?
0
plutongezegendegilmi
(22.01.22)
3.
Çünkü henüz gençsiniz.

Bir süre sonra daha az saat çalışarak 3X-4X kazanmanın yolları da açılacak böylece.
0
michael_knight
(22.01.22)
3 kesinlikle. Önce save le sonra live.
0
baldan kaymak
(22.01.22)
Gittiği yere kadar 3, burn out olunca, vites küçültüp 2.
0
gabe h coud
(22.01.22)
1 derdim. Hayat bir kere yaşanıyor. İhtiyaçlarımı karşılayabiliyorsam sorun olmaz.
0
mysticriver
(22.01.22)
2. Çünkü madem çalışmaya başladım, başlamışken tam çalışayım. 40 saat uygun. Ama süre 20'den 40'a çıkarken ücret niye x'ten 2x'e çıkmıyor, ona takıldım.
0
dissendium
(22.01.22)
gabe h coud +1

akarken doldurmak mantıklı.
üstelik yaş gençken, iş performansı iyiyken daha da mantıklı.
yaş ilerleyince o performansı istikrarla sürdürmek zaten pek mümkün olmayacak.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
1.

hayatımı minimum sürdürmeme yeten paranın iki katı ortalama bir hayat sürmeme yetecektir. haftada sadece 20 saat çalışarak bu parayı kazanan yetişkin insanın yanakları al al olur, saçları ahenkle dans eder. sağlığına dikkat eder, yemeğini kendisi hazırlayabilir, kitap okumak istiyorsa sabahlara kadar okur, ne bileyim çok masraflı olmayacak her türlü hobi ve aktiviteyle dilediğince ilgilenebilir... kaldı ki bazı iş kollarında freelance olarak ek gelir elde etmek de mümkün olabilir; yani atıyorum çevirmenlik yapabilecek biriyse çok lazım olursa öyle de para kazanabilir.

eğer arada kayda değer bir gelir farkı oluşacaksa veya belli planlarım varsa 2'yi de düşünebilirim ama 3 asla olmaz. başka çıkış yolumun olmaması lazım onun için, mecbur olmam lazım. kendi işim değilse haftada 60 saat çalışmaya asla rıza göstermem.

bu hustle kültüründen nefret ediyorum açıkçası. ben her saniyeyi aktif geçirmek, kendimi geliştirmek, daha çok kazanmak, daha çok öğrenmek vs. istemiyorum abi. bazen parkta yürüyüp kuşları muşları izlemek, bazen evde yatıp tavana bakmak, hiçbir şey yapmamak filan şahane özgürlükler. maaşlı olarak haftada 60 saat çalışmam. gerçi böyle diyorum da üç sene sonra "abi yeter ki işe alın bkunuzu yiyim gerekirse ofiste yatarım" demeye başlarım, garibanın suyunu sıkmadan bırakmayacak zenginler, nasılsa her geçen gün daha da zenginleşiyorlar, yakında biz fakirlerin/işçilerin elinde koz da kalmayacak hehe.
0
der meister
(22.01.22)
3u kesinlikle tavsiye etmiyorum. Paraya cok ihtiyaciniz vardir vs o ayri. Insan bunaliyor, hayati kacirma hissi, asosyallik, kulturel, sanatsal aclik ot gibi bir yasam kisaca. Trafigi, yolu da vardir onun. Gencligi harcamaya deger mi, firsat maliyeti kurtariyor mu supheli. O degil oran-oranti onemli konu lisede dinlemediniz galiba:) Garip garip farkli saatlere farkli maaslar falan
0
neverletyougodown
(22.01.22)
Şu anda tam olarak içinde bulunduğum durum, sayılar ile açıklayalım:

5 yıl önce başladığım gemi adamlığında (cruise sektörü) kontratlarım 6 aydı ve maaşım 10x kadardı. Gerek işimde yeni olmam, gerekse de iş yoğunluğu sebebiyle bu süreç zorlayıcı geçti ama yukarıda yazıldığı gibi yaşın genç olması, motivasyonun yüksek olması vb. ile yıpratıcı olmadı.

1 sene önce terfi aldım, kontratım 4 aya düştü, maaşım ise 16x'e çıktı. Zaten deneyimim, iş becerim arttığı için artık çok daha verimli çalışıyordum. Şimdi olgunluk dönemindeyim.

Bu terfinin kattığı yan avantajlar sayesinde tasarruf ve yatırım imkanlarım arttı, çeşitlendi. Önümüzdeki 4-5 yılı daha böyle geçirip sonrasında yavaş yavaş kontrat aralıklarımı açmayı planlıyorum. Hayat bir kere yaşanıyor kısmına katılıyorum ama akarken doldurmak da önemli. Genç, verimli yaşımda gece gündüz parti mi yapacağım? İşimde, gücümde yaşayıp kendime ait zamanı kaliteli değerlendirmeyi tercih ediyorum. Zaten evde dursam çok sıkılırım. Muhtemelen bir yaştan sonra insan zoraki olarak işe gitmek istemeyecek, yük olacak. Şimdilik böyle devam etmek daha uygun geliyor bana.
0
burka
(22.01.22)
@dermeister
3X kazanan bir insan 10 yıl çalışıp, doğru yatırımları da yapıp emekli olabilir ve yapmak istediğin bu aktiviteleri çok daha uzun yıllar yapabilir.
X kazanan bir insan 30 yıl çalışır ve aynı yatırımları, emekliliği yapabileceği şüpheli.

Ayrıca arada işsiz kalmak, hasta olmak gibi öngöremeyeceğimiz durumlar ortaya çıkabilir.
O yüzden gençken, sağlık varken doldurdukça doldursun derim.

Ama elbette tercih meselesi, diğer seçeneklere yanlış diyemem.
0
michael_knight
(22.01.22)
cok net 1

baskasina calisarak zengin olunmaz
0
foster
(22.01.22)
Ben sahsen gunde 10dk calisarak X kazanmayi sectim.

Belirli bir birikimin varsa arabani falan aldiysan her turlu 1 numarayi secerim.

Araba yoksa 3 secerim 2 sene kafayi kirarim.
Bu sekilde 2 sene gecirip iyi bir servet edinmistim. Sonra 6 ayri doktora falan gitmem gerekti :)
0
divit
(22.01.22)
@michael_knight,

abi ben yapacak hiçbir şeyim olmasa zaten kafama sıkarım. asosyal adamım. kaldı ki sadece türkiye değil, dünyanın ekonomik gidişatına bakarsan şurası çok açık: bizim neslimiz (90 sonrası doğanlar diyeyim) muhtemelen emekli olamayacak. temel ihtiyaçta sorun yok ama şu an en varlıklı ülkelerde bile gençler iş bulmakta, ev almakta vs. zorlanmaya başladı... daha da zorlaşacak bu.

doğru yatırım yapmak kolay bir şey değil, yatırdığım paradan fayda sağlayacağım kesin değil. tabii ki birikim yapmak, yatırım yapmak har vurup harman savurmaktan çok daha mantıklı ama 3x parayla 10-15 yılda emekli olmak hele ki ülke şartlarında bence imkânsız. burada x lirayı 8-10 bin lira olarak kabul ediyorum, hadi 15 bin diyelim... ayda 60 bin kazansam bile 10-15 yılda emeklilik parası çıkaracağımı sanmıyorum. bu durumda ne olur? 30-45 yaş arasını köpek gibi çalışmış olarak geçiririm; geri kalan 30-40 senemi ise hep tutumlu olarak, daha az harcayarak ve "yatarak" geçirmem gerekir.

o yüzden ben mümkünse 70-75 yaşıma kadar çalışmak, her zaman aktif kalmak ama sürdürülebilir bir iş yüküne sahip olmak isterim açıkçası... günde beş saat çalışmakla insana hiçbir şey olmaz. ne yorulurum, ne sıkılırım. gençliğimde de, yaşlılığımda da keyif alırım diye düşünüyorum.

bu tabii ki benim şahsi fikrim, kendi düşüncemi açıklıyorum sadece. başkası için 3x çok daha makuldur, ona bir şey diyemem. kendi adıma ama saçmalık olarak görüyorum, haftada 60-70 saat çalışmak zorunda kalsam muhtemelen 3-5 yıla intihar ederdim, akıl sağlığımı koruyamazdım.
0
der meister
(22.01.22)
@dissendium, @ neverletyougodown, oran orantı olmama sebebi, opsiyonların farklı çalışma şekilleri olması :) Biri danışmanlık, öbürü freelance vs. gibi.
0
🌸plutongezegendegilmi
(22.01.22)
Ben 2 diyorum. 32 yaşındayım, para bir şekilde kazanılıyor ama zaman geçtikten sonra insanın gözüne gitmediği tatiller çok daha fazla batmaya başlıyor. Haftada 60-80 saat ayrıca bilişsel işlerde sürdürülebilir değil, uzun vadeli kariyer hedefleyen biri olarak burnout riski çok yüksek. Yaşamadıktan sonra, stresler içinde uyuyamadıktan, sağlığımı arkadaşlarımı ailemi ihmal ettikten sonra benim için kazandığım paranın hiç bir önemi yok.

Bir de şu da var, ben şimdi deli gibi çalışayım 40 yaşında emekli olayım kafasında değilim çünkü çalışmayı seviyorum, ilerledikçe tempoyu düşüreceğim ama yine de çalışacağım. Şu an aşırı çalışıp erken emekli olmak da bi model ama benim hoşuma gitmiyor, her yaşın ayrı güzelliği var o güzellikleri çok kaçırmış oluyorsun o şekilde. Ya da mesela zaten hayatın yoksa (ailesiyle görüşmeyen, arkadaşı olmayan, hayattan tat almayan çok insan var vs), o zaman da bari deli gibi çalışayım da sonra hayatın tadını çıkarırım, parayla saygınlık kazanırım diyen insanlar olacaktır, buna da saygı duyuyorum.
0
roket adam
(22.01.22)
üçüncü seçenek
parasını versinler 7-24 çalışırım, hiç dert değil
zaten 20 saat çalışsam, arda kalan zamanda deliririm herhalde sıkıntıdan
0
rain when i die
(22.01.22)
İkinci seçenek

@dermeister +1
0
put it in your appropriate place
(22.01.22)
bu durumda 3 diyenlere anlam veremedim vallahi.
1 veya 2. 2 ile belki biraz de dogru yatirimlarla orta vadede erken emeklilik-finansal bagimsizlik bile kazanabilirsin.

3'e gelirsek biraz kasayim, 40 yasinda hic calismama gerek kalmaz, ondan sonra her seyi yaparim diyorsan o biraz zor. atiyorum 40 yasindan sonra mesela ne kadar clubbing yapabilirsin, veya konser insani olabilirsin, basketbol oynayabilirsin, vucut gelistirme yapabilirsin, yeni bir dil veya muzik aleti calmayi ogrenebilirsin? bunlar icin azmin ve istegin kalmayabilir mesela? o yuzden bazi seyleri yasinda yasamak daha mantikli. o yuzden denge onemli bence.
0
baldur2
(23.01.22)
3 - direk elenir,3-5 ay icinde burnout olursun, o sekilde yasanmaz.
2 - 1.5x veriyor ama 40 saatini kapatiyor, seni yine kitliyor. 20 saatini 0.5x'e satmak mantiksiz.
1 - ben bunu secerim, cunku senin 20 saatini bosa cikariyor ve bu zamanda sana 10x kazandiracak bir is kovalayabilirsin.
0
cooperr
(23.01.22)
1'i seçip ek uğraş / iş (mümkünse tamamen kendime ait) yaratırım.
0
gmzo
(23.01.22)
60 saat calisip 3X. Haftada 40 saat calisiyorum su an ve bos zamandan bol seyim yok. Ozellikle evdeysen (yolda vakit kaybi yok)
0
hot potato
(23.01.22)
ben biraz tembel olduğumdan 1>2>3

ama ortalama bi insan için 2>1>3. hem anlattığına göre iyi bir para kazanıyorsun hem de fazla çalışmaktan yorulmuyorsun. fazla çalıştıkça verimin düşer. üstelik kazandığın parayı harcayacağın yaşında hala çalışıyor olmak iyi değil.
0
paintov
(23.01.22)
(1)

enerji emici flört hk

baldan kaymak
var mı yaşayan? seviyorum ama enerjimi yiyip bitiriyor. toxic sonuçlarla bitiyor ise uğraşmayacağım.
var mı yaşayan? seviyorum ama enerjimi yiyip bitiriyor. toxic sonuçlarla bitiyor ise uğraşmayacağım.
0
baldan kaymak
(22.01.22)
enerjinizi yiyip bitiriyorsa, "hayır toksik sonuçlarla bitmez" dense uğraşacak mısınız?
tabii ki öyle biter.
zaten bir olay ve sonuç olmasına gerek yok, enerjinizi emmesi bile yeterince "bir şey" bana göre.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
(6)

Eski sevgiliyi sevmeye devam ederken baska biriyle evlenmek

my pink
Benim yasadigim bir olay degil fakat cevremde tanik oldum. Iliski bitmis (5aylik iliski biteli 1.5 sene gecmis. Yeni iliski de 6 ay once baslamis), eski sevgili asla konusmuyor, mesajlara cevap vermiyordu yeni iliskiye kadar. Haliyle bu kisi yeni bir iliskiye baslamis. Su anda evlenmek uzereler. Yak
Benim yasadigim bir olay degil fakat cevremde tanik oldum. Iliski bitmis (5aylik iliski biteli 1.5 sene gecmis. Yeni iliski de 6 ay once baslamis), eski sevgili asla konusmuyor, mesajlara cevap vermiyordu yeni iliskiye kadar. Haliyle bu kisi yeni bir iliskiye baslamis. Su anda evlenmek uzereler. Yakinlarindan saklamiyor onu unutamadigini. Aramiyor, mesaj atmiyor, takip etmiyor, icten ice unutamadigini dusunuyor.

Siz bu durumda olsaniz ne yapardiniz? Sizde birini unutamamak diye birsey var mi? Omur boyu sevecek mi?
0
my pink
(22.01.22)
birini unutamamak diye bir şey var ama birini unutamamışken başka bir ilişkinin içinde bulunmak da bu unutamamayı pekiştiren bir şey oluyor genel kanının aksine.
evet, çivi çiviyi söker de, bazen de sökmez.
ya da taraflardan biri evlidir ya da evlenir, o evlilik bir akıl dağıtma aracı, bir değişiklik gibi görünse de, hapishaneye de dönüşebilir.
bunlar ters tepiyor böyle durumlarda.

belki günlük hayat içinde aklı dağılır, teknik olarak yalnız kalmaz ama küf gibi içeriden yürüyen bir şeydir o.
o yüzden zaten acıları yaşamak lazım.
gerekirse bir yıl eve kapanıp aşk acısı çekilecekse bu çekilmeli.
psikolojik destekse psikolojik destek, ne gerekiyorsa onu içinden atmadan başka ilişkiye başlayınca böyle oluyor.

genelde bir şey yarım ya da kursakta kalırsa unutmak daha zor olur.
ya da unutamayan taraf ilişki konusunda genelde kendini suçlayan, pişmanlıkları olan taraftır.
kıymet bilememiştir, belki hatalar yapmıştır vb.
yani kayıp duygusu yaşayan taraf genelde unutamayan taraf olur bu gibi durumlarda.
yapacağını yapmış, vermesi gerekeni vermiş olan taraf özgürleşir.
o ilişki içinde yapılan ya da yapılamayan şeylerle yüzleşip kabullenebilmek gerekiyor işte.

ilişkilerde sonraki kişiye geçmeden, içsel olarak öyle ya da böyle noktayı koyabilmek şart.
bu şekilde yaşanmaz.
üstelik birlikte olduğu insanı da boşuna yaralar.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
Hayatımda gördüğüm en büyük saygısızlıklardan biri. O kişinin yeni sevgilisi 6 aydır sevildiğini düşünürken aslında sevilmiyor. Kandırmak ve aldatmak bir arada.

Birini unutamamak diye bir şey var. 5 aylık bir ilişki için bu süre en fazla 2 yıldır. 2 yıldan fazlası anormal.

Bu durumda olan biri yeni sevgilisine haksızlık etmemek için, onun hayatından çalmamak için ayrılmalı. Evlenmek gibi bir hata yapmamalı. Bir insan kendini kurtarmak için başkasının hayatına zarar vermemeli.
0
dissendium
(22.01.22)
Çok kötü bir şey! İnsanlara güvenemeyecek miyiz? Ben öğrensem ayrılırdım. Olaydaki kişi biten bir ilişkinin hemen ardından yarabandı olmayı kabul ettiyse, belki bu durumu da kabul etmiştir. Neredeyse hiç ara vermeden, yenisine geçmiş:/ Evlerden ırak!
0
barguzhale
(22.01.22)
Boyle vaka sandiginizdan cok cok daha fazla var. Bunlsrin içinde bu ornekteki gibi arayip sormayan var, hala gorusen konuşan var, konusmakla kalmayip kapalı kapilar ardinda takilan var her turlu var ama cok var. Olanagustu bir durum değil.
0
stavro
(22.01.22)
anlattığınız durumda arkadaşınız var olmayan birine kendini aşık etmiş gibi.
ilişki biteli bir buçuk sene olmuş ve bir sene boyunca konuşulmamış, sonra başkası ile görüşmeye başlayınca yeni insanlarında eski insan tekrar canlanmış. yeni insanla beraberken sürekli eski kişiyi düşünüp kafasında büyütüp durmuş, kendi kendine bir saplantı haline getirmiş.

yeni insanı sevmediği belli ama bir şey olsa ve eski sevgiliyle yeniden başlansa yine olmayacak bence.

ben hiç bir kız arkadaşımı unutmadım. bir tanesi dışında hepsine sevgi besliyorum. bir tanesi de beni uzunca bir sevmemiş, sevdiğini sanmış, bahsettiğinize benzer bir durumda bırakmıştı. o kişiye de nefretim yok. ancak o kişiyi belli bir tarihte ölmüş gibi kabul ediyor ve o tarihten sonrasını farklı bir insan olarak kabul ediyorum. sorunuza cevaben evet hiç birini unutmadım, ama hiç biri severek başladığım yeni bir ilişkimde önüme engel olmadı. anlattığınız durum ise bir sorun gibi görünüyor. bu bir çeşit aldatmak ve yalan.
0
dahinnotha
(22.01.22)
çevremde buna benzer örnekler var benim de. hayat böyle birşey sanırım. kimisi normal karşılar kimisi karşılamaz. Ama çok eski dönemlerde de olduğunu düşünüyorum zira vizontele filminde bile işlenmişti. düşünüyorum, zaten insan gibi duygusal bir varlığın olduğu yerde bunlar normal. Bende yaşadım. Ama öyle acısı biticek sonra devam diye birşey olamaz. İnsan için sıfır diye bir tabi yok ki dolayısıyla bir tabiri de yok. 0,20 var belki yada 0,80 ve 0,50 noktasına göre karar veriyoruz. Dolayısıyla aklında biri varken evleniyorsa yada hiçkimse yok diye evleniyorsa ikisi de aslında hiçbir bilmediği ve belki de sahip olmadığı bir fikri savunuyor olabilir. Burada kritik olan evlendiği kişi. Zeki biri olmayabilirsiniz ama hayatınızı etkileyecek kararlar alırken, akıllı olmak zorundasınız. Yoksa kandırılmanızın tek sorumlusu sizsiniz maalesef.
0
baldan kaymak
(22.01.22)
(5)

ankastre set seçerken hangi özelliklere dikkat edilmeli?

la lykia
setten kastım: ocak, fırın, davlumbazkullanacaklar: 4 kişilik aile, sık ve çok yemek pişiyor.bütçe: toplam 8.000 TL civarımarkaların sitelerine bakınca çeşit çeşit set ve özellik var.sizce-olmazsa olmaz olan özelllikler nelerdir?-buhar destekli set nedir?-kendi kendini temizleyen fırın efsanesi doğr
setten kastım: ocak, fırın, davlumbaz

kullanacaklar: 4 kişilik aile, sık ve çok yemek pişiyor.
bütçe: toplam 8.000 TL civarı

markaların sitelerine bakınca çeşit çeşit set ve özellik var.

sizce
-olmazsa olmaz olan özelllikler nelerdir?
-buhar destekli set nedir?
-kendi kendini temizleyen fırın efsanesi doğru mu gerçekten?
-yeni teknolojik özelliklerden şu hayat kurtarıyor dediğiniz var mı?

şimdiden çok teşekkürler.
0
la lykia
(22.01.22)
Gazlı ocak olması (evle birlikte gelmeseydi kesinlikle gazlı alırdım). Hem temizliği hem pişirme açısından gazlı ocaklar bence çok önde.
Fırında elektrik tüketimi önemli, millet fırın açmaya korkuyor artık.

(Benimkiler Franke marka, önceki evimde Teka vardı; ocak için düşüncelerim aynı)
0
marla is in my head
(22.01.22)
Abla hepsi ayni, gram teknoloji gelismedi o yonde.

Elektrikli alma yoksa gulse birsel faturasi odersin.
0
divit
(22.01.22)
'Onun sesini çekeceğime yemeğin kokusunu çekerim.' deyip genelde çalıştırmadığım bir aspiratörüm var. Bence sessiz çalışıyor olması en önemli konu. Bu konudaki yorumlara dikkat etmeni öneririm.
0
Mirket
(22.01.22)
ocağın gazlı olması daha iyi ama onun dışında pek bir numarası yok, görüntüsü iyi olduğu sürece en ucuzunu da alabilirsiniz.
temizlerken çok fazla çizilmeyecek, temizliği kolay bir malzeme olsun yeter.
ocağa yapacağınız yatırımı fırına yapın, fırın daha önemli.
bazı fırın var, normalde 20 dakikada pişecek şeyi 30-40 dakikada pişiriyor.
tavuk pişiriyor, içi iyi pişmiyor, keklerin içi ıslak kalıyor vb.

hem pişirme performansı, hem de elektrik sarfiyatı, servisi vb. açısından fırın önemli.
ben ocağı ferre, fırını siemens almıştım mesela.
çok da memnunum.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
kimse söylememiş ama bu ocağın üzerindeki demirler büyük dökümlü ağır demir olsun, o dandik ince olanlardan alma. inox alma çünkü leke belli ediyor ve çiziliyor.
0
bugisme
(22.01.22)
(7)

L koltuk en ucuz ne kadar

aeroknight
merhaba kiracı olduğum evdeki l koltuğunu köpeğim yırttı spotçularda falan en ucuza ne kadara bulurum? yer samsun?
merhaba kiracı olduğum evdeki l koltuğunu köpeğim yırttı spotçularda falan en ucuza ne kadara bulurum? yer samsun?
0
aeroknight
(22.01.22)
@cosmicstring merhaba yırtık çok derin süngerleri dahi yemiş köpek.
0
🌸aeroknight
(22.01.22)
@cosmicstring kabul etti aslında değiştirmemi ama koltuğun yırtıldığını söylemedim yaptırmayı kabul eder mi bilmiyorum?
0
🌸aeroknight
(22.01.22)
döşemesini yeniletin, kumaşı yırtıldı diye koltuk mu değiştirilir?
döşeme yenilenirken zaten iskeletine kadar süngeri, dolgusu vb. soyulur koltuğun.

fiyat araştırın tabii ama artık kanepeler çok pahalı, her durumda döşeme yenileme daha uyguna gelecektir diye tahmin ediyorum.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
@cosmicstring köpeği sahiplendirdim zaten. en iyi döşettirmek o zaman.
0
🌸aeroknight
(22.01.22)
döşemeye 2840 tl dediler ben napayım şimdi?
0
🌸aeroknight
(22.01.22)
vivense
0
jamswety
(22.01.22)
o evden çıkana kadar haftada bir sahibinden.com'a bakın kendi şehrinizde.
sahibinden.com'da direkt alarm da oluşturabiliyorsunuz sanırım.

"L koltuk" ve "köşe koltuk" kelimelerinde Samsun'da yeni bir ilan girildiğinde görürsünüz.
Mutlaka bir gün uygun fiyatlı, size göre bir koltuğa rastlarsınız. Nasıl olsa zamanınız var.

www.sahibinden.com
0
michael_knight
(22.01.22)
(6)

İnternetten Kombi Alınır Mı?

dizicolleague
Fiyatlara ve yorumlaraa göre beğendiğim birkaç model var ancak kurulum aşamasında sorun yaşar mıyım diye düşünüyorum. Sıfır eve doğal gaz alacağım, kombi taktıracağım. Süreç hakkında tecrübesi olan varsa tavsiyelerine açığım.
Fiyatlara ve yorumlaraa göre beğendiğim birkaç model var ancak kurulum aşamasında sorun yaşar mıyım diye düşünüyorum. Sıfır eve doğal gaz alacağım, kombi taktıracağım. Süreç hakkında tecrübesi olan varsa tavsiyelerine açığım.
0
dizicolleague
(22.01.22)
Satıcı büyük ve güçlü bir firmaysa hiç sıkıntı olmaz, satış sitelerinde bulduğunuz en uygun fiyatın sahibi satıcının adını araştırıp az çok fikir alırsınız.

@Cesairo'nun komşusunu korkutan esnaftan aldığımızda böyle bir şey olmayacağının garantisi var mı?

İnternetten satan da bir satıcı, gidip yüz yüze aldığımız da bir satıcı, içini açıp anlayamayacağımıza göre bahsedilen risk yüz yüze satışta da var. Ki bence milyonda bir ihtimaldir, kimse uğraşmaz böyle bir şeyle.

Ki çoğu zaman mağazaya gidip yüksek fiyat aldığımız firmanın internette daha uyguna sattığı bile malum.
0
John Bloor
(22.01.22)
4 tane aldım hiç sorun yaşamadım ama bu bir kriter olur mu bilemem
JB+1
0
kisa
(22.01.22)
Kombinin ne parcasi olacak abi.
Klasik esnaf yalanlari.

Sifir paket geliyor zaten garantili alet. Tabi gidip hepsiburada'da dukkan acmis urfa'daki bakkaldan alma, kendi bayisinden cok yorum yapilan bir saticidan falan al.

Bazen kurulum isi daha pahaliya gelebiliyor o durumda internet kotu.
Ben lastik almaya kalktigimda taktirmasiyla daha pahaliya geliyordu hep.
0
divit
(22.01.22)
jb +1

internetten çamaşır kurutma makinesi, termosifon, her türlü küçüklü büyüklü mutfak aleti almış biriyim.
puanı yüksek, yorumları iyi ve düzgün bir yerden alırsanız sorun yaşamazsınız.
zaten kurulum için aldığınız markanın teknik servisi gelecek.
faturanızı saklayın, servis gelmeden kutusuna dokunmayın, onlar açsınlar.

bu arada beyaz eşyaların kurulumlarından teknik servisler ücret almıyor çoğunlukla.
arayıp haber vereceksiniz, gelip takacaklar.
0
blatta hiberna
(22.01.22)
Bir ek yapalım, sıfır alınan beyaz eşyada servisin ücretsiz kurulum yapması kombi işinde olmuyor.

Kombiyi nereden alırsanız alın, yetkili bir doğalgazcıya montaj yaptırıp, projesini çizdirip, İgdaş (vb) başvurusunu yapıp, İdarenin mühendisinin eve gelip de verdiği onay ile servise başvuruyorsunuz.

Servis en son gelip kombinin kablosunu sigortaya bağlıyor ve garantiyi onaylıyor.
0
John Bloor
(22.01.22)
eca al sorun yaşamassın en deneyimli ekip eca da.
0
jamswety
(22.01.22)
(10)

Somon cidden zararlı mı?

birmilyonunvarmi
Sağlıklı olalım diye haftada 1 somon yeriz. Şahsen bu söylentinin vegan lobisinin kirli oyunu olduğunu düşünüyorum.
Sağlıklı olalım diye haftada 1 somon yeriz. Şahsen bu söylentinin vegan lobisinin kirli oyunu olduğunu düşünüyorum.
0
birmilyonunvarmi
(19.01.22)
himmet dayi
(19.01.22)
Yani gerçek somon bulsak tabiiki faydalı da artiz ne arar la bazarda...
Tr.de pembe renkli okyanus somonu yok bilin bakalım neden? Pembe olanlar havuzda üstelik ya yemle ya da boyar maddeyle doğrudan renklendiriliyor. Karadeniz somonu adıyla satılan kaya balığı görünümlü tuhaf beyaz somonlar da somon değil zaten havuz balığı.
Ve evet, antibiyotikli tavuklar gibi düşünebilirsiniz hepsini.
Eğer balık tüketecekseniz bi kaç seneye kadar hepsi yok olmadan Karadeniz veya marmaranın küçük balıklarını -veya karadeniz palamutu- nu tüketmenizi öneririm.
0
rewlack
(19.01.22)
taş devri diyetini savunan hocalardan bile (bu diyette temel besin ettir) dip balığı yemeyin uyarısı okumuştum. sebep ağır metal.
0
ya ben lan neyse
(19.01.22)
Karadeniz somonu çiftlik somonu diye belirtiyor balıkçılar yem ile besleniyor pek sağlıklı olacağını düşünmüyorum tadıda sürekli yenecek kadar iyi değil.
Onun yerine çipura var gerçi şuan 40 tl tanesi
0
kararsızataletfilozofu
(19.01.22)
Turkiye'de olsam somonla isim olmaz, luferi palamutu varken.
Yurtdisinda secenek sinirli, o yuzden somon onemli. biz iki haftada bir yiyoruz. Buyuk bir parca aliyorum, Antibiyotiksiz secenegioldugu icin ondan aliyorum. Bir hafta beyaz/kirmizi et bir hafta somon seklinde goturuyoruz..
0
cooperr
(20.01.22)
tr’de hiçbir eti tüketmeyin diyorlar zaten. tavuklar şişirilerek büyütülüyor, balıklar denizin tüm pisliğini çekiyor, meyve sebzeler ilaçlanıyor… ee neyle besleneceğiz biz biri açıklayabilir mi?
0
deartheodosia
(20.01.22)
ağır metaller yüzünden genel olarak büyük balıklar çok fazla önerilmiyor.
0
mikahakkinen
(20.01.22)
"tr’de hiçbir eti tüketmeyin diyorlar zaten. tavuklar şişirilerek büyütülüyor, balıklar denizin tüm pisliğini çekiyor, meyve sebzeler ilaçlanıyor… ee neyle besleneceğiz biz biri açıklayabilir mi?"

baya zengin olup gerçek organik ürün kovalamak gerekiyor sağlık için
0
bir soru sorcam
(20.01.22)
norveç'teki somon çiftlikleriyle ilgili bir belgesel izlediğimden beri (adını hatırlamıyorum, hatırlarsam editlerim) somon yemiyorum.

türkiye'de hâlâ yenebilecek bir sürü balık var, somon kovalamak çok da şart ve gerekli değil zaten bana göre.
0
blatta hiberna
(20.01.22)
Birçok yazar Türkiye'deki yerli balıklar daha sağlıklı demiş de denizlerimizdeki mikroplastik oranı inanılmaz yüksek.

www.greenpeace.org

Ben somonun bizim denizlerimizdeki balıklardan daha sağlıksız olduğunu düşünmüyorum.
0
robin one persie
(20.01.22)
(7)

Neden değer veren değer görmüyor?

butikcenk
Yanlış kişilere mi değer veriyoruz, hiç kimseyi hayatımızın merkezine koymamalı mıyız? Seven sevilmiyor mu?Hayal kırıklığına uğramamak için en fazla ne kadar fedakarlık yapılmalı?
Yanlış kişilere mi değer veriyoruz, hiç kimseyi hayatımızın merkezine koymamalı mıyız? Seven sevilmiyor mu?

Hayal kırıklığına uğramamak için en fazla ne kadar fedakarlık yapılmalı?
0
butikcenk
(18.01.22)
Çünkü aynı degeri gormedigin anda birakip gidecek cesaret gosteremiyorsan zaten o değeri hak etmedigini ispatlamis oluyorsun. Kısır döngü
0
abuzer
(18.01.22)
karşılıklıysa, değer vermek güzel, hayatın merkezine koymak, koyulmak çok güzel bir duygu. dış politikada mütekabiliyet diye bir kavram var. "Mütekabiliyet; Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık verme prensibini tanımlar."

Sana 1 adım gelene sen de 1 adım gideceksin. Sen 3 adım attın, ondan 1 adım bile gelmediyse olduğun yerde bekleyeceksin, gerekirse geri adım atacaksın.

Suriye'nin karıştığı dönemlerde bize bir tane top düşüyordu, aynı şekilde cevap veriyorduk, karşı tarafta can ve mal kaybı olacağını bile bile top atıyorduk. neden? yoksa devlete saygı kalmaz. bir şey yaptıysan karşılığını bulacaksın, bunu bilecek komşun. iyi ya da kötü. insani ilişkilerde de öyle. karşı tarafın sana saygısı, daha önemlisi kendine saygın azalmaması için istemesen de geri adım şart.
0
gabe h coud
(18.01.22)
Başlık da dahil sorunların her biri çok bilinmeyenli ve formüle edilebilir değil ancak ilk olarak değer veren değer görmüyor diye bir durum yok.

Yanlış kişilere değer veriliyor olabilir ancak bu aslında kişinin kendisiyle ilişkili bir duumdur. Henüz kendini tanımayan birey karşısındaki insan hakkında öngörülebilir teşhislerde bulunamayacağı için büyük olasılıkla değer verebilecek doğru kişiyi seçemez. O yanlış tercihi hayatının merkezine koyar, sever ama sevilmez ve sonrasında da hayal kırıklığına uğrar.

Daha fazla hayal kırıklığına uğramaak için beklentiler minimumda olmak üzere özünden başlayarak farkındalığın maksimum olması gerekiyor.
0
foolrules
(18.01.22)
bu bir inanış.
değer verip değer gören milyonlarca insan da var.

ilişkiler ve ilişki yaşadığımız kişiler kendimizin aynası çoğu zaman.
siz kendinize ne kadar değer verirseniz, karşınıza size o kadar değer veren insanlar çıkar.

yani bakış açınıza ve bilinçaltınızdaki kodlara göre ilişki yaşarsınız.
ilişkileri hayal kırıklığı ve fedakârlık ekseninde değerlendirir, öyle yaşarsanız, ilişkileriniz bunun üzerinden yürür ve sınanır.

kaza anında oksijen maskesini önce kendine takmak gibi, zaten birini gerçekten sevebilmek için önce kendini gerçekten sevmen lazım.
yani birini sevmek, onu hayatının merkezine almak demek değil zaten.
herkesin hayatının merkezinde kendisi olmalı.
0
blatta hiberna
(18.01.22)
değer verilir ancak doğru insana. insanoğlu açgözlü olduğu için hep daha iyisini ister, insana değer verirken de durum böyledir. hep kendisinden "üstün" olanın peşindedir, bu yüzden hep hayal kırıklığına uğrar. mühim olan dengini bulup, birbirine karşılıklı değer vermektir.
0
rose parks
(18.01.22)
Deger verenin değer gormesi gerektigi on kabuluyle hayata baktiginiz icin boyle olmayınca sasirip anlam veremiyorsunuz. Halbuki boyle bir tabiat duzeni yok. Bu sizin idealiniz sadece. Size böyle öğretildi, dogrusu bu ve olmasi gereken de bu diye sartlanip etrafinizda da bunu gormeyi bekliyorsunuz ama realiteyi etkilemiyor bu. Bunu bir asmak lazım once. Tabiat ve içindeki insanlar ideallerdeki yuksek erdem standadtlsdina gore şekillendiriyor kendini.

Cok buyuk iyilikler yaptığınız dostunuz zor zamaninizda sizi umursamayabolir, cok değer verdiginiz biri sizin yoklugunuzu bile farkmetmeyebilir, severek evlendginiz esiniz muthis bir soğukkanlılıkla duzenli olarak aldatabilir. Bunlar daima gercrklesebilecek ve ilk insanin nefes almaya basladigindan beri de gerceklesen seyler. Bu gibi erdemsizliller hep gozunuzun onunde gerceklesmedigi icin "bunlar hep baskalarinin basina gelir, bu istisnalar her zaman olmaz bunlar nadir sanssizliklardir" on kabuluyle yasiyorsunuz.

Birinin size verecgi degeri sizin ona verdiginiz degerin belirleyecegini dusunuyorsunuz ama genel olarak insan ruhunun boyle bir mekanizmasi okmadigi gerceginin bilincinde olmayacak kadar gaflet icinde yasiyoruz. Sizde olan vefa mekanizmasinin, idealinizde olanin digerlerinde de olacağı beklentsiyile yasiyorsunuz. Genel olarak hepimiz boyleyiz. Bu insanin - en azindan modern insanın - zayif noktası. İnsanlar size verecegi degeri belirlerken ona ne kadar deger verdiginize paralel hareket etme gudusuyle yasamaz size olan duygularını. Gonlunden gectigi kadar deger verirler size. Verdiğiniz deger goreceginiz değerden cogu zaman bagimsizdir esasında.
Yani diyecegim o ki ne yapmaliyiz ne kadar dever vermeliyiz konusunda her seyden once ise önce daha realist bir bakis kazanarak baslamak lazim.
0
stavro
(18.01.22)
Yanlış kişilere mi değer veriyoruz

yanlış kişi diye bir şey yoktur, herkes doğrudur. bu doğruluk kısa sürebilir, uzun sürebilir, ömür boyu sürebilir ama doğrudur. ilişkin iyi gitmeyebilir, kötü durumlar yaşanmış olabilir ancak sana bir şeyler öğretir, öğretmiyorsa o halde sorun karşı tarafta değil sendedir ve zaten o nedenle bunlar tekrar ve tekrar yaşanır.

hiç kimseyi hayatımızın merkezine koymamalı mıyız?

elbette kendinden başkasını merkeze koymamalısın, buna annen babanda dahil, nesin sen başkalarının etrafında gezinen uydu falan mısın? neden merkezde başka bir şey var da sen onun etrafında oluyorsun? senin zevklerin, arkadaşların, kendine göre durum ve olayları yorumlaman yok mu? bunların hepsi sende var, o halde neden başkası merkezde? tabii ki hastalıkta, kara günde o başkası merkezde olabilir ancak bu belirli bir süre olmalıdır.

Seven sevilmiyor mu?
kedileri seviyorsun ama mahallenin kedileri yaklaşmıyorlar, üzülecekmisin bu duruma? sevmeyecek misin? dövecek misin? sövecek misin? sen birine bir şey veriyorsun diye o kişiden bir şey isteme hakkın yok ki? bu bir şeyi karşılık bekleyerek yapmaktır ki sonucunda vermeseydin, bana mı sordun derler adama. sevmenin pazarlığı olmaz. karşı tarafa verdiğin şey maddi olabilir, manevi olabilir ancak pazarlık malzemesi olmamalıdır. Ancak ve anca:İ duygularının ve düşüncelerinin tek sahibi sensin, bir başkasına vermiş olman geri alamayacağın anlamına gelmez. tıpkı bundan öncekiler gibi yine zamanla geri alacaksın. bu tam soruna cevap değil ama isyanlardasın, isyan etmene gerek yok.


Hayal kırıklığına uğramamak için en fazla ne kadar fedakarlık yapılmalı?

gerçekçi olmak ve gerçekleri fark etmek hayal kırıklığı yaşatmaz. adı üstünde hayal, senin zihninde kurduğun, bu kurdukların için danışmanlık dahi almadığın gerçek dışı şeyler. aksiyon hollywood filmi gibi, gözlerinden ateş çıkan adamlar, uçanlar, görünmez olanlar, çok güçlü olanlar vs. bunlar gibi aynı, neden gerçeklikten çıkıp hayal kuruyorsun ki? romantik hollywood filmleri hayal, uydurma, birinin kafasında kurduğu bir kurgudan ibaret. romantik romanlar (iki kelimenin de ses benzerliğine dikkatini çekerim) birinin kafasında kurduğu bir hayal, şairlerin şiir yazdığı kadınlar/erkekler onların hayalinde. öyle hissetmiyorlar öyle hissetmek istiyorlar sadece ve gerçek değil, olsa olsa süslü laflardan ibaret. hayal kırıklığı istemiyorsan hayal kurmaktan vazgeç, bunun fedakarlıkla bir ilgisi yok.

son olarak:
Neden değer veren değer görmüyor?

değer veren değer görüyor, sadece sen karşı tarafa olması gerektiğinden daha fazla değer veriyorsun, o kişi bu kadar değeri hak etmiyor, bunun da farkında bu nedenle de vermiş olduğun değer ona yük geliyor. bir nevi vicdan yapıyor seni terk ediyor çünkü sanki onun hayatında başka yükleri yokmuş gibi bir yükde sen ekledin. onun sana verdiği değer seninle aynı olmadığı için de daha çabuk atlattı.

not: bir sonraki ilişkinde baktın ki durum iyiye gitmiyor, ne kadar değer verirsen ver, ne kadar seversen sev, giden sen ol.
0
selam
(18.01.22)
(4)

nohutun iyisi var mıdır?

Transa
yoksa nohut nohut mudur? daha lezzetli buldugunuz bir nohut çeşidi ya da markası var mı?
yoksa nohut nohut mudur? daha lezzetli buldugunuz bir nohut çeşidi ya da markası var mı?
0
Transa
(17.01.22)
Koçbaşı nohut iyidir.
Mümkün olduğunca yeni mahsül olmalı. Eskidikçe pişme süresi uzar.
0
Mirket
(17.01.22)
herşeyin gdolusu var, pişmeyeni var.

paketli ve dandik diye niteleyebileceğim bakliyatta karışık ürün olabiliyor, aynı cins olsa bile bekleme süresi değiştiğinden kimisi pişerken kimisi pişmemiş oluyor, ha onuda pişireyim dersen, önce pişenler dağılıyor vb.
0
killerbee
(17.01.22)
Ovacık belediyesinin kendi ürettiği nohut güzel. Ben kullandım. Üstelik öğrenciye kadın üreticiye falan da destek oluyorsunuz. Denemenizi öneririm.
0
makarnacanavari
(18.01.22)
koçbaşı +1
0
blatta hiberna
(18.01.22)
(8)

blutv taksitli yazan üyelik ücretini tek çekim alması ve üyelik iptali

avatar is back
ilk defa üye oldum bunlara. paketlerde yıllık paketlerde aylık 29,90 yerine 15,90 ve 12 taksit yazıyordu. ben de bunu seçip üye oldum. 1-2 ay kullanır memnun kalmazsam iade ederim ve kullandığım indirim olan aylık 14 tl'yi de, aylık 15'e ek olarak öderim diyordum. ancak bunlar direkt 190 küsür lira
ilk defa üye oldum bunlara. paketlerde yıllık paketlerde aylık 29,90 yerine 15,90 ve 12 taksit yazıyordu. ben de bunu seçip üye oldum. 1-2 ay kullanır memnun kalmazsam iade ederim ve kullandığım indirim olan aylık 14 tl'yi de, aylık 15'e ek olarak öderim diyordum.

ancak bunlar direkt 190 küsür lira çekmişler. ben nasıl cayabilirim bu hizmetten? 29,90'ı ödeyip ilk ay sonunda sonlansın istiyorum ama zannetmiyorum da para iadesi yapsınlar. ne yapacağım şimdi?
0
avatar is back
(15.01.22)
yıllık üyeliğin indirimli olmasının mantığı o. ilk ay iptal edebilseydin yıllık üyelik olmazdı.

kartta hepsi çekilir ama 12 taksite bölünür.

o zaman aylık paket seçecektin.
0
jelly bear
(15.01.22)
kartta hepsi çekildikten sonra isterlerse kendi hesaplarında 2 milyon taksite bölsünler beni ne ilgilendirir o?

yıllığı aldım diye uygulanan indirimi iade edip aylık normal fiyattan kullanmış gibi iade edebilmem gerekmez mi onu merak ediyorum
0
🌸avatar is back
(15.01.22)
blutv bu şekilde cayma hakkı vermişse edebilirsin vermemişse edemezsin. üyelik sırasında kabul edilen sözleşmede yazıyordur.
0
hadsafhada
(15.01.22)
Satın alınan abonelik feshedilmediği sürece, otomatik olarak yenilenen her 360 günlük dönem başında tahsil edilecek abonelik bedeli 190.80’dir (Tüm vergiler dâhildir). Toplam tutar BluTV tarafından tek seferde peşin olarak tahsil edilir. Söz konusu abonelik, elektronik ortamda anında ifa edilen bir abonelik hizmeti olup, kullanıma bağlı kısmi ücretlendirme ve/veya iade uygulaması bulunmamaktadır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

iade ya da cayma olmuyormuş. yalnız anlamadığım 2 seçenek vardı. biri 190 tek çekim diğeri 12 taksitti. taksitliyi seçmeme rağmen bunlar yine tek çekmişler. 190'a bloke koyup aylık 15 mi alıyorlar nasıl olacak o iş acaba?
0
🌸avatar is back
(15.01.22)
ben de geçen sene almıştım, öyle tuhaf bir şeyler vardı dikkatimi çekmişti, sanki taksit taksit ödedim bloke olan miktara.
0
passion rules the game
(15.01.22)
Hocam kredi kartına taksitin mantığı o zaten. 190 liralık bir ürünü 12 taksitle alırsan kart limitinden 190 lira düşer, her ay ekstrene 15,83 TL yansır. "Gelecek dönem işlemleri" bölümüne bakarsan 15,83 1/12 gibi bir ibare görürsün. Sonraki aylarda bu 2/12, 3/12 diye gider.

12 taksitte her ay kredi kartından 15,83 çekme diye bir mantık hiçbir yerde yok. Limitten ne kadar düşmüş diye bakmayacaksın.
0
himmet dayi
(15.01.22)
himmet +1
kredi kartının anlamı o zaten.
her ay açıktan bakkal hesabı gibi taksit yapıp 15,90 alacak hali yok adamların.
o zaman o aylık üyelik olur.
"yıllık üyelik" demek, bir yıllık üyelik bedelini ödemek demek.
0
blatta hiberna
(15.01.22)
provizyonda 190 gözüküyordur. ekstreye aylık taksit olarak yansır muhtemelen.
0
jelly bear
(15.01.22)
(2)

Kedide kepek olur mu?

mezarkabul
Benim kedilerden biri kepekli gibi, mantar mı var yoksa bizim kedi de?
Benim kedilerden biri kepekli gibi, mantar mı var yoksa bizim kedi de?
0
mezarkabul
(15.01.22)
kedide kepek olabilir.
tavuklu ya da kümes hayvanlı mama veriyorsanız ondan olma ihtimali var.
bazı kedilerde yapıyor.
onun dışında bünyesel de olabiliyor ama genelde beslenmeyle ilgili olur.
balıklı ya da dana-kuzu etli mama vermeyi deneyin.
mama dışında arada tavuk falan veriyorsanız vermeyin.

öyle bir durum yoksa veya kestiğiniz halde düzelmezse deri ve tüy destekleyici omega3-6 yağları oluyor.
veterinerinize danışıp öyle bir takviye verebilirsiniz.
0
blatta hiberna
(15.01.22)
Deri diplerine bakmak lazım kepekli noktada tüy dökülmesi de varsa mantar olma ihtimali yüksek başka kedi varsa bulaşma riski de var, veteriner muayenesi gerekli olabilir çünkü erken teşhis tedaviyi kolaylaştırır yoksa tedavi süreci çok eziyetli olabilir.
0
Uncle Sam
(15.01.22)
(13)

kedi mesanede taş problemi

rahmi pinkfloydoglu
benim kedi sık sık tuvalete çıkıyordu veterinere götürdüm iğne verdi onları vurdum ama düzelmedi. bugün idrarında bir damla kan vardı hemen veterinere götürdüm film vs çekildi(1500 TL buradan girdi) mesanesinde taş oluşmuş. ameliyat olması lazım dedi onun fiyatı da 3000 TL. daha uyguna halledilebili
benim kedi sık sık tuvalete çıkıyordu veterinere götürdüm iğne verdi onları vurdum ama düzelmedi. bugün idrarında bir damla kan vardı hemen veterinere götürdüm film vs çekildi(1500 TL buradan girdi) mesanesinde taş oluşmuş. ameliyat olması lazım dedi onun fiyatı da 3000 TL. daha uyguna halledilebilir mi? son zamanlarda karşılaşan varsa yardımcı olursanız sevinirim.
0
rahmi pinkfloydoglu
(14.01.22)
film için 1.500 lira mı? nuri bilge ceylan mı çekti filmi?

her zaman götürdüğünüz veteriner miydi? istanbul'daysanız istanbul üniversitesi veteriner fakültesine götürün, avcılar'da.
0
rahip janick
(14.01.22)
@rahip janick - muayene, film, kan tahlili, üre, serum, ilaç vs bilmiyorum baktı birşeylere
0
🌸rahmi pinkfloydoglu
(14.01.22)
istanbul'da ikamet ediyorsanız istanbul üniversitesi avcılar +1

özel bir klinikte tedavi edilsin ve uygun da olsun istiyorsanız çapa'da fatih veteriner kliniği var oraya götürebilirsiniz.
0
coldegezenkutupayisi
(14.01.22)
her türlü muayene ve serum için 1.500 lira fazla geldi bana. belki fırlamıştır fiyatlar bilmiyorum, saçmalamak istemiyorum o yüzden.

mamayı değiştirdi mi? bizim dişi kedide aynı sorun çıktığında veteriner iğne yapmış ve bir iki ilaç vermişti, antibiyotik vermişti sanki, bir de royal canin'in uriner mamasını vermişti, birkaç günde toplamıştı bizim yavrucak.

bence başka bir veterinere daha göstermelisiniz. ankara'daysanız da "sanırım" ankara üniversitesi'nin veteriner fakültesi var, orayı tavsiye edebilirim, bir arkadaşım yakın zamanda gitmişti. Eğer ankara'daysanız detaylı bilgiyi alırım.
0
rahip janick
(14.01.22)
istanbul anadolu yakasındayım. bugün yarın bu tarafta bulmaya çalışıcam olmazsa ya özel yada avcılara götürürüm.
0
🌸rahmi pinkfloydoglu
(14.01.22)
@blatta hiberna'nın anadolu yakasında önerdiği bir doktor vardı, onunla iletişime geçmeyi dener misiniz? yardımcı olacaktır sanıyorum.
0
rahip janick
(14.01.22)
mesane taşlarının iki türü oluyor, eritilebilenler, eritilemeyenler yani operasyonun şart oldukları.
benimkilerden birinde de var mesela, ilaç verdi, bir süre izleyeceğiz, erimesini bekliyoruz.

sizin veteriner bununla ilgili bilgi verdi mi?
"ameliyat olması lazım" dışında bir şey söyledi mi?

benim önereceğim, maltepe petmosfer veteriner kliniği, ecem hanım.
en azından bir arayın sorun, telefonda dahi olsa bilgi alın.
tahlilleri, ultrasonları vb. elinizde olsun, müsaitseniz götürün gösterin muhakkak.
0
blatta hiberna
(14.01.22)
@blatta hiberna mesanede 5 parça taş gözüküyor. ben bunların eriyeceğini düşünmüyorum onun için ameliyat şart dedi. hatta ameliyatı da ben yapmayacağım başka bir arkadaş yapacak dedi. sonrasında da eğer ameliyatı yapın diyorsanız ben ameliyatı yapacak kişiyi araştırayım diyince bu veteriner komisyon alacak herhalde diye tereddüt oluştu. yarın arayıp konuşayım ecem hanımla
0
🌸rahmi pinkfloydoglu
(14.01.22)
"eriyeceğini düşünmüyorum" çok mantıklı bir açıklama değil.
zaten onların tipinden, tahlilin sonucundan falan anlaşılıyor olması lazım.

ayrıca tanımadığınız birine hayvanınızı ameliyat ettirmenin de pek anlamı yok, enteresanmış gerçekten.

geçmiş olsun.
0
blatta hiberna
(14.01.22)
kadıköy civarındaysanız
(bkz: serkan gürses)
0
surprise
(14.01.22)
aynı problem bizim dişi kedide de vardı, proplan üriner sistem mamasına geçtik ve iyi geldi. filmi ücretsiz çektirdik, tek büyük bir taş mesanede tespit edildi. ameliyat son çare görüldü ama bir kaç ayda toparladık mama değişimi sayesinde çok şükür. lokasyon darıca.
0
bugisme
(15.01.22)
Mama kaynaklı mı oluştu acaba mama ne kullanıyorsunuz?
0
rebecca
(15.01.22)
@rebecca - bence mama kaynaklı oluştu, temizmama kullanıyordum.

@blatta hiberna - bahsettiğiniz veterineri aradım, taşın cinsini öğrenebilmemiz için tekrar film çekmemiz ve idrar tahili yapmamız gerekiyor dedi. daha önce kısırlaştırma ameliyatını yapan veterinere götürdüm bugün ameliyat oldu.
0
🌸rahmi pinkfloydoglu
(17.01.22)
(8)

Air fryer, stand mikser ve ekmek yapma makinesi

fraise
Herkesçe çok popüler olan bu aletleri kullananlardan fikir almak için geldim. Şöyle ki genisce bir mutfağım var ve mutfakta vakit geçirmeyi severim. Dolayısıyla 3 çeşit kahve makinesi, tost makinesi, büyükçe bir robot, mix& go vs derken yeterince teknolojik aletimiz var zaten. Artık seçerek alıyorum
Herkesçe çok popüler olan bu aletleri kullananlardan fikir almak için geldim. Şöyle ki genisce bir mutfağım var ve mutfakta vakit geçirmeyi severim. Dolayısıyla 3 çeşit kahve makinesi, tost makinesi, büyükçe bir robot, mix& go vs derken yeterince teknolojik aletimiz var zaten. Artık seçerek alıyorum, kalabalık yapmak istemiyorum. Bu yüzden kullananların fikirleri önemli benim için.

İlk olarak bu Air fryer her yerde karşıma çıkıyor; bir yandan mantıklı geliyor, bir yandan yıllar önce Tefal modeliyle yapılmış patates kizartmalarini yiyip 'bu ne ya sünger gibi. Bunu yiyeceğime ayda bir normal kızartma yerim', dediğimi hatırlıyorum. Alanlar memnun mu? Aşırı kızartma tüketmeyen bir aileye önerirler mi?

İkinci olarak stand mikserleri merak ediyorum. İşlevini tam anlamadım. Poğaça vs yapacaksam zaten el mikserim var. Evde iki kişiyiz. Ortalama 2 haftada bir gibi de poğaça, kek vs yapılır bizim evde. Almaya değer mi? Bütün arkadaşlarım kullanıyor ama bana cidden amaçsız geldi.

Son olarak ekmek yapma makinesi. Bunu almayacağım, annemde var. Kendisi iki yıl önce halamda görüp heves etmişti, bir iki ay kullandı; kilere kaldirdi. 'benim mutfağım küçük, yer kaplıyor. Al, götür sen kullan. Hem yoğurt, reçel filan da yaparsın' dedi. Açıkçası evde ekmeği pandemi dönemindeki furya haricinde hiç denemedim ama pizza hamuru vs de yapıyormuş sanırım; bu özellikler çekici geldi. Alıp getirsem kullanır miyim?

Teşekkür ederim şimdiden herkese.
0
fraise
(14.01.22)
Stand mikseri genellikle ekmek yoğurmak için kullanıyorum. Ekmek hamuru yoğurmak için oldukça faydalı. Diğer amaçları için kullanmadım ama uzun süre çırpma gerektiren işler için de faydalı olabilir. Örneğin normal mikserde bir el sadece mikseri tutuyor, stand mikserde tutmak gerekmiyor.
0
inheritance
(14.01.22)
Airfryer için cevap verebilirim (flyer değil :) )

Dondurulmuş patatesi 12 dakikada kızartıyor. Bence yağda kızarmış patatesten çok çok daha güzel ve lezzetli oluyor. Normal patatesle denemedim hiç ama et, tavuk, balık pişirmede de baya iyi. Mangal ya da döküm tava kadar güzel olmuyor tabii ama yine de normal tavada ya da yağda pişmesinden daha iyi.

Geçen gün fiyatlarına baktım baya uçmuş. Hani biraz daha ucuz olsa düşünmeden alınmalı derdim ama şu an Phillips Airfryer XXL 4.100 lira civarında.
0
himmet dayi
(14.01.22)
Himmet dayı, her şeyin fiyatı çok arttı zaten maalesef. Fiyat dışında işlevselliğe bakıyorum aslında. Vee düzeltme için teşekkürler, yazarken de bir tuhaf gelmisti zaten :))

İnheritance, ekmek makinesini getirsem standa gerek yok gibi bir durum ortaya çıkıyor o halde.
0
🌸fraise
(14.01.22)
Xiaomi'nin da var aslında. Fiyatı 2.800 civarı. Phillips kadar iyi midir bilmiyorum ama trendyol'da puanı 4.7/5. Gerçi çok kompleks bir sistem değil, hava üflüyor sonuçta ama yine de denemeden bir şey diyemiyorum.
0
himmet dayi
(14.01.22)
Mutfagimiz kucuk, buyuk olsa hanim alet dolduracak.

Airfryer: Bizde airfryer ozellikli instant pot pisirici var. Ben airfryer kizartmalarini normal fritozden daha cok seviyorum.

Stand Mikser: Elle buyuk miktar sey yogurulacaksa kesinlikle buyuk kolaylik. 2 ay once is arkadaslarima 3 kilo kofte yaparken keske olsaydi dedim.

Ekmek yapma makinasi: Ben biraz overrated goruyorum. Alan cok kullanamadan kenara kaldiriyor, firmalar da uretip satmaya ilgilerini kaybetttiler zaten. Iyi bir elektrikli pisirme maknasi alirsaniz bu ozellikten de bulabilirsiniz.
0
cleric
(14.01.22)
Airfryer: hiç kullanmadım, yerim olsa ondan önce slow cooker tercih ederdim.

Stand mikser: standart kalıpta kek, bir ölçü kurabiye vs için gereksiz, hatta uygun değil. Haznesi büyük olduğu için az miktarda malzemeyi rahat çırpamıyor. Öyle işlerde hâlâ el mikseri kullanıyorum. Stand mikseri en çok hamur yoğurmak için kullanıyorum. Büyük kalıplara uygun, malzemesi fazla olan kek, kurabiye, pandispanya vs için gerekiyor. Bir de buttercream, mereng falan gibi uzun uzun çırpılması gereken şeylerde çok iyi oluyor. Ama standart ev kullanıcısı için çok gerekli değil, ben pasta yapmaya meraklı olduğum için çok seviyorum ve çok kullanıyorum.

Ekmek makinesi: Bir ara kullandık, sonra makinesiz daha güzel ekmek yapıyoruz diye makineyi başkasına verdik. Tam elden ele gezen, herkesin birbirine kakalamaya çalıştığı alet :))
0
kobuzchu kiz
(14.01.22)
tefal actifryım var ve az evvel içinde hazır pizza pişirdim. çok kullanışlı ve elektrikten tasarruf ettiren bi cihaz.
stand mikser hamur köfte harcı vs yoğurmak için vazgeçilmezim
ekmek yapma makinesi de çok isterim alayım. evde ekmek yapan biriyim fırından daha kısa sürede pişiriyorsa eğer değer
0
photo85
(14.01.22)
tefal actifry da kullandım ama philips'in yerini asla tutamaz.
bence airfryer çok daha başarılı.
tefal'de yapılan patatesleri ben de anlamsız buluyordum, bu çok başarılı.
yağsız biber kızartmak, lazanya yapmak, her türlü et pişirmek falan muhteşem.
çok fazla seçeneği var.

kobuzchu kiz slow cooker demiş ama bende o da var, airfryer'ın yerini tutacak bir şey değil o bence.
kıyas kabul etmez hatta kullanışlılık açısından.

stand mikseri kullanmıyorum, gönlümde senelerdir kitchenaid yatıyor ama işte...

ekmek yapma makinesini de bilerek almıyorum çünkü fırında ekmek yapıyorum, ihtiyaç duymuyorum.
0
blatta hiberna
(14.01.22)
(2)

Kedimin geceleri saldırganlaşması

megalomaniac
Kendisi yaklaşık 3 yılını sokakta geçirmiş, hatta sokağın lideriyken ağır akciğer rahatsızlığı geçirdiği için artık evde baktığım bir dişi. 3 küsür yaşında, 4 aydır evdeyiz. Ayda 1-2 kere mahalleye götürüyorum gezip ağaçlara çıkıp kuş kovalayıp yorulunca eve götürüyorum(arası arabayla 5-10 dk mesafe
Kendisi yaklaşık 3 yılını sokakta geçirmiş, hatta sokağın lideriyken ağır akciğer rahatsızlığı geçirdiği için artık evde baktığım bir dişi. 3 küsür yaşında, 4 aydır evdeyiz. Ayda 1-2 kere mahalleye götürüyorum gezip ağaçlara çıkıp kuş kovalayıp yorulunca eve götürüyorum(arası arabayla 5-10 dk mesafe, kendisi gidemez)
Evde gayet iyi, bol bol uyuyor, işten gelince oyun oynuyoruz yatana kadar. Çok tatlı, yüzümü yalıyor, battaniyeye masaj yapıyor, bacaklarıma sürtünüyor ve devamlı mırlıyor.

Gel gör ki yatağa girince içine cin giriyor sanki…oyun oynarken ısırması tırmalaması gibi değil, gözbebekleri kocaman oluyor ve ben yastığa eğilirken kafama atlıyor köpeğe saldırır gibi:( çok korkuyorum. Dubleks ev, odamın kapısı yok kapatamıyorum. Yorganın altına cenin pozisyonunda kıvrılıyorum nevresimimi yırttı. Yorganın altından ayaklarımı ısırması normal mesela, şiddetli ısırıyor ama oyun gibi yapıyor. Ama bu kafama atladığı anlar çok başka. Git diyorum kovuyorum, 5dk aşağıya gidiyor sonra geri geliyor aynı modda…

Napıcam ben? Ciddi korkuyorum. Haftasonu aşı günü, veterinere soracağım ama benzerini yaşayan olduysa fikrini almak istiyorum.

Not:kedi dişi ve kısır değil, çocuğu olmuyor, veteriner bu yaşta ve geçirdiği rahatsızlık sebebiyle riskli bulduğu için kısırlaştırmadık. Kızgınlığa girince mahallede takılıyor.
0
megalomaniac
(13.01.22)
Bence çare ikinci kedi.
0
pispinti
(13.01.22)
kediyi dışarıya çıkartmayın.
yani götürüp gezdirmeye falan gerek yok.
mahallede de takılmasın.
yani ya ev kedisi olsun ya sokak kedisi.

diğer yandan, tek gözü alınmış, bağırsaklarının üçte biri olmayan kedim bile kısırlaştığına göre, sizinki de kısırlaşabilir.
hatta kısırlaştırmaktan korkmak yerine, sokağa çıkartmaya korkmanız lazım.
hem soğuk hem de sokak kedilerindeki bulaşıcı hastalıklar nedeniyle.
direkt bir kediyle muhatap olmasa bile, bulunduğu yerde 10 saniye önce hangi kedinin bulunduğunu bilemezsiniz.
sokak hastalık için çok riskli.

göz bebekleri büyüyorsa, muhtemelen aslında başınıza atlarken de oyun yapıyor veya avlanma antrenmanına başlıyor.
üstelik saklanmak, elinizi ısırdığında elinizi çekmek vb gibi hareketler kedileri tahrik eder.
"kaçan av" olursunuz.
oyun oynamıyorsa, daha da çok kışkırtmış olursunuz hatta.

yapmanız gereken şey bağırıp çağırmak, tepki vermek.
sizinki biraz güç savaşına dönmüş, siz pasifsiniz, o güçlü olan taraf.
bunun böyle olmadığını göstermeniz lazım.
ya bağırın ya hafif itip kakın, üstüne su falan fışkırtın, üstüne yürüyün vb.
deli deliden korkar mantığı.
yani çok ses ve büyük hareketler etkili olur.

siz nevresimin altına girince daha çok saldırması normal o yüzden.
lider kedi olduğu için patronun kim olduğunu kanıtlamanız lazım, sizi sürüsündeki herhangi bir kedi zannediyor şu anda muhtemelen.

kedilerde davranışlar çok kolay alışkanlık ve takıntı hâline gelir.
yani siz yatağa girince saldırmak onun alışkanlığı, akşam ritüeli şu anda.
onu kırmanız lazım.

acilen kısırlaştırın.
ikinci kedi de işe yarayabilir ama bu haliyle ona da dünyayı dar eder.
0
blatta hiberna
(13.01.22)
(17)

Sizi mutlu eden bir gelişme

south park in kapusonlu uyesi
Yakında sizi mutlu eden ne yaşadınız? "Oh be azıcık yüzümüz güldü" diye neye dediniz? Ben çok mutsuzum da sizinkilerden nemalanayım.
Yakında sizi mutlu eden ne yaşadınız? "Oh be azıcık yüzümüz güldü" diye neye dediniz? Ben çok mutsuzum da sizinkilerden nemalanayım.
0
south park in kapusonlu uyesi
(12.01.22)
İş yerinde terfi aldım, maaşım 2 katından fazlaya çıktı, bunlar normal güzel haber. Asıl beni çok mutlu eden; bugün resmi duyurusu yapıldı şirkette, onlarca mail ve telefon aldım insanlardan. Bir çoğuyla samimi değilim, ayaküstü görüşmüşlüğüm vardır ama çok güzel şeyler söylediler hak ettin minvalinde, çok mutlu oldum. Başarılarıyla övünmeyen, yaptıklarını gözardı edip eksilere odaklanan bir insan olarak kendime göstermediğim takdir ve tebriğin başkalarından gelmesi biraz kendime getirdi. Bundan sonra kendime karşı daha az acımasız olmaya çalışacağım.
0
Bruce
(13.01.22)
Almam gereken fizik tedaviyi daha uygun fiyata bulup ayarladım.
İlk defa kapuska pişirdim çok lezzetli oldu. Buz gibi soğuk havada güzel bir kış yemeği, hem de ekonomik.
İlk yazdığım makalem atıf almış.

Küçük şeylerden mutlu olmaya çalışıyorum. Yoksa kapuska ne allasen di mi... ama işte. Ekonomi gözlerdeki ışıltı.
0
buzbebek
(13.01.22)
son zamanlarda pek kötü bir şey olmadı. :))))))
0
rahip janick
(13.01.22)
taze fasulyeyi cok severim ama burda dondurulmus aldiklarimiz hep sert cikiyordu, pismiyordu. bugun internette bakinirken pisirirken icine azcik karbonat koyunca yumusayacagini gordum. gercenten de yumusadi, uzuun zaman sonra guzel bi yesil fasulye yemis oldum :)

bir de pzt gunu londra'ya geldigimden beri yapmak istedigim bir sey vardi onu yaptim, yapmak icin 6 saat boyunca yurudum ama o kadar guzel geldi ki, keske daha once yapsaymisim dedim. yaptigim sey de belirli bir yeri gezmek, ahim sahim bir sey degil.
0
fakyoras
(13.01.22)
Çok sağlam zam aldım. Prim de belli oldu. Yine küçüğünden bir ev parası gelecek.

Kız arkadaşım normalde aldığının üç katına başka bir şirkete geçiyor.

Son olarak:

Probis’in protein oranı artmış :)
0
gabe h coud
(13.01.22)
bir şirket bana ulaştı mülakatları yaptık ve istediğimden daha fazla maaş (şu an aldığımın iki katı) teklif ettiler. teklif gelince istifa etmeye ofise geçtim. istifa sonrası 1500 kişilik şirketler grubunun ceosu beni arayıp yemeğe davet etti ve kalmam için beni ikna etmeye çalıştı, ve bu beni mutlu etti. insanın bir yerde istenildiğini görmesi insanı nedense mutlu ediyor. kaldım mı diye sorulursa kalmadım, gideceğim yerde kendimi daha çok geliştireceğimi düşünüyorum.
0
amour fou
(13.01.22)
2018’den beri Amerika’da doktora yapıyorum, partnerim de başka bir ülkede. Normalde hep ben onun yanına gittim, pandemide de 1.5 sene Türkiye’de beraber kaldık, uzaktan çalıştım ve saat farkı canıma okudu. Ağustos’ta evlendik, Eylül’de geri döndüm ve yalnızlığa asla adapte olamadım, aşırı depresiftim. Kasım’da yine 5 hafta Türkiye, sonra yine dönüş. Cuma günüyse partnerim 2 ay kalmak üzere Amerika’ya yanıma geliyor ilk kez, içim içime sığmıyor desem yeridir, çok inanılmaz geliyor hala burada olacak olması.
0
feliss
(13.01.22)
@Bruce, @gabe, @amour tebrikler, devamini dilerim.

@buzbebek, @fakyoras afiyet olsun.

@rahip bakis acisi guzel.

@feliss mutluluklar.
0
🌸south park in kapusonlu uyesi
(13.01.22)
Banko yüzde yüz kalırım dediğim dersten mucizevi bir şekilde geçtim. Ama gerçekten bu hoca bana taktı yüzyıllarca bu dersi veremeyeceğim dediğim bir durumda aynı dersin diğer hocası beni inanılmaz bir şekilde geçirdi. Bu sevinç beni uyutmuyor.
0
fıytfıyt
(13.01.22)
Yufkaya benzer bir sey buldum burda, yani turk markasi degil de benzer bir urun. Daha kargoya verilmedi ama gelirse ve kullanilabilir bir seyse borek yapabilicem ilk defa.
0
sopiro
(13.01.22)
gecen gun mail geldi. bir kripto para sitesinden. efendim sitede degisiklige gidiyoruz falan.

iyi de ben buraya uye olmamistim ki ? herhelde dolandiricidir dedim bakmadim. 2 ay boyle gecti.

sonra bir daha mail geldi. dedim allah kahretsin report spam ve unsubscribe a bastim. dedim kesilir.

2 gun once is yerindeyim bos bir vaktimde gel su kripto para siteye bir bakayim dedim. girdim mailimi. her xaman kullandigim sifreyi girdim.

cat hesap acildi. haberler guzel :D
0
charlotte blanc
(13.01.22)
@playing hayirlisi olsun. Ve tesekkur ederim :)

@fıytfıyt bravo

@sopiro afiyet olsun simdiden

@ceylinf harika, tadini cikarin.
0
🌸south park in kapusonlu uyesi
(13.01.22)
@charlotte montta unutulan paradan cok daha iyi.
0
🌸south park in kapusonlu uyesi
(13.01.22)
bugün doğum günüm. azıcık o moral oldu bana. inşallah güzel haberler alırsınız çok yakında.
0
hakikatler bosluga bakan aynalar miydi
(13.01.22)
motosikletimi süremedim nice zamandır. Mutsuzum ben ya.

En son yaz tatiline gitmiştim. Güzeldi, o zaman mutluydum.
0
baldan kaymak
(13.01.22)
bir buçuk aydır gece gündüz çalışmanın ardından işi bitirdim.

ayrıca geçen sene beni heveslendiren ama fos çıkan bir işin şimdi olma ihtimaliyle ilgili bir email aldım az önce.
"acaba?" dedim, hayırlısı.
0
blatta hiberna
(13.01.22)
@hakikatler zor bir süreçten geçtiğinizi daha önce duyuruda görmüştüm. yeni yaşınız mutluluklar getirir umarım. ayrıca teşekkürler.

@baldan kaymak kışın sonu bahar, sonrası yaz. yine sürersiniz.

@blatta hayırlısı olsun.
0
🌸south park in kapusonlu uyesi
(13.01.22)
(36)

süt içiyor musunuz?

der meister
"ne alaka" diyeceksiniz belki ama şunu fark ettim ki çevremde tanıdığım hiçbir yetişkin kendine bir bardak süt döküp içmiyor, yani seven veya içen kimseyi görmedim. bildiğim kadarıyla yetişkinler için zaten sütün kendisi çok matah bir şey değil, ondan gelecek fayda zaten diğer süt ürünlerinden filan
"ne alaka" diyeceksiniz belki ama şunu fark ettim ki çevremde tanıdığım hiçbir yetişkin kendine bir bardak süt döküp içmiyor, yani seven veya içen kimseyi görmedim. bildiğim kadarıyla yetişkinler için zaten sütün kendisi çok matah bir şey değil, ondan gelecek fayda zaten diğer süt ürünlerinden filan karşılanıyor diye biliyorum ama yine de merak ettim: sütü seven, içen var mı? hani oturduğu yerden kalkıp "dur ulan süt içeyim" diye su içer gibi bardağa süt döküp içmekten bahsediyorum, öyle kek yapıyordum da biraz kaldı ziyan olmasın diye diktim kafaya vs. değil... düzenli, kaliteli, istikrarlı, nefis bir süt içişi aradığım. var mı içen hiç?
0
der meister
(11.01.22)
İçmem. Hem sevmem hem bi faydası yok da hem de yetişkinler için gerekli bir ürün değil, ayrıca gaz maz etkilerine girmiyorum.
0
Zaman Tamircisi
(11.01.22)
bu bir alışkanlık.
ailem ve onların büyükleri de içerdi. bizim evde sürekli olarak "içmelik" süt bulunur. süt içilir.
bahsettiğim uht değil günlük, olabildiğince besin değeri yüksek süt. yazlıkta köylülerden manda, keçi vb taze çiğ süt alınır mesela.
yoğurdu da marketteki günlük şişe sütlerden yaptığımız için biraz fazla alıp içmek için de ayırıyoruz.
tam tarif ettiğiniz gibi düzenli, istikrarlı severek çeşit çeşit süt içiyorum.
aşırıya kaçmadan içiyorum, içiyoruz.

bir de yine beslenme alışkanlığı açısından hayvansal gıdayı çok tüketen bir aile olmadık hiç. mevsiminde bol balık alıyoruz, beyaz et hormonlu/antibiyotikli diye almaz olduk. kırmızı et yemekleri dağarcığımız dar. dolayısıyla hayvansal proteini de karşılıyor biraz vs.

*özellikle inek sütü, doğrudan ve çok fazla tüketildiğinde (herhalde günde 2 bardak ve üzeri) yetişkinler için faydalı değil.
0
rewlack
(11.01.22)
Soğuk süt içmem. Isıtıp içerim. Genelde hava soğukken olur.
0
dissendium
(11.01.22)
İçmem. Psikolojik olarak rahatsız oluyorum. Memeden çıkıyor diye :(((
0
ruhen hastayim ben
(11.01.22)
Düzenli olarak sek içmiyorum. Daha önceleri özellikle geceleri bir bardak süt ve bir dilim kaliteli ekmek tükettiğim olurdu, onu da bıraktım.

Ama şunu yapıyorum. Sütü sık sık porridge yapmak için kullanıyorum. Aman kalmasın diye değil, baya baya sadece porridge için süt alıyorum artık eve.
0
kojonotsuki
(11.01.22)
cok kucuklugumden beri sut sevmiyorum. anaokulu yasinda bile ancak zar zor kakaolu sut icerdim. simdi de oyleyim. tadi midemi bulandiriyor.
ama kakaolu veya balli tarcinli sicak sute bayilirim.
0
la lykia
(11.01.22)
ben içiyorum.
bebekliğimde de, çocukluğumda da çok içerdim.
öyle ki, bir keresinde 3-4 yaşlarındayken bir litreye yakın içmişim, daha da isteyince annem vermemiş artık.
çok severim.

hatta daha dün gece bir arkadaşımla bunu konuştuk, canım süt istedi ve evde yoktu.
gecenin 11'inde banabi'den sipariş verip yarım litre süt içtim resmen.
ayrıca evde toz nesquik de bulundururum arada bir canım istediği için.
36 yaşındayım.
0
blatta hiberna
(11.01.22)
direkt sek içmiyorum, ama bol sütlü kahve ve yulaf lapası ile baya süt tüketiyorum günlük olarak. dolapta hep süt bulunur, bitmeden yenisi alıyorum sütsüz kahvaltı ettiğim nadirdir.
0
anthemis nobilis
(11.01.22)
sadece günlük süt içebiliyorum. aoç'nin şişe sütü güzel. pastorize sütler midemi rahatsız ediyor. markette gözüme çarparsa alıyorum yoksa gidip süt alayım diye düşünmüyorum.
0
jepa
(11.01.22)
Küçüklüğümden beri severek düzenli içerim. Annemle babam pek içmez ama anneannem ve dedem de çok süt içerler.
0
birmilyonunvarmi
(11.01.22)
normalde kalkıp da asla içmem. iki durumda içiyorum.
bir, mısır gevreği yiyeceğim zaman,
iki, hasta olduğumda ballı şekilde
0
timariot
(11.01.22)
Hahah 32 yaşındayım ve ben içiyorum valla, özellikle eşim kakaolu cookie, brownie falan yapınca yanında 3-4 bardak içiyorum hatta. Tadı güzel diye içiyorum yani direkt.
0
roket adam
(11.01.22)
ben içiyorum. hemen hemen her gün sabah veya akşam süt içerim. bazen yarım yağlı süt bazen protein süt içerim.
0
dafuq
(11.01.22)
Sabahları cicibebe'ye katıp yiyorum, sayılır mı? Mısır gevreği ya da yulaf bir de.

Sek günlük süt, kakaolu kek ve muz üçlüsünü seviyorum ama en son ne zaman böyle süt içtiğimi hatırlamıyorum.

Yazları nadiren muzlu, ballı ve bol buzlu süt yapıyorum. Sıcak süt kokusundan tiksiniyorum.
0
kobuzchu kiz
(11.01.22)
içmiyorum, gerekli değil inek sütü selüloz sindirebilen ineğin yavrusu için gerekli bir besin insan için değil + toplumun çoğunda kazein hassasiyeti var ve haberi yok.
0
orpheus
(11.01.22)
Düzenli olarak değil ama içiyorum. Yani haftada bir falan demem ama bazen günde, bazen haftada, bazen ayda olmak üzere birkaç bardak içerim. Sütü severim. Küçükken de severdim. Küçükken bir yere kadar soğuk süt içemiyordum bir şey ile karıştırmadan (nesquik vs.) sonra değişti. Şimdi arada canım çekiyor, gidiyor içiyorum.
0
nawar
(11.01.22)
sek içmiyorum, sütlü kahve yaparken kullanıyorum bir tek.
0
hlot
(11.01.22)
Bazen çok tatlı bir şey yediğimde o tadı kesecek tek şey soğuk bir bardak süt oluyor. Onun dışında düzenli süt içme alışkanlığım yok.
0
peki madem
(11.01.22)
latte içiyorum, o da kahveli süt.
haftasonumu da donmuş muzla milkshake yapar, 1 öğün yerine onu içerim.
0
marla is in my head
(11.01.22)
ben şirkette içiyorum soğuk soğuk ohh
0
regina phalange
(11.01.22)
Yerken yanında içmeyi sevdiğim birkaç şey var, onları yersem ki ayda yılda bir yerim mesela fındık ezmesi, kakao kremasıni ekmeğe sürmek ya da kakaolu kek ile birlikte.

Bazen de yazın dolaba koyduysam soğuk su ikamesi olarak yarım kalmış kutuyu kafama diktigim oluyor.

Ama düzenli içici değilim, hiç olmadim.
0
encokbenisevinnolur
(11.01.22)
Çok nadir, eski günlerin anısına, kaynatıp yanında cookie ile içtiğim olur. Düzenli içmem.

Süt cilde zararlı.
0
gabe h coud
(11.01.22)
annem icer dumduz sut. IYY!
0
ala09
(11.01.22)
süt sadece cilde değil, komple zararlı bir ürün.

hayvanların sütünü bebekleri içer, insan da anne sütü içer doğunca.

bunun harici süt zararlıdır.
0
çih
(11.01.22)
sadece nesquik yiyeceğim zaman kullandığım bir şey :D
0
rose parks
(11.01.22)
Sade süt, soğuk süt, çikolatalı süt, ballı süt, tarçınlı süt. Hastasıyım.

Sivilce yaptığı için az içiyorum ama :/
0
jazzabel
(11.01.22)
her sabah kahvaltıda 1 bardak süt içiyorum, bazen yatmadan önce de içiyorum. bizim milletimizin çay bağımlılığından gözü kör olmuş ama kahvaltılık ürünlerle harika gidiyor süt.
0
semaforo de medianoche
(11.01.22)
Ben içerim. Yaz, kış, soğuk, sıcak, muzlu, ballı, sade, Kahvaltıda, akşam, gün içinde, durup dururken... hiç farketmez.
0
invictae
(11.01.22)
yuzde 90'ini su oldugunu ogrenince arama mesafe koydum.
Yogurtu da artik eskisi kadar yemiyorum o da komple sudan olusuyor.

Yokluk zamani icecegi bence.
Cocukken de nefret ederdim.
0
divit
(11.01.22)
Küçükken çok içmişimdir artık reflüden dolayı bayıyor, faydası da yok diyorlardı. Şişkinlik, mide ekşimesi yapıyor. Ama mısır gevreği, yulaf benzeri bir şey yersem sadece onlarla birlikte içerim.
0
izza
(12.01.22)
Çok severim. Bazen bir litre sütü soğuk soğuk gün içinde içerim ama laktozsuz.

Ama öyle çok aklıma gelmez. Yani sürekli içtiğim bir şey değil.
0
logisticsmanager
(12.01.22)
Mide asidimi düzenlemek istediğimde yarım çay bardağı şat vurmak haricinde içmiyorum.
0
Bruce
(12.01.22)
Bekarken annem her gece ballı süt yapar getirirdi.
Ben evlenince düzenli devam etmedim ama annem ve kardeşim hala her gün içiyor. Annem 55 kardeşim 26 yaşında.
Ben de düzenli olmasa da canım çektikçe dolaptan alır içerim. Daha çok soğuk seviyorum. Mesela su açmak için dolabı açarım süt gözüme çarpar dur süt içeyim derim.

Bu ara her sabah mısır gevreği yiyip, o şekilde tüketmeye çalışıyorum.
0
hrvl
(12.01.22)
Ofise her daim 3-5 tane ufak sütüm olur. Pandemiden evvel her sabah bir tane içerdim şimdi hibrite geçince düzen bozuldu.
0
cilekli pasta
(12.01.22)
divit arti 1.

ben ictigimiz sutlerin ciddi ciddi ineklerden falan sagildigini dusunmuyorum artik.
0
baldur2
(12.01.22)
bu dünyada bir pırasa bir süt. hayatta içmem yemem.
0
mikahakkinen
(12.01.22)
(4)

Hangi özel sağlık sigortasını kullanıyorsunuz?

fraise
Eşim ve benim için bir aile sağlık sigortası yaptırmak istiyoruz fakat seçenekler o kadar çok ki aklımız karıştı, aralarında tam olarak ne fark var; onu da anlayamadık. Full+ full paketler var; biz de olmuşken covid testi, ilerde bir gün olursa diye doğum paketi, çocuğu da kapsayıcı sigorta vs gibi
Eşim ve benim için bir aile sağlık sigortası yaptırmak istiyoruz fakat seçenekler o kadar çok ki aklımız karıştı, aralarında tam olarak ne fark var; onu da anlayamadık. Full+ full paketler var; biz de olmuşken covid testi, ilerde bir gün olursa diye doğum paketi, çocuğu da kapsayıcı sigorta vs gibi şeyler de dahil olsun istedik. (Bu arada şu an için çocuk düşüncemiz yok, öyle bir düşünce olursa paket yukseltme gibi bir şey oluyor mu?)

Bu kadar full pakete gerek yok diyen de var, olmuşken bunlar olsun zaten diyenler de var. Hatta bir tane patili sigorta gördük, aaa kedimizi de sigortalatalima kadar vardı olay. öyle çok fazla doktor ziyareti olan insanlar değiliz. Senede bir, iki kere gidiyoruz.

Siz hangi firmanın, hangi sigorta paketini kullanıyorsunuz? Memnun musunuz?bir de ortalama yıllık ne kadar bir ödeme yapıyorsunuz?

Teşekkür ederim şimdiden herkese.
0
fraise
(11.01.22)
yeni yaptırdım.
acıbadem'in full+full'ünü tercih ettim.

aslında allianz da iyi ama çok fazla pahalı geldi.

hem ayakta hem yatarak full yaptırmamın nedeni, ayakta sınırlının aslında işe yaramaması "bence".
mesela yıllık 7500 lira limitli ayakta yaptırıyorsunuz.
gittiğiniz kuruma göre bir tane mr lazım olsa, yarısı gitti zaten.
üstüne bir de 2-3 tahlil isteseler, 7500 bitti.

ya da mesela ben şuna dikkat etmiştim.
ayakta dedikleri tahlil ve kontrollere, operasyon öncesi tahliller de dahil ediliyor.
allianz poliçesinde böyleydi mesela.
ameliyatı acıbadem'de olacaksanız, ameliyat öncesi ve sonrası yapılan tahlil ve kontroller zaten o ücreti aşar ya da en iyi ihtimalle sınıra dayanır.
acıbadem'de de, ayakta full değilse, böyle bir durumda bu tip tahliller için hastaneye yatış gerekiyordu.
yani ameliyat olacaksanız, fazladan 1-2 gece kalacaksınız ki, ayakta tedavi paketinizden düşülmesin yapılan tetkikler.
ama bu da poliçe yenilenirken hastanede yatmış olma sürenizi etkiliyor tabii.

benim poliçe için 7500 limitli ayakta ve sınırsız arasında aylık 150-200 civarı bir fark vardı, direkt full yaptırdım o yüzden.

bekleme süresine dâhil olan rahatsızlıklara da göz atmayı unutmayın.
bir de, genelde gittiğiniz kurumları düşünün.
mesela amerikan'a gitmezseniz allianz'da yüzde 10'luk bir indirim oluyor.
benim doktorlarımdan biri allianz anlaşmasına devam etmiyor, acıbadem'le anlaşması varmış mesela.
düzenli gittiğiniz ya da başınıza bir iş geldiğinde tercih ettiğiniz doktorların, hastanelerin hangi şirketlerle çalıştığını sorun muhakkak.
0
blatta hiberna
(11.01.22)
allianz, limitsiz, ayakta %80 odemeli, sari network (amerikan hastanesi haric tum anlasmali hastaneler), esimin limitsiz dogum dahil kullaniyoruz. memnunuz. yillik 2 kisi 27000tl civari bir seydi sanirim. limitsiz dogum biraz pahali yapiyor. covid testi yok sanirim bizimkinde. ben ameliyat oldum liv hospital'da bir sikintimiz olmadi, gecmis olsun, yapabilecegimiz bir sey var mi diye aradilar, sordular. ameliyattan sonra da hediye el havlusu gonderdiler vakko'dan. :)

dogum icin bir bekleme suresi oluyor (bizim 5 aydi). sigortayi yaptirdigin gibi hamile kalirsan karsilamiyorlar.

cok gitmiyorsaniz limitsize gerek yok. senede 1-2 kere icin uygun fiyatli bir sey yeterli bence. sgk kabul etmeyen hastanelere gitmiyorsaniz tamamlayici saglik sigortasi yeterli. tamamlayici sigortalar oldukca ucuz sanirim.
0
lemmiwinks
(11.01.22)
3 sene Acıbadem'di, son 2 senedir Türkiye Sigorta. Çok hasta olan biri değilim, hatta sadece rutin kontrollerime giderim her sene (göz, jinekolog, diş) ve birkaç kere tam kan sayımı yaptırırım. Pandemi dönemi anladım ki sigorta tek başına çok da bir şey ifade etmiyor, o nedenle en üst pakete yükselttirmedim. Ben hiç yaşamadım ama provizyon onayı alamayan da çok oluyor, önceki hastalıklarınızı kapsamıyor çünkü poliçe.

Ankara'da olduğum için buranın özelinde konuşacağım, muhtemelen büyük şehirler için bu durum aynıdır. A sınıf özel hastaneler dışında (Memorial, Acıbadem) tüm özeller artık devlet hastanesi gibi kalabalık. Randevuyla gitseniz bile saatinde doktoru göremiyorsunuz, aynı gün işlerinizi bitiremiyorsunuz. Sonuçları ya telefon görüşmesiyle ya WhatsApp üzerinden konuşuyorsunuz. Popüler bazı doktorlar sigorta ile anlaşmaya devam etmiyor, onlara ayrıca ödeme yapıyorsunuz derken artık bir noktada "Eee o zaman ben neden bu sigortayı yaptırıyorum?" noktasına geliniyor. Bu nedenle tahlilleri vb kapsayacak özel sigorta ve ilaveten doktor muayehanesi bana daha mantıklı geliyor. En azından işiniz savsaklanmıyor, pandemide kalabalığa minimum giriyorsunuz ve ortalama aynı ücrete maloluyor (Bu nedenle eşime 6000 liralık tam kapsayıcı paket aldık, ben tamamlayıcı aldım 2000 liranın altındaydı).

Patili sigorta içerik olarak çok yetersiz gelmişti bana. Doğum paketini 1 sene önceden yaptırmak gerekiyordu sanırım ama bu sene bana istediğiniz zaman ekleriz dediler. Zaten çoğu hastanenin kendi paketleri oluyor, o nedenle ben de bu dahil etme olayı gerekli mi merak ediyorum aslında.
0
marla is in my head
(11.01.22)
Biz SGK geçen hastaneleri kullandığımız için ve fiyat olarak çok avantajlı olduğu için tamamlayıcı sigorta kullanıyoruz. Çok fazla hastaneye giden insanlar da değilseniz yetebilir, bir değerlendirin. Dolayısıyla en mantıklısı kullanacağınız hastaneler ile sigortanın anlaşmalı olduğu kurumları karşılaştırmak öncelikle.

Onun dışında çocuk henüz hiç planlarınız arasında yoksa doğum paketine şimdilik gerek yok. "Önümüzdeki seneden itibaren düşünürüz belki" derseniz ekletin. Teminatları sonradan ekleyebilirsiniz.
0
gmzo
(11.01.22)
(18)

Bu erkek personası evlilikte ne kadar mutlu eder.

eksisozlukokuryazari
Arkadaşlar ben kendimi anlatıcam biraz, kadınlar ile münasebetim kötü değil.Genel olarak ilişkilerim kısa sürüyor çünkü ben ciddiye binmesine cesaret edemiyorum, bu nedenle çoğu ilişkimde karşı taraf günlük hayatımı yani “rahatsız edici” yönlerimi çok fazla göremeden iş bitmiş oluyor. Bana rahatsız
Arkadaşlar ben kendimi anlatıcam biraz, kadınlar ile münasebetim kötü değil.

Genel olarak ilişkilerim kısa sürüyor çünkü ben ciddiye binmesine cesaret edemiyorum, bu nedenle çoğu ilişkimde karşı taraf günlük hayatımı yani “rahatsız edici” yönlerimi çok fazla göremeden iş bitmiş oluyor.

Bana rahatsız ediciymiş gibi gelen aşağıdaki yönlerimi özellikle kadınların bakış açısından duymak istiyorum. Büyütülecek bir şey olmayabilirler, ya da aksine deal breaker olabilirler.

1) diğer insanlarla ilişkide süreklilik açısından isteksizlik. Örneğin bir arkadaşımla şartlar dolayısıyla 1 yıl hiç görüşemeyecek olsam hadi ya kötü oldu demem. Arayıp sorma sıklığım da düşüktür, genelde hep arkadaşlarım arar.

2) pek kıskanç olmamak. Daha çok toplumsal normlar nedeniyle, olsa olsa kıskançlık rolü yapabilirim. Onu bile beceremiyorum.

3) bireyci olmak. Partnerimin hayatında ben hiç yokmuşum gibi kendi işini ve hayatını yönlendirebilmesini beklerim. Çünkü ben öyle davranıyorum.

4) aşırı özel alan isteği. Telefonum PC’im eğer mecburen ortak kullanmıyorsak ki artık herkesin kişisel cihazları var, mümkünse partnerimin elini bile sürmesini istemem.

5) özel gün ve benzeri şeyleri hatırlamamak değil önemsememek. Bu yaşıma kadar bir arkadaşımın doğum gününü bir yerlerde kendi isteğimle gidip kutlamadığım, var olan organizasyonların mecburen içine düştüğüm gibi genel olarak da özellikle sorulmadığı durumlar haricinde kendi doğum günümü vb. saklarım. Kutlanmasından da pek hoşlanmam.

6) kafama göre çıkıp bir kaç gün bir yerlere gidebilme isteği. Partnerimden izin almadan ama tabi ki bilgi vererek bir arkadaşımın yanına, bir başka şehire vb gidip takılabilme.

7) biraz fazla libido. Hani partner ok derse sıradışı sıklık ve ortamlarda dahi seks yaparım.


Yani uzun lafın kısası ben daha ilişkinin ilk günlerinde cinsellik dışında 20 yıllık evliler gibi olma özlemi duyuyorum. Bu nedenle de karşımdaki kadınları üzmemek için baştan ilişkiyi kısa kesiyorum


Sizce gereksiz bir durum mu bu. Kadınlar bunlardan hoşlana da bilirler mi?
0
eksisozlukokuryazari
(10.01.22)
Bunların aksini isteyen/savunan pek yoktur ki zaten. Zorlama bir düşünce olmuş sizinki.
0
ruhen hastayim ben
(10.01.22)
Sana oldukca benzer durumdayim. Beni anlayan ve bircok konuda benzer bir insanla saglikli bir evliligim var ama disardan bakanlar "ne bicimsiniz siz" modundalar. Anlayan insanlar ise ne kadar mutlu oldugumuzu goruyor.

Onerdigim sey sudur, hayatina devam et, bol bol arkadas edin ve sadece iyilerini yaninda tut ve insanoglunun aslinda ozunde yalniz bir varlik oldugunu iyice benimse.

Bundan sonra iyi bir iliski karsina cikacaktir. Cikmazsa da zaten yalnizligi ozumsedigin icin mutsuz olmazsin.
0
cleric
(10.01.22)
Yallah Avrupa'ya, Türkiye gibi bir ülkede kafana göre birini bulman zor kardeşim. Ama bu dediklerine okey kızlar var bulmak biraz emek istiyor
0
olaylar olaylar
(10.01.22)
senin " kadinlar"a mi ihtiyacin var bir kisiye mi?
ya neler neler var iliskilerde. bence de zorlama seyler bulmussun. hele kiskanc degilimi nefatif bi sey gibi anlatman kotu. sorun su ki karsindaki default olarak sana guvenmesini bekliyosun zorluk esas burda bence. tlf, pc gibi seylerde takintili gibi kacirmak ayri, oyun oynar gibi kurcalanmasindan hoslanmamak ayri. hafiften bi emek vermek istememek var o da iliski kurmak icin negatif bir tavir. her ne konuda isterseniz esneklik payina ihtiyaciniz var. ornegin ben erk arkadasimin pcsinde dizi acabilirim. telde spotifya girebilirim. bu sizin sandiginiz gibi bireysellik karsiti bir harrket degil yakinlik sadece

asil soruyu kacirmisim. mutlu ededebilir etmeyedebilir. daha dun esim sofra hazirliyo her gun diye ici huzursuzlanan bir arkadas vardi. yani bilemeyiz :)
0
ala09
(10.01.22)
Şöyle bir ekleme yapayım o zaman.

Benim olumsuz mu acaba diye sormamın sebebi, bugüne kadarki ilişkilerinde de karşı tarafların bu saydıklarımın zıttı yönde eğilimleri olduklarını görmemdi. Genelleme olmaması açısından da tecrübe etmediğim insanları sormak istemiştim. Yoksa bunlar düzeltmek istediğim özelliklerim de değil, bence olması gerekenler. Sadece hep denk geldiklerim benden farklı düşündükleri için ortalama normlar hakkında fikir sahibi olmak istiyorum


Bu arada bu yaşıma kadar kardeşim bile telefonumu eline alıp fotoğraf bile çekmemiştir desem abartılı olmaz. Böyle bir evde büyüdüm ve tersine alışamıyorum.

Sofra hazırlıyor diye şikayet eden arkadaşa da biraz hak vermiştim okurken :)
0
🌸eksisozlukokuryazari
(10.01.22)
Siz evlilik ve ciddi ilişki insanı değilsiniz.
Bi gün size hiç yüz vermeyen bi hatun ancak sizi bi miktar değiştirebilir ama bu da geçici olur
Şayet bu hatunu kaybetmekten hep korkarsanız ve o da sizin gibi özelliklere sahipse evlilik anca öyle yürüyebilir
Olumsuz özellik demiyorum ama siz evlilik insanı değilsiniz sanırım, herkes evlenmek zorunda değil
0
photo85
(10.01.22)
önce neden evlilik konusu düşünülüyor diye sormak lazım.

herkesin gönlüne göre yani beklentisine göre biri var sonuçta.

ancak siz birini sevmek, biri tarafından sevilmek istiyor musunuz cidden? önceki deneyimlerinize istinaden bunu yazıyorum. yürümediyse karşılıklı sevmediğiniz içindir. yoksa ilişki olsun diye veya ehh hadi evlenelim diye tonlarca alternatif bulunur. sürekli ilgilenmek isteyeceğiniz, merak edeceğiniz, yani ilginizi çekecek, sizi sevince, güzel bir söz söyleyince bir dokununca aşırı mutlu olacağınız biri yoksa zaten düzenli ilişki şart değil; hatta gerek yok. takılın keyfinize göre.
0
rewlack
(10.01.22)
@rewlack Ben öyle olmayınca daha çok seviyorum. Aile ile sevgililik ilişkisini kıyaslamak elbette saçma ikisinin yerleri ayrı ama ben mesela annem beni aramasa 1 ay falan aramadığım da oluyor. Ama tabi ki seviyorum kendisini. Yani bende sevgi ile ilgi birbiri ile korelasyonu olmak zorunda olan şeyler değil yukarıda da anlatmak istediğim gibi.

Bahsettiğiniz sevgi tanımını hiç kimseye karşı yaşamadım hayatımda. Güzel söz falan beni biraz geren şeyler. Ama nasıl anlatacağımı bilemediğim şekilde sevgi duyduğum , keşke hep hayatımda kalsa dediğim insanlar oldu.
0
🌸eksisozlukokuryazari
(10.01.22)
"Benim ozelliklerim bunlar, yersen" kafasi evlilige gelmez, yallah avrupa'ya falan demisler de elin hatunu senin bu huylarinla hic ugrasmaz. Yine bu kafada birini bulman lazim, buyuk ihtimal; 35 ustu, bu tarz kurallardan oturu evlenememis vs.

Ha bir de herkes evlenmek zorunda degil. Benim aynen bu kafada olup 40i gecen, gunubirlik iliskilerle goturen bir suru arkadasim var. Evlilik bir alttan alma, gormeme, sabir sanati. Iki tarafinda fedakarlik yapmasi lazim, yoksa ilk 5 seneyi goremezsin zaten.

Bir de 20 yillik evlilik ile 7 numarali istek pek uyusmuyor. Libidon icinde patlayiverir mazallah :)
0
cooperr
(10.01.22)
bu bence "yanlış" bir soru.

insan sabit kalan bir şey değil.
üç yıl önceki benle şimdiki ben aynı değilim.
ilişki "ben buyum, sen de şusun" diye kurulmuyor, adım adım birbirine yaklaşırsın.
bazı şeyler törpülenebilir, bazısı törpülenemez.
bazı şeyleri hoşgörür, idare edersin, bazı şeyler kırmızı çizgindir.
verdiğiniz örnekten yola çıkarsak, mesela karşınızdaki kadın önem veriyor diye doğum gününü kutlamayı veya bu güne önem vermeyi bir şekilde öğrenebilirsiniz ama bilgisayarınıza yine dokundurmazsınız.
ilişki böyle bir şey zaten.

zaten insan hayatında "bununla olur ya" dediği en fazla 2-3 kişiye denk gelip, bunlardan biriyle ya da hepsiyle farklı zamanlarda evleniyor.

yani şimdi düşünsem ben de size böyle bir liste çıkartırım kendimle ilgili.
herkes çıkartabilir.
böyle bakacak olursak, kimse kimseye göre değil zaten.
şurada bir duyuru altına bile on kişi yazıyor, onu birbirinden farklı.

önemli olan kendine göre olanını bulmak.
bu sizinle aynı olmak demek değil, uyumlu olabilmek demek.
yani "ben böyleyim" diye lanetli gibi dolaşmanın anlamı yok.
o kadar da abartılı şey yok bu saydıklarınızda.
0
blatta hiberna
(10.01.22)
Anlattiklarinda anormal bir şey yok. Anormal olan bu kriterlerine çimento karman...

İstediğin tüm özelliklere uyan bir meslek dali da biliyorum ;)
0
abuzer
(10.01.22)
duyuruyu okuduktan sonra nicke baktım ben bunu ne ara yazdım diye. seninle tamamen aynı durumdayım. ilişkilerim max 2,5 ay sürüyor bu yüzden. sonra ilk fırsatta ayrılıyorum, kendimden soğutuyorum vs.

@abuzer merak ettim mesleği = )
0
amour fou
(11.01.22)
"Bu nedenle de karşımdaki kadınları üzmemek için baştan ilişkiyi kısa kesiyorum"

Öyle bişey yok. Aksine tüm bu bahsettiğin "bahaneler" bir insanla düzgün bir ilişki yaşayamayacağından korktuğun için, tümevarım yöntemiyle bulduğun şeyler. Kendi kendine ördüğün o duvarı "süslemek" için bir şeyler arayıp bulmuşsun. Yüzeyde bu söylediklerin doğru olabilir ama sana bu kriterleri koydurtan şey savunma mekanizman.

O duvarların içinde o kadar çok kalmışsın ki kendi çalar kendi oynar halin sana özgüven vermiş gibi duruyor. Halbuki "kırılgan" yapınla yüzleşmeni engelleyen, aldatıcı şeyler.

Bahsettiğin şeylerin ilgi çekici geldiği kadınlar elbet olur. Ama bunların hepsine uyan bir insan bulsan dahi başka bahaneler yaratacaksın; o yüzden çok fark etmiyor.
0
Bruce
(11.01.22)
yazdıkların kendinin ciddi bir eleştirisinden çok hafiften methiye düzmek olmuş. net bir profilini çıkarmak için seni partnerlerine sormak gerek.
0
zgrydn
(11.01.22)
Evlenmek zorunda degilsiniz ki? Neden evlilikte mutlu edip etmeyeceginizi sorguluyorsunuz? Caniniz evlenmek istiyorsa 'ben boyleyim isine gelirse' zaten diyemezsiniz, esinizin beklentileri ve yasanmasi gereken, arzulanan hayatin gerektirdiklerine gore bir tavir ve aliskanliklar serisi gelistirmeniz gerekir. Uymuyorsa evlenmezsiniz.

Bunlar 'dealbreaker' olabilir diye dusunmeniz benim anlamadigim sey yani. Dealbreakerlar evrensel karar verilmis seyler degil, kisiden kisiye degisir. Benim dealbreaker listem var bes maddelik, tamamen bana ozel seyler kimsenin de onaylamasina veya anlamasina ihtiyacim yok, fikirlerini soracak degilim. Dolayisiyla sizin bu listede olmayan ozellikleriniz dahi birinin dealbreaker listesinde olabilir ve oyleyse oyledir, yapabileceginiz bir sey yok.

Kisaca, bence gereksiz bir sorgulama.
0
sopiro
(11.01.22)
Evlenmek zorunda olmamak konusuna bir açıklık getirmek lazım. Evet kimse evlenmek zorunda değil, ben de evde kalacağım korkusu yaşayacak biri değilim. Hatta mümkünse evlenmemek hayatı daha güzel yaşamayı sağlıyor bunun da farkındayım. Ama bir de şu var, ben kimseyi uzun süre görmek istemiyorum, kimseyi asla sevmiyorum demiyorum. Benim de zaman zaman karşıma keşke hayatım boyunca yakınlarımda bir yerlerde olsa dediğim insanlar çıkıyor. Evlilik bunun bir örneği, beraber de yaşayabilirim tabi ki. Ama benim çekincelerim böyle kaybetmek istemediğim insanla beraber uzun bir yaşamda onunla ne kadar uyum gösterebileceğim. Ne kadar süre sorunsuz kalabileceğim. Ben zaten kimseyi 2 aydan uzun süre sevemiyorum demiyorum, hatta takılıp kalma huyum daha fazla.

Bir de bazı cevaplarda da genelleme yapılamaz denmiş ama sizce de yine de bazı genel normlar yok mu? Genel kabuller? Yoksa tabi ki sonsuz ihtimal ve seçenek var. Kabul. Ama herhalde ben hiç eve bile gelmem diyen adamla çok özverili olurum diyen adamın olumlu bir ilişkş yaşama ihtimalleri aynı değildir değil mi?
0
🌸eksisozlukokuryazari
(11.01.22)
Kıskançlık maddesini anladım ben, "sen beni kıskanmıyorsun, demek ki yeterince sevmiyorsun" diyen manyaklar var toplumumuzda. Hatta çok var. Ha, "biz niye hiç kavga etmiyoruz, ilişkimizde tutku eksik" diye kavga çıkaran da var.

Geçenlerde başka bir gönül işi sorusuna yazmıştım, ben ancak 'ortalama Türk erkeği toksikliği' olmayan biriyle tanışınca "aha evlenilir bu adamla" dedim. Kıskanç değiliz, romantik değiliz, ben de sizin gibi kendi doğum günümü (özellikle iş arkadaşlarımdan falan) saklarım, kutlamayı umursamam, eşim arkadaşlarıyla kampa gider, ikimiz de gerektiğinde hayatını tek başına idare edebilecek, elinden iş gelen insanlarız ama hayatı birlikte yürütmeyi daha çok seviyoruz. Yani müthiş insanlarız gördüğünüz gibi :))

Biz evlenirken inatla düğün istemedik, eşimin ailesinden "ya kobuzchu istiyordur, istemez olur mu, senden çekindiği için söyleyemiyordur" gibi şeyler söyleyenler oldu. Bu noktada @cleric'in ilk paragrafı +1

Özetle, bu saydıklarınızdan hoşlanmayacak çok kadın var (çok erkek de var ama siz kadınları sordunuz, o kısım sizi ilgilendirmiyor). Bu sitede bile çok var, "ne demek benim eşim benden ayrı şehir dışına gezmeye gidecek, olur mu öyle şey" diyenler, vs. Ama herkes böyle değil, sizin yaşantınıza uyum sağlayacak ve benzer ilişkiler arayan kadınlar da var, dolu. Arayıp bulmanız ya da denk gelmeniz lazım :)
0
kobuzchu kiz
(11.01.22)
bence bunlar anormal özellikler değil ama mesela ben bu kadar bireysel takılan biriyle evlenirsem çok mutsuz olurum, çünkü çizdiğiniz profilde ben çok yalnız hissederim. yalnız kalacaksam evlenmenin ne mantığı olduğunu bilmiyorum. annem ve babam 30 küsür yıldır, durmaksızın muhabbet edebilen iki insan. her şeyi de birlikte hatta ben ve kardeşimle de birlikte yapmış iki insan. dolayısıyla da “birlikte” olmaya alışkınım. evde tek başıma sıkılıp bunaldığım için ve şu anki sevgilim biraz sizi andırdığı için kedi sahiplendim. onunla paylaşıyorum hayatı. erkek arkadaşımıysa 10 gündür görmedim. bu gidişle de ayrılacağız çünkü yapamıyorum. ama illa ki sizin tarzınızda birlikte olabilecek kadınlar da vardır. sosyalizasyon süreçlerinin benzeşmesi meselesi.
0
inanna
(12.01.22)
(9)

Yeni birilerini tanıma evresinden aşırı ötesi sıkılmak

magni
İnsan doğası gereği karşı cinsten yeni birileriyle tanışıp yakınlıklar kurabilmeyi istiyor tabii, bunun için de hepimizin malumu olduğu şekilde dating app'ler revaçta.Ama birileriyle eşleş, sohbet et -hep de benzer sohbetler-, yöneltilen merak sorularını cevapla, düzenli iletişim yürüt durumlarından
İnsan doğası gereği karşı cinsten yeni birileriyle tanışıp yakınlıklar kurabilmeyi istiyor tabii, bunun için de hepimizin malumu olduğu şekilde dating app'ler revaçta.

Ama birileriyle eşleş, sohbet et -hep de benzer sohbetler-, yöneltilen merak sorularını cevapla, düzenli iletişim yürüt durumlarından gerçekten aşırı sıkılmış durumdayım ve bu "tanıma evresi" için zerre enerji hissetmiyorum kendimde. Birkaç aydır durum bu şekilde.

Hayatımda yeni birileri olsun, takılalım edelim istiyorum ama tanıma evresi için enerji hissetmiyorum kısacası, iki kelime yazışmaya bile inanılmaz üşeniyorum ve buna ayıracağım zaman dilimi gözümde büyüyor. Var mı benimle benzer durumda olanlar? Merak ettim.
0
magni
(10.01.22)
Aynı durumdayım bu çok can sıkıcı bi olay olmaya başladı artık. Sanıyorum yalnızca sosyal medyada sosyalleşmek gibi bir seçeneğe sıkıştık o yüzden. Alakasız bir yerde alakasız bir zamanda bir şekilde karşılaşacak olsam daha çok heyecanlanacağım sanki
0
olaylar olaylar
(10.01.22)
Pek çok! Bu yüzden farklı mecralarda kendisini ifade ediyorsa oralardan bilgi edinmek hoşuma gidiyor. Twitter, sözlük vs
0
kaptankedi
(10.01.22)
+1. Normal bence.
0
hot potato
(10.01.22)
hep benzer süreçler yaşandığı ve günümüzde biriyle tanışmanın yolları sınırlandığı için monoton sohbetler oluyordur.
sıkılmanız normal.
ancak size farklı gelecek, ezbere konuşmalar yapmadığınız biri olursa heyecanlanırsınız, o zaman da sıkılmazsınız.
0
blatta hiberna
(10.01.22)
var. asla canim cekmiyor hele cafede falan yabanciyla oturmak oh no... ve app kullandim bilhassa yabancilar vs icin app e ihtiyac duymustum. sadece bir hemcinsimle konusabildim o da evime cok yakin oturuyor ve turkce bilmiyor benim iki yabanci dilim icin iyi olacagini dusundum. onun disinda ilk mesajdan oteye pek gidemedim zaten birinin benle ilgilenmesinden hic hoslanmam......:( sanirim date islerinde yokum gibi tavir olarak
0
ala09
(10.01.22)
aynı. hatta bu yüzden en son milattan önce falan flörtüm olmuştu.
0
ceylinf
(10.01.22)
Bi yaştan sonra cidden sıkıyor bu
Aynı durumdayım
0
photo85
(10.01.22)
Ek: app kullanmıyorum ama normal arkadaşlıklar için bile yeni insan yorucu
0
photo85
(10.01.22)
online yerine yüzyüze daha iyi oluyor bu işler, en azından mimikler espriler falan eğlenceli geçiyor.
0
selam
(11.01.22)
(9)

bulgur pirinç yağ saklama hk

patos64
merhabalar, kilerinde vs bu ürünleri paketlerini açmadan 2-3 yıl saklayan var mı? bozulur mu? google tabiki bilgi var ama bizzat deneyimlemiş birisi varsa daha iyi olur:)
merhabalar, kilerinde vs bu ürünleri paketlerini açmadan 2-3 yıl saklayan var mı? bozulur mu? google tabiki bilgi var ama bizzat deneyimlemiş birisi varsa daha iyi olur:)
0
patos64
(10.01.22)
son kullanma tarihine kadar bozulmaz paketini açmazsan. açarsan da kavanozda vakumlu poşette saklanabilir.
0
jelly bear
(10.01.22)
yazın bodrum'da migros'tan aldığım pirinç paketinin içinde karınca geziyordu. taa paketlenirken kaçmış olmalı, zira kapalı pakete nereden girecek.

daha cumartesi günü, koca bir kavanoz ince bulgur kurtlanmış, güvelenmiş. yukarıda bahsedilen vakumlu kapağa sahip kavanoz. içindeki bulgur da öyle aldım unuttum denecek gibi değil, yani sürekli yemek yapılan ev. her hafta, bilemedin 2 haftada bir kısır mısır yapılıyor evde.

ama 2 yıldır, pandeminin başından beri uğramadığım ofisimde ağzı açık, paket lastiği ile sarılmış bakliyatlar söyle mis gibi duruyor çekmecede. ne kurt var ne böcek.

buradaki değişken nedir bilmiyorum ama kimi bozuluyor, kimi bozulmuyor. neye göre kime göre siz karar verin.
0
kibritsuyu
(10.01.22)
Kabuklu halde bi diş sarımsak veya tuz koyun diyorlar. ben cam kavonaza koyuyorum bakliyatları ve bu şekilde saklamaya çalışıyorum. tabii 3-4 ay içinde tüketmeyi planlıyorum.

Yeni başladım ben de evde yemek yapmaya, 3-4 sarımsak ve tuz ile saklanır mı bilmiyorum ama 3-4 ay oluyorsa 3-4 yıl da olur.
0
çih
(10.01.22)
kavanozlarin icine kaya tuzu koyarsaniz hic bisey olmaz. tabi 3 yil icin demiyorum ama cook uzun sureler korur.
0
c1b2k3
(10.01.22)
Yıllarca bekleyen yağlarda ben değişiklik farketmedim. Bulgur ve bakliyatta gördüğüm kadarıyla paketleri zaten vakumlu değil. Yani paketi açmışsın açmamışsın fark eder mi emin olamadım. Ama mutfakta bir dolap var. Oraya koyarsam kesinlikle 3-4 içiçe tüketilmesi gerekiyor. Çünkü sıcak. Sık sık Ocak açılıyor vs. Kilerse genelde serin. 1 yılı aşkın bekleyen pirinç be 2 yıla yakın bakliyatlar bozulmadı. Sktleri bunlarda pek umursamıyorum.
0
baal
(10.01.22)
bir kaç ay içinde tüketilemeyecek kadar aldıysam, fazlasını derin dondurucuda saklıyorum. SKT'si geçmeden bitiriyorum.
0
anthemis nobilis
(10.01.22)
Kabuklu sarımsağı deneyip "çok işe yarıyor" diyen bir arkadaşım var. İzmir'de yaşıyor, artık bakliyatı buzdolabında tutmam gerekmiyor diye seviniyordu.

Bu ürünlerin içinde henüz çatlamamış buğdaybiti yumurtaları oluyor. Her türlü oluyor bunlar, olağan miktarlardayken zararlı değil. Saklama koşullarına ve yumurta miktarına göre değişen zamanlarda yumurtalar çatlayınca ürün kurtlanıyor. Un için araştırırken şöyle bir şey bulmuştum, unu alınca paketiyle beraber buzluğa atıp 4 gün orada tutunca o yumurtalar ölüyormuş. Dört günden sonra çıkarıp saklama kabına alıp normal kullanıyorsunuz. Böylece ideal olmayan koşullarda saklansa bile kurtlanma ihtimali çok azalıyormuş. Un için bunu uygulamaya başladım, bence diğer bakliyat için de çok mantıklı olabilir.
0
kobuzchu kiz
(10.01.22)
bakliyatları buzdolabında hiç saklamadım, annemde falan da görmedim öyle bir şey.
buzdolabı nem meselesinden dolayı bence çok mantıklı değil.
ama genelde balkonda, yani serinlikte duran erzak dolabında tutulur bakliyat.
yani buzdolabında değil ama serin ve karanlık yerde saklamak gerek.

açılanları da kalitesi iyi olan vakumlu kaplarda saklamak lazım.
benim kapağı vakumlu cam kavanozlarım var, onlarda da bir sorun yaşamıyorum uzun süre bekleseler de.
0
blatta hiberna
(10.01.22)
Baklagil, un, kuruyemiş ne varsa hepsini buzdolabında muhafaza ediyorum. Yağı iste mutfak dolabında. Açıkcası oda sıcaklığında durmuş hiçbir gıdayı güvenle tüketemem.
0
ruhen hastayim ben
(10.01.22)
(6)

Diş çekimi sonrasında verilen antibiyotiği yarıda bırakmak ?

senbensennedenbenlen
Doktor 10 tablet antibiyotik verd, 5 tanesi içtim. Şu an ağrı, sızı, kanama yok. Yarıda bıraksam sıkıntı olur mu sizce ?
Doktor 10 tablet antibiyotik verd, 5 tanesi içtim. Şu an ağrı, sızı, kanama yok. Yarıda bıraksam sıkıntı olur mu sizce ?
0
senbensennedenbenlen
(10.01.22)
olur, bırakmayın, bitirin.
0
erty_ksk
(10.01.22)
bitirin, kürü tamamlamak önemli.
0
blatta hiberna
(10.01.22)
Zamaninda fizik hocamiz soyle bir grafik cizmisti eksponansiyel kavramini anlatmak icin images.theconversation.com
0
hot potato
(10.01.22)
yapılan en büyük hatalardan.
0
jelly bear
(10.01.22)
Antibiyotik ağrı için değil, iltihap için. Tedaviyi sekteye uğratmamak için bitirmek gerkir.
0
d max
(10.01.22)
5 tanede bitecek olsaydı, doktor 5 tane verirdi
0
co2s2
(10.01.22)
(16)

Nazara inanmak

dissendium
Nazara inanır mısınız? Ben bazen inanıyorum. Örnek olarak kız arkadaşımla Instagram'da fotoğraf paylaşınca sonrasında kavga edebiliyoruz bazen. Bilimsellik konusuna hiç girmeden soruyorum bunu. Bilimsel bir şey olmadığının farkındayım. Zaten mühendisim. Bilimin ne olduğunu biliyorum. Ben sadece inan
Nazara inanır mısınız? Ben bazen inanıyorum. Örnek olarak kız arkadaşımla Instagram'da fotoğraf paylaşınca sonrasında kavga edebiliyoruz bazen. Bilimsellik konusuna hiç girmeden soruyorum bunu. Bilimsel bir şey olmadığının farkındayım. Zaten mühendisim. Bilimin ne olduğunu biliyorum. Ben sadece inanıp inanmadığınızı, başınıza gelen olayları bu şekilde açıklayıp açıklamadığınızı soruyorum.
0
dissendium
(09.01.22)
Bilimsellik konusuna girmeden soramazsin bence bunu :)

Hayır inanmıyorum çünkü BİLİM

encrypted-tbn0.gstatic.com
0
abuzer
(09.01.22)
İnanmıyorum. Çok saçma çünkü.
0
himmet dayi
(09.01.22)
Umut sarıkaya’yı çok seviyorum ama nazara inanıyorum, göz kalmasına da. Birkaç arkadaşım var maşallah dediği üç gün yaşamıyor, hatta bir tanıdığım var birkaç adam öldürmüşlüğü, kaza yaptırmışlığı ve pahalı Çekoslovak yemek takımlarını kırmışlığı var.
0
Hallegadola
(09.01.22)
enerjiye inanıyorum ben/
0
aeroknight
(09.01.22)
Yanlışlanması mümkün olmayan hiçbir şeye inanmıyorum. Nazar, astroloji, din, büyü, enerji, karma vs.
0
signore
(09.01.22)
Hayır. Nazara inanan insanlar kendini çok fazla önemseyen insanlar oluyor bence. Komiğime gidiyor açıkçası. Kimse kimseyi o kadar umursamıyor.
0
pembe mezarlık
(09.01.22)
enerjiye inanıyorum.

ayrıca maşallah dediği üç gün yaşamayan birkaç kişi de tanıyorum. +1
0
blatta hiberna
(09.01.22)
Ben sizi görsem ''aa ne kadar yakışmışlar'' desem, kesin ayrılırdınız hahaha. Ev arkadaşım Erasmus öğrencisi, kız okurken, erkek arkadaşı da remote çalışacaktı. Onları gördüğüm de aynen böyle ''ay ne tatlılar, yakışıyorlar'' dedim, hatta buraya konu açtım.

3 hafta sonra da ev arkadaşımın erkek arkadaşını aldatmasıyla ilgili duyuru açtım:) Nazarım değmiş olabilir.

edit:@Blatta'nın tanıdığı benim galiba
0
barguzhale
(09.01.22)
nazar değil;

bilinçaltından gelen minik göstergelerin insanlar üzerindeki etkisi
self sabotage
algıda seçicilik
gibi konular üzerine düşünmek yerine daha az efor sarfetmek, kolaya kaçmak ve nihai olarak, bu ne bilimsizlik sonucu nazar denen sonuca tüme varmak,

diyorum.
0
gabe h coud
(09.01.22)
Signore +1 milyon
0
Phoebe
(09.01.22)
Enerji madde değil mi? Maddeyle açıklanamaz mı? İnsanların bir olaya gönderdiği enerji türüne göre olay etkilenemez mi? Konuşurken ses dalgası vs diyoruz da neden duygularımızla enerji yaydığımız durumu saçma oluyor? Bana bilimsel geliyor ve çok da mantıklı.
0
damba
(09.01.22)
Signore +1 ben böyle şeylerden bahsedenlerden ışık hızıyla soğuyorum ya.
0
jazzabel
(09.01.22)
Nazara inanmıyorum ama “güzel bir şeyi anlatınca gerçekleşme olasılığının düşmesi” diye gibi şeyler var:)) muhtemelen insanın farklı şeylere dikkat etmesi, değişkenlerin değişmesi vs etkilidir…
0
her giriste sifresini unutan adam
(10.01.22)
Nazara inanıyorum. Bazılarının ilaveten (ve kasıtlı) nazar ettiğine de çok inanıyorum.
0
SiyamkedisiZorro
(10.01.22)
nazar, fal, burçlar, enerji, aura, din vb. hiçbirine inanmıyorum. çünkü hepsi aşırı saçma geliyor.
0
ceylinf
(10.01.22)
inaniyorum ya,
üniversitede bir kiz vardi güzel dedigi herseyim söküldü.
0
Coma
(10.01.22)
(4)

Dostum dediğiniz insan ile fikir ayrılıkları yaşadığınızda ne yaşıyorsunuz

crepuscular ray
Kendimi bildim bileli tanıdığım kardeşim dediğim insanlarla neredeyse her allahın günü yaşadığım durum. Sürekli fikir ayrılıklarına düşüyoruz ok bu bence çok normal, sonrasındaysa uzun uzadıya taniri caizse hayvan gibi konu üzerine tartışmalar yaşıyoruz. En sonunda nefeslerimiz tükeniyor ve bir sonu
Kendimi bildim bileli tanıdığım kardeşim dediğim insanlarla neredeyse her allahın günü yaşadığım durum. Sürekli fikir ayrılıklarına düşüyoruz ok bu bence çok normal, sonrasındaysa uzun uzadıya taniri caizse hayvan gibi konu üzerine tartışmalar yaşıyoruz. En sonunda nefeslerimiz tükeniyor ve bir sonuca bağlanamadan susuyoruz. Yakın zamanda bu şekilde birbirine çok yakın 2 arkadaşa bu soruyu ilettim ve asla fikir ayrılığına düşmediklerini ve asla tartışmadıklarını söylediler. Ne kadar bunun imkansız olduğunu düşünsem de sizlere de bu soruyu iletmek istedim? Şimdiden herkese teşekkürlers
0
crepuscular ray
(09.01.22)
(bkz: agree to disagree) denen bi durum var. sonsuza dek tartışmak çok anlamsız zaten. herkes masaya argümanını koyar ikna olan olur, ötesi gereksiz enerji sarfiyatına girer.
0
roket adam
(09.01.22)
Valla arkadaslarin bence salliyorlar. Bir kisiyle asla fikir ayriligina dusmemek imkansiz bence de. Yeri geliyor kendi icinde bile fikir ayriligina dusuyorsun, hal boyleyken baskasiyla her konuda ayni dusunmek pek gercekci gelmiyor. Haa anca taraflardan biri kendi fikrini hic dillendirmiyorsa ve karsiyi surekli onayliyorsa mumkun gibi gozukur bence.

Senin durumda da anlasmazliga dusmeniz oldukca normal ancak her konu uzerinde uzun uzun tartismaya girmek de sikinti. Bende ise durum su sekilde, ben cogu konuda cikintilik yapmayi sevdigim icin benimle fikir ayriligina dusmek zaten engellenemez bir durum. Bazen konularin uzerine gidip tartisiyoruz, bazen o konuyu sallamayip devam ediyoruz. Konu hakkinda tartismaya devam etsek bile konunun bir yere baglanmayacagini farkettigimiz anda @himmet gibi 'neyse bu boyle gitmez burada birakalim' deyip birakabiliyoruz.
0
j r r tolkien hayrani
(09.01.22)
ne konuda olduğu önemli.
bazen tartışmak münazara gibi keyifli de olabiliyor.
bazı konularda, "doğru söylüyorsun aslında" diyorsun, konuya farklı yaklaşabiliyorsun.
onun dışında zaten sürekli aynı fikirde olmak imkânsız.

bence bazı konularda fikir ayrılığına düşmek kabul edilebilir ama hayata bakış, ortak payda, temel şeyler gibi noktalarda hemfikir olmak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(09.01.22)
hem de ne.

bir dönem can dostum dediğim insan. her türlü dini denedi. musevi oldum dedi, kipa taktı, hristiyan oldu, incil'i hatım etti, en son şeriatçı bir müslüman oldu, yanacaksınız hehe diye sırıttı biz bira içerken. ama dostluğumuz hiç etkilenmedi. o konuları anlatırken dinledim, ben öyle düşünmüyorum dedim ama hiç üstelemedim. peki dedim, konuyu değiştirdim, hiç savunmaya geçmedim çünkü gerçek anlamda dostum dediğin insanın her zaman yanında olursun, nokta.

bunun gibi başka konularda da ayrılık yaşadık ve eğer ikimiz de geri adım atacak konumda değilsek, konuyu değiştirdik.
0
gabe h coud
(09.01.22)
(34)

Boyuna yemek yapıyoruz

kanepeee
Biraz dertleşmek için yazıyorum. Erkeğim, evliyim. Eşimle ikimiz de çalışıyoruz. Dışarıda yemek yemeyi hem ekonomik hem de pandemik sebeplerle minimuma indirdik. Eşim sabahları menemen, peynirli omlet, değişik sandviçler falan yapıyor. Akşamları, illa ki çorba, yanına bir ana yemek (mesela patlıcan
Biraz dertleşmek için yazıyorum.

Erkeğim, evliyim. Eşimle ikimiz de çalışıyoruz. Dışarıda yemek yemeyi hem ekonomik hem de pandemik sebeplerle minimuma indirdik.

Eşim sabahları menemen, peynirli omlet, değişik sandviçler falan yapıyor. Akşamları, illa ki çorba, yanına bir ana yemek (mesela patlıcan musakka), salata/cacık yapıyor. Ana yemek bazen birkaç aşamadan oluşuyor, önce etleri haşlamak, sonra bir yerde beşamel sos hazırlamak, sonra bunları beraberce fırına vermek gibi. Yemekten sonra bir portakal, kuruyemiş falan da koyuyor. Çok yemiyor, azar azar hepsinden. Yemekleri de az yapıyor zaten. Maksimum iki günlük.

Geçen eve kuşbaşılı pide siparişi verdik, kağıdında yemek istemedi, tabağa koyduk. Turşu çıkarmamı ve çatal bıçak getirmemi de rica etti.

Yemek işlerinde benden yardım istiyor. Yüzde 25 ben yardım ediyorum, şu gibi konularda:
- Ekmekleri tost makinesinde ısıtmak
- Çorbayı karıştırmak
- Patlıcan soymak
- Salata malzemeleri doğramak
- Limon sıkmak
- Ceviz kırmak
- Elma + portakal soyup doğramak
- Tezgahı silip bulaşıkları makineye dizmek

Gördüğünüz gibi pek bir şey de yapmıyorum. Ama bunların bazılarını da gereksiz görüyorum.

Ben tek başıma kahvaltı ederken hiç tabak çıkarmadan zeytin peynir tabağından 3 zeytin bir dilim peynir yiyorum, iki dilim de ekmek. Zeytin çekirdeğini direkt çöpe atıyorum. Daha da acıkırsam corn-flakes falan yerim. Kuruyemiş istediğimde kuruyemiş kavanozuna elimi daldırıp bir avuç alıyorum. Öğrenciyken nohut yemeği + pilav yapıp 4 gün yerdim. Elmayı da ısırarak yerdim.

Yine bir akşam yemeği sonrasında yoruldum da size yazayım dedim.

Sizde durumlar nasıl? Bizimkinde bir anormallik var mı?
0
kanepeee
(09.01.22)
Kadıncağız eve medeniyet getirmiş. Sabah öğle akşam birbirinden güzel yemekler yapıyor ama yaranamıyor erkeğine.

Bunları yapmasa ne diyecektiniz? Kadın size bir şey yaptırmıyormuş bile doğru dürüst. Bu bazı erkekleri anlamak mümkün değil. Eşinize, o siz mutlu olun evde sıcak yemek pişsin diye uğraştığı emeğe, arifliğine acıdım. Allah onun yardımcısı olsun.
0
Hallegadola
(09.01.22)
+1 halle
Bazen uzuluyorum sirf evlenmek insan bunu kendine yapar mi.
Nutellayida catak bicak kirletmemek icin parmaklayin bence.
0
eja
(09.01.22)
Haneke nin 7. kıta filmini anımsattı. Evlilik böyle bir şey değil mi zaten.
0
olaylar olaylar
(09.01.22)
tek başına olunca ben de minimum eforla kahvaltı yaparım. bulaşık çıkarmam. runner kullanmam. hafta sonu sevgiliyle kahvaltı yapacağımızda özeniyoruz ve çok zevkli buluyorum. şık bir masa kurmak, birbirini tamamlamak, güzel bir his. ben kenarda durmam, hatta çoğu mutfak işini ben daha iyi yaparım. bu iş sürekli olsaydı, iş günü mesela, benim de bir yerde canımı sıkardı. o yüzden, hak veriyorum.
0
gabe h coud
(09.01.22)
@hallegadola +1

Bazı kadınlar dünyaya çile çekmeye geliyor galiba.
İkiniz de çalışıyormuşsunuz, bence iş paylaşımınız adil değil. Daha çok iş yapmaya çalışın.
0
kaptan maydanoz
(09.01.22)
Senin kafanı anlıyorum ama Halle+1
Zor olsa da bırak yorul fazladan.
0
kisa
(09.01.22)
@hallegadola +1

Tek yaşıyorum ve kendime olan saygımdan insan içinde nasıl yiyorsam öyle yiyorum. Bir de ortadan alıp yemek, çekirdeği direkt çöpe doğru fırlatmak/atmak çok iştah kaçırıcı şeyler.
0
ruhen hastayim ben
(09.01.22)
yüzde 25 yardım ediyorum dediğin de yüzde 5 bile değil fakat senin alışkanlıkların olmaması sebebiyle sana iş gibi geliyor, halbuki saydıkların ne ki, hiçbiri de yorucu değil, seninki alışkanlıktan gelen genişlik ehli keyiflik :)
0
freebird5406_2
(09.01.22)
hallegadola +1

ama diğer yandan, siz de bu işe bir şekilde iştirak ettiğiniz için yorulmakta haklısınız.
yaptığınız iş az ama mutfağa girilince iş yapmasanız da işin tamamı bitmeden mutfaktan çıkamıyorsunuz.

bence burada yapılması gereken şey, hafta sonundan ya da vakit bulunan bir akşam fazladan 1-2 saat ayırıp iki günlük değil de, 3-4 günlük yemek yapmak.

artık tupperware ya da kilitli kaplar sayesinde yemekler uzun süre dayanıyor.
yani fazladan 3-4 çeşit daha yapılır, dolapta durur, yeneceği zaman ısıtma faslı olur sadece.
cacığı ve çorbayı bile tupperware'in sıvı yiyecek saklama kaplarına koyuyorum.
böylece 3-4 gün, hatta bazen daha bile uzun (buzdolabınız iyiyse) hazırlamama gerek olmuyor.
refika'nın çalışanlar için kavanozda pratik yemek hazırlama videoları var mesela, onlara bakın.

günü gününe yemek yapmak yorucu, daha pratik olmak lazım.
o zaman siz de daha az yorulursunuz, o da daha az yorulur, orta yolda buluşmuş olursunuz.

bu arada bulaşığı makineye dizmek ortalama 5 dakikalık falan bir iş, yani artık kadının pideyi tabakta yemesine de laf etmeyin.
0
blatta hiberna
(09.01.22)
Diğer yazarlara kısmen katılmıyorum, geçmişte herkesle yaşadığım genelde yabancı dizilerdeki gibi tv karşısında yedik; ya da yemek yapsak bile tv karşısında kucakta değil sehpa üzerinde yedik vs. vs.

Tabii ara sıra ekstra bir yemek yapıldığında masada yemenin tüm kurallarına uyarak çok çatallı çok bıçaklı yemek yediğimiz de oldu ama nadir dediğim gibi. Daha pragmatik bakıyorum ben, zaten zamanımız limitli bir de aslında yapmamız çok gerekmeyen şeylere bu kadar zaman harcamalı mıyız?



Yine de eşiniz hep böyleymiş kişisel tercihine ben saygı duyuyorum. Sizin de kendisiyle konuşup ya kabullenmeniz ya orta noktada buluşmanız gerekiyor.


edit: hiç evlenmedim, şu an hatta single'ım ama bence dinamiklerin değişmemesi gerekiyor.
0
aguen
(09.01.22)
Bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum, ben bunların hiçbirini beklemiyorum ve istemiyorum. Bana biraz işgüzarlık gibi geliyor onca tabak kirletmek (özellikle pide mevzusunda). Zaten eşim tamamen kendi isteğiyle yapıyor, ben evde yokken de en güzel sofrayı kendisine kuruyor.

Bu arada bulaşıkları makineye dizmeden önce lavaboda hepsini sudan geçiriyoruz, üzerine cif sıkıyoruz. Öyle olmazsa olmuyormuş.

Ayrıca elmayı ısırarak yiyince daha lezzetli oluyor bence.
0
🌸kanepeee
(09.01.22)
@hallegadola +1

3-4 yıldır yalnız yaşıyorum. Eşinizin kıymetini bilin derim. Ne güzel uğraşıyormuş. Siz de az ucundan tutuverin.
0
reactionic
(09.01.22)
yani ben de karsi tarafa bi uzuldum ne olursa olsun emegi gormezden gelen bi haliniz var AMA; gercekten yemege bu jadar duskun olmamak guzel olur muydu? evet. ben cok duskun biriyim, sofraciyim. her gun baska tabak seciyorum siparis de gelse ayrica tabakliyorum vs. eski erkek arkadasim yemek yemese de yasayan biriydi. asla damak tadi da yoktu aksam yemeginde bira icer doyardi. bu muthis kolaylikti benim icin. ben istiyorsam evet ondan daha fazla emek harcardim ama onun yemegi onemsememe huyu bana da gecmisti. bence bazen yememeyi siz deneyebilirsiniz yani sofra kurmayalim de ilgisizligini belirt. o kadar da acikamazsin ya bazen yogunluktan ogun atlanabilir. kahvaltida cay peynir zeytin yerine bi tatli tikistirir kahveyle de idare edebilir insan. gabe 'in dedigi gibi bi haftasonu olur kahvalti hazirlanir ama her gun her gun yapilmasi... ben arkadaslarimin evinde goruyodum aksam yemekleri tatlilar hamur isleri vs sabahtan aksama kadar mutfakta oturulur. bizde de oyle seyler yok muthis enerji ve zaman kaybi. diyet miyet de ne bileyim sandvic hazirlayin burda is size duser bence. asilayabilirsiniz her gun yapmak zorunda olmadiginizi
0
ala09
(09.01.22)
birader sen kaşınıyorsun :)

yenge daha napsın sana. sen mağara adamı gibi yaşamaya devam etmek istiyorsun demek ki
0
dafuq
(09.01.22)
Dünyanın en güzel derdi bu olabilir. Çok ciddiyim.
0
mezarkabul
(09.01.22)
Eşiniz de çalışıyorsa neden yükün %75’ini ona yüklediğinizi anlayamadım. Asıl sorulması gereken soru bu. Anlattıkların arasında gereksiz gelen tek şey bulaşık makinasına koymadan önce ciflemek, bu biraz abartı. Ama dışarıdan gelen yemeğe bile özeniyor eşiniz insan gibi tabakla yiyin istemiş, ne mutlu size yani. bence mutlu olmanız lazım. özene özene yaşayan bir insanla berabersiniz yani, yoksa size 5 gün nohut pilav dayasa belli ki şikayet edecek bir yapınız yok, ona rağmen uğraşıp emek veriyor yani.
0
roket adam
(09.01.22)
Ben eşimin emeklerine kesinlikle saygı gösteriyorum ve yemeklere çok yardım ediyorum. Ama benim için bir noktadan sonra yemekle bunca uğraşmak çok farketmiyor.

Ben kasaptan köfte alalım diyorum, o kıyma alalım evde yapayım diyor. Kasabın köftesinin oranları güzel değilmiş, maydanozu soğanı ekmeği o daha iyi ayarlıyormuş. Bence ikisinin tadı aynı bu arada. E ama köftenin soğanını ben doğruyorum.

Terbiyeli çorba ile terbiyesizini ayırt edemiyorum ama ona da ayrı bir tava kirleniyor. "bunu direkt tencereye döksek" diyorum, "asla olmaz tadı çok kötü olur" diyor.
0
🌸kanepeee
(09.01.22)
eşinize günlük olarak “ellerine sağlık, ellerin dert görmesin, yprulmuşsundur az sırtını ovaliyim mi?” gibi şeyler deyin. bu arada derdiniz şu: o bu kadar özenli davranırken siz kendinizi sorumlu ve yetersiz hissediyorsunuz. bunu eşinizle konuşun. yemek konusunda olmasa da siz de farklı konularda onun işime yarıyorsunuzdur. yaramanızı isteyip de siz üşengeçlik ettiğinizde de kavga ediyorsunuzdur zaten.
ha kendisine şunu da sorun: Bu kadar uğraşmaktan kendisi memnun mu? Memnunsa sorun yok ama sorf size yaranmak için ya da aileden böyle gçrüp böyle devam ettirmezse yetersiz bi eş olacağını düşündüğü için yapıyorsa “boş ver bebeğim yapmaman sorun değil, ben seni yemek yapıyosun diye sevmiyorum sen her halinle yeterlisin” deyin. o da rahat eder siz de edersiniz.
0
inanna
(09.01.22)
hocam kadın yemek konusunda zevk ve damak tadı sahibi sende bunlar yok hepsi aynı ve gereksiz geliyor, herkes anlayacak damak tadı olacak diye bir şey yok ama anlamadığın noktalar var işte :D
0
freebird5406_2
(09.01.22)
@hallegadola +1

Eşinize üzüldüm gerçekten. Ne hayatlar var...
0
himmet dayi
(09.01.22)
elmayı siz ısırarak yemeyi seviyorsanız siz ısırarak yiyin, kendisi keserek yesin.

eğer buna müdahale ediyorsa o zaman sorun büyük ve başka demektir.


edit:
bu arada bulaşık makinesine koyulan bulaşığı sudan geçirmek bile su israfı.
kaliteli deterjan kullanırsanız zaten buna gerek yok.
hadi bazen gerekli diyelim ama cif sıkmak falan çok lüzumsuz.
böyle bir şey yaptırıyorsa tabak saymakta haklısınız.
0
blatta hiberna
(09.01.22)
Benim bir sandviç yaparken bile aynı bıçağı hem peynire hem tereyağına vs sokmadığımı ve en az 3-4 bıçak kirlettiğimi görseniz "manyak galiba" diye uzaklaşırsınız kesin.

Bulaşıkları su ve cifle temizlemek dışında (gereksiz su israfı) eşinize -ve @hallegadola'ya- katılıyorum ben de.
0
kobuzchu kiz
(09.01.22)
Ben de eşiniz gibiydim. Sonra baktım karşı taraf sürekli yapmasan da olur, dışarıdan yiyelim, bulaşık çıkıyor, vb. modunda. Zamanla benim de düzgün yemek yapma hevesim kırıldı. Zaten işten koştur koştur eşimden önce gelmeye çalışıp yemek yapıyordum. Şu anda bıraktım. Kendisi 1 senede 1 beden kilo aldı, artık göbeği var. Evde yemek pişmiyor. Ben akşam yemeği yemiyorum, kendisi pide/dürüm türevleri tüketiyor.
0
marla is in my head
(09.01.22)
Valla usengecin halinden sanirim usengec biri anlar. O yuzden senin durumunu tamamiyla anliyorum. Esinin yaptigi teoride guzel bisey gibi gozukebilir ancak direkt olarak olayi domine edip senin isteklerini gormezden geliyor. Bu haliyle bence de sikinti var.

Kendi istiyor diye surekli olarak seni de kendi istedigine zorlamasi guzel bisey degil. Sen nasil ki onun isteklerine gore hareket edip yardimci oluyorsan arada o da senin isteklerini dikkate alip ona gore hareket edebilmeli. Diger durumda yapilan sey guzel gibi gozukse bile direkt olarak seni etkisiz eleman kildigi icin bu duruma bir tepki gosterebilirsin. Mesela disaridan pide siparis ettiyseniz ve o kagidinda yemek istemiyorsa kendi payini gidip tabaga koyabilirdi ancak tamamini tabaga koymayabilirdi.

Neyse, ikili iliski bazinda dusunursek evet bir sikinti var ortada. Senin isteklerin direkt gozardi edildigi icin huzursuz olman normal bence. Bunu esinle konusup cozmelisin.
0
j r r tolkien hayrani
(09.01.22)
Bence sorun var. Siz sonuçta bunları talep ediyor değilsiniz. O sebeple az bile yardım ediyorsun, her şeyi kadına yüklemişsin gibi eleştirilere hiç katılmadım. Kimse akşam işten gelip saatlerini mutfakta harcamak zorunda değil. Eşiniz de değil ama o öyle tercih ediyor demek ki. Herkes istediği tarzda Yesin demek de olmaz.

Şöyle olabilir, sağlıklı lezzetli ev yemekleri yemek güzel oluyor ama bunu her gün yapmak beni yoruyor, sen de yorulma belirli günlerde böyle yapalım, diğer günler daha pratik yollar bulalım diyebilirsiniz. Hayır böyle olacak diye diretirse de kendisi bilir. Biraz kendi tercihlerinizi de ortaya koyun. O tabakta değil bu tabakta yemek istiyorum, ekstra servise ihtiyacım yok sen kendine al istersen gibi. Sen böyle uğraştıkça ben kötü hissediyorum ama senin kadar uğraşmak zorunda da hissetmiyorum açıkçası diyebilirsiniz. O halinden mutluysa sorun yok.
0
aquarium
(09.01.22)
Usengecin halinden usengec anlar +1

Gotu basi 1 elma yiycez diye 4 tabak, 2 catal kirletip sonra iki saat bunlari yikamanin luzumu yok.

Ha hanim da bir salarsa pir salar ama soyliyim.

Bi ara temizlik konusunda boyle bi tartisma yasamistik. Evden 1 hafta elini etegini cekti, evi gormen lazim :)

Velhasili bazi seylerin degerini kaybedince anliyorsun. Orta yolu bulmak lazim.
0
brkylmz
(10.01.22)
Esiniz belli ki gorgulu bir kadin. Bu tur seyler aileden gelir, aileden ne gorursen sen de onu uygularsin.
0
oscar
(10.01.22)
Yazik kiza. Erkegin kalbine giden yol midesi, el oglu pilavina bakar vs geyikleriyle zehirlemisler kizi. Yorgun argin isten gelip her aksam yemekle ugrasilacak kadar uzun degil hayat. Rahat ol, kasma bu kadar de. Aksamlari hafif yemek lazim, kilo yapar falan diye gir hic olmadi.
0
speedy
(10.01.22)
Ortada bir sikinti yok bence. Gereksiz ariza cikarmayin. Millet nelerle ugrasiyor, "esim yemek yapiyor arada ben de yardim ediyorum" diye bir sorun olamaz.
0
hot potato
(10.01.22)
Yahu cehennem gibi hayat, gelen cevaplara bak :)

Ortada dayatilan bir hayat var, ama medeniyet gelmis, kadin ugrasmislar havada ucuyor. Kadin kendisi icin ugrassin adami bi salsin o zaman guzel kardesim. Birakin adam elmayi isirarak yesin medeniyetin bunla ne ilgisi var? Pideyi kutusunda yesin, bunun icin tabak catal bicak kirletmenin ozen gostermekle ne alakasi var? O kadar tantana arasinda iki gunde degil de, bazen 3 gunde yemek pissin. Bazi sabahlar aceleyle edilsin kahvalti ne var yani?

Hayat musterekse herkesin istedigi biraz olacak guzel kardesim, yok ne guzel hanimin var biz cok yalniziz, yemek yapanimiz yok falan bunlar gereksiz dert yanmalar. Acikca esiniz fazla takintili, ben de oyleyim yer yer ama bunu sevgilime esime dostuma dayatmam, dayatamam.

Bulasiklari akitmadan makinaya koymam, ama sabun surmedi diye kimseye de hayati zindan etmem. Asgari kosullarda uzlasilabilir.

Medeniyet asil asgari kosullarda uzlasabilmektir. Tabak catal kullanip her seye ozen gostermek degil.
0
bosver nicki
(10.01.22)
Yani eger evde yemek olmadiginda falan sikayet ediyor olsaydiniz veya kilo aliyorum muhakkak duzgun yemek yemeliyim o zaman bariz haksiz olurdunuz. Simdi az haksizsiniz bence. Esiniz bunlari dayatiyorsa, istedigi gibi yapmadiginizda surat asiyor, hatir gonul koyuyorsa o da haksiz.

Kuruyemis kavanozuna elinizi daldirmak falan biraz gorgusuz seyler sanki gerci. Ayrica limon sikmayi bir is olarak saymaniz da yetiskin bir insan icin cok cok komik, tam memnun etmenin mumkun olmadigi erkekler gibi konusmussunuz.

Insanlar bazen bir iyilik dayattiklarinda sirf iyi bir sey oldugu icin bunun kabul edilmesi gerektigini dusunuyorlar. Bazi kisiler icin bu 'yardimci olan, detay dusunen kisi olmak' cok onemli, karakterleri oyle sekillenmis. Misal, yakin zamanda kardesim cocugunun dogumgununu annemin evinde yapacakti. Ozellikle dekorasyona ve yemeklere karismamasini, kendisinin aklinda bir plan oldugunu soyledi. Annem yine de gitti susleri asti, yemekleri yapti vs. Sorsaniz iyilik, onlara kolaylik olsun diye yapilmis bir sey. Ama aslinda gereksiz bir dayatma ve karsinizdaki kisinin tecrubesini etkileyen bir karar.

Sizin probleminiz de konusarak rahatlikla cozulebilecek bir sey bence ama aklinizda olsun, bu konuda bir degisiklik etmek istemek bir daha sonsuza dek yemek, saglikli beslenme, kilo verme vs gibi seylerden sikayet etme hakkinizdan feragat etmek demek. Hem o hem o olmaz zira.

Aklima gelen cozumler:
- Meal prep denen hadise: sebze dograyacaksaniz, limon sikacaksaniz, salata yapacaksaniz falan bunlari bir pazar gunu iki saatte yapip hafta boyunca rahat edebilirsiniz. Ben de salatayi mesela cok fazla yapip hava almayan kavanoz veya buzdolabi posetinde sakliyorum dolapta. Sosunu vs sonradan koyuyorum yiyecegim zaman.

- Haftanin gunlerine yemek atamak: Misal pazartesileri makarna gunudur, sali carsamba saglikli ev yemegi gunudur, persembe kahvalti gunudur, cuma disaridan soylenir gibi seyler. Boylece bir kismini onceden hazirlayip bir kismini o an yapip is yukunuzu duzenleyebilirsiniz.

- Slow cooker edinebilirsiniz: turkcede buna ne deniyor bilmiyorum. Bende bu arkadaslardan var, sabah evden cikarken et sebze vs icine atiyorum, yaklasik 7-8 saatte kendi kendine pisiriyor ben isteyken. Boylece et haslamak, et suyu yapmak, sebze yemekleri veya corbalar gibi seyler isten sonraki kisa ve yorgun zamanlarda hizla yapilmasi gereken seyler olmaktan cikar, eve geldiginizde yemeklerinizin buyuk kismi hazir olur.

- "Ben bunu boyle yemek istemiyorum canim, sagol, yorulma bosuna. Isirarak yiycem elmayi. Optum.' deyin yani. Buna da bozuluyorsa problem.
0
sopiro
(10.01.22)
Yemeklerin uzun sürede olması sizin çok acıkmanıza sebep olduğu için fazlaca acikip canınız sıkılıyor olabilir mi?

Bir de eşiniz öğretmen mi?

Eşinize birkaç hobi bulursanız bu günlerinizi özleyebilirsiniz bile.
0
buffy de vampir sayılır
(10.01.22)
Sevgilim de sizin eşiniz gibi çok düzenlidir bu konularda. Aynı sizin gibi düşünüyorum. Fakat tek farkla bunları şikayet etmeyerek severek yapıyorum. Hatta çoğu zaman öğle yemeğini kendim hazırlayıp iş yerine bıraktığım oluyor öğlen birlikte yiyoruz vs. Bulaşık konusunda sonuna kadar haklısın. Ayrıca ev işlerinde yemekten sonra vs 1-2 güzel söz söyleyip gönlünü alabilirsin. Belli ki bu konuda yavaş yavaş eşinize söyleneceksiniz hiç söylenmeyin.

Bazen iş yapmaktan kaçmak istediğim zaman markete diye kaçıyorum ya da tuvalete diye koşup oyalanıyorum:))
0
Boris
(10.01.22)
mutfakta zaman geçirmeyi sevmiyorsun sanırım ama ortak zevkler önemli tabi zorla da olmaz
zaten sıkılırsın

o mutfakla ilgilenirken sen temizlik çamaşır vs. uğraşabilirsin daha çok hoşuna gidiyorsa
zaman daha verimli kullanılmış olur

ikiniz de çalıştığınız için
anormallik* sende, eşin beraber vakit geçirmek istiyor hoşuna giden bir iş yaparken

edit*: tarafsız yazamadım çünkü yemek benim de kırmızı çizgim

bulaşıkları ciflemek filan bilimsel değil, her açıdan zararlı
cif değildir ya onla lavabo, wc filan ovuluyor
0
bir soru sorcam
(10.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(5)

Sevgiliyle pandemide yaşam tarzı farklılıklarına sahip olmak

norules
Ben pandemide restoran, cafe gibi toplu bulunulan yerlere gitmeyi tercih etmiyorum şahsen. Yani şöyle; bu anlamda bir ara dönemim olmuştu, gitmeye başlamıştım ama kendimi gerçekten hiç rahat hissetmediğimi fark ettim ve rahatsız hissettiğim bir ortamda bulunmanın da manası olmadığı fikrine vardım, g
Ben pandemide restoran, cafe gibi toplu bulunulan yerlere gitmeyi tercih etmiyorum şahsen. Yani şöyle; bu anlamda bir ara dönemim olmuştu, gitmeye başlamıştım ama kendimi gerçekten hiç rahat hissetmediğimi fark ettim ve rahatsız hissettiğim bir ortamda bulunmanın da manası olmadığı fikrine vardım, gitmiyorum. Omicron falan bu derece patladıktan sonra gideceğim varsa da gitmem zaten.

Şu an kız arkadaşım olan kişi benim gibi değil, o daha rahat bir insan. Gezip tozmak, mekanlarda yiyip içmek istiyor. İlk aylarda durumuma anlayış gösterdi ama artık "Nereye kadar bu böyle gidecek" noktasında, memnuniyetsizliğini dile getirmekten geri durmuyor.

Benim önceliğim; sağlığım. Onun önceliği hayatın keyfini daha yüksek viteste çıkarabilmek olabilir elbette. Şayet günün sonunda bir çıkar yol bulamazsak, ikimiz de birbirinin pandemiyi yaşayış tarzlarına saygı duyup gereken finali yaparız. Ama akıl akıldan üstündür diyerek buraya yazmak istedim; aklınıza gelen bir çıkar yol var mı? İki tarafı da iyi hissettirebilecek bir formül?
0
norules
(08.01.22)
Ruhen+1

Açık havalı yerleri deneyebilirsiniz. Her yerde ısıtıcı var artık..dipdibe olmamak baya riski azaltan bir şey.
0
kisa
(08.01.22)
Biz açık hava restoranlarında yiyip içiyoruz artık. Geçenlerde bir ingiliz üniversitesinin yaptığı araştırmaya denk gelmiştim; en az riskli yerler olarak açık hava restoranlari gösterilmişti (AVM, sinema, konser, kapalı alan restoranlari gibi yerler vardı). Aşırı kalabalık olmayan, açık havadaki yerlerde risk o kadar yüksek değil muhtemelen. Bulursam eklerim buraya.

He avmlere gidin, tıklım tıkis yerlerde oturun demiyorum tabii ama kız arkadaşınızla ortak bir noktada bulusabilirsiniz zira evli olmayan ya da aynı evde yaşamayan bir cift için hele bir de aile evlerinde yasiyorlarsa bulusabilecekleri yerler sınırlı zaten.


Virüsü hafife alin demiyorum, bulaşmaz demiyorum asla yanlış anlaşılmasın. Sadece konuşarak ortak nokta bulabilirsiniz.
0
fraise
(08.01.22)
"Pandemiyi yaşayış tarzı" bir kırmızı çizgi haline getirilecek bir şey mi sizce? Şu açık ki cafe ve restoranlara gitmediği halde hasta olan çok kişi var. Birçok kişi hayatta kalmak için çalışmak ve bunun için de toplu taşıma kullanmak zorunda. Bu kişi siz de olabilirdiniz, hala olabilirsiniz. Eğer çalışma şekliniz bunu gerektirirse bunu yapacaksınızdır da. Çünkü para kazanmalısınız. Kız arkadaşınız toplu taşıma kullanmak zorunda kalacağı bir işte çalışıyor olabilirdi, bu durumda onunla görüşmeyecek miydiniz iki yıl? Görüşüyorsanız risk anlamında bunun restoranda oturmaktan çok da bir farkı yok açıkçası.

Böyle bir konunun kişisel alanınıza saldırı olarak gördüğünüz bir hale dönüşmesine göz yumarsanız işiniz zor bence.

İki tarafın mutlu olacağı bir senaryo mümkün görünmüyor çünkü anlattığınız göre siz tamamen kırmızı çizgi çekmişsiniz burada. Kız arkadaşınız sizinle bu zamana kadar ortaklaşmış görünüyor, şimdi bundan sonra cevap sizde; ortaklaşmak için siz ne yapabilirsiniz? Gitmeye başladınız ve sonra bundan vazgeçip artık bunu yapmamaya karar verdiniz, peki sonra? Yani iki yıl geçmiş, belki bir bu kadar daha zaman geçecek bu belirsiz bırakmak için çok uzun bir süre ve bu kişi sizinle birlikte durmuş.

Tabi ki sağlığınız önemli, ancak şunun farkında olmanız da bence önemli; kovid hayatımızda kalıcı. Bir aşamada evde kalmaktan vazgeçeceksiniz, bence bunu değer verdiğiniz bir ilişkinizi kaybettikten sonra yapmayın.

Kız arkadaşınız haklı görünüyor.

Benim erkek arkadaşım sizin gibiydi, ben de sizin kız arkadaşınız gibiydim. yazımdaki dilden anlamışsınızdır zaten. neticede o covid geçirdi, bense hasta bile olmadım iki yıldır. hastalık aile arasında çok daha rahat bulaşıyor. ailenizde dikkatsiz tek bir kişi olması yeter. dışarda sosyal mesafeye ve sosyal mesafenin korunamadığı yerde maske kullanımına dikkat ederseniz sorun olmuyor. elimizden tek gelen bu.
0
akhenaten
(08.01.22)
ben işim gereği zaten genelde evde bulunduğum için bundan faydalanıp çaktırmadan karantina uyguluyorum bu tip pik dönemlerinde.

görüş farklılıkları olabilir tabii ki, yani "ne olacaksa olsun" falan da diyebilir insan ama mesela şu andaki gibi istanbul'da her şey kıpkırmızıyken hâlâ "nereye kadar?" falan demek de biraz cehalet bence.
sizin yerinizde olsam, benim için asıl mesele bu olurdu.

yani bu süreçte salgının seyrine göre sosyalliği arttırıp azaltacağız mecburen.
herkesin dediği gibi açık hava ve buna uygun restoranlar diyorum ama sabah orada, akşam burada bulunup sonra sizinle açık havada otururken gelip sarılıp öpecekse, o da anlamsız.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Biraz daha detay gerekiyor bence tam anlamak icin. Yani dısarı cıkmak istememeniz sevgilinizle gorusmeyi de reddettiğniz anlamına mı geliyor? Bu bir problem. Ya da gorusuyorsunuz ama evde oturuyorsunuz ve yemegı yapmak, kahveyi hazırlamak falan onun ustune mi kalıyor? Bu da bir problem. Evde takılıyorsunuz ama her gorusmeniz birbirinin aynısı bir “yemek/netflix” tarzı döngü mü? Bu da buyuk bir problem.

Siz de haklısınız ama yaklaşım ve yaratıcılık önemli burda. Kız arkadaşınız suslenip hazırlanıp dışarı çıkmayı özlüyor olabilir. Çözüm - açık havalı teraslı bahçeli restoranlar mesela.
Sürekli yemek ve is yapmaktan bunalmış olabilir. Çözüm - sizin bunları devralmanız veya başka şekillerde çözmeniz olabilir.
Sürekli evde oturmaktan bıkmış olabilir. Çözüm park, bahçe, orman, kahvenizi alıp deniz kenarında yürüyüş gibi şeylerin her buluşmaya yedirilmesi olabilir.
Yani tamamen uzlaşma isteğinize kalmış bir şey.
0
sopiro
(09.01.22)
(7)

Kablosuz internet bağlantısındaki anlık kopuşlar

plutongezegendegilmi
İnternet kopuyor, sonra 1-2 saniye içerisinde tekrar bağlanıyor. Bilgisayardaki simgeden de görebiliyorum olayı.Macbook kullanıyorum ve superonline'ın verdiği standart modem var.Modemde elektrikle ilgili falan bi sorun olsa internete tekrar bağlanması biraz daha uzun sürerdi diye düşünüyorum. Eskide
İnternet kopuyor, sonra 1-2 saniye içerisinde tekrar bağlanıyor. Bilgisayardaki simgeden de görebiliyorum olayı.

Macbook kullanıyorum ve superonline'ın verdiği standart modem var.

Modemde elektrikle ilgili falan bi sorun olsa internete tekrar bağlanması biraz daha uzun sürerdi diye düşünüyorum. Eskiden ADSL kullanırken öyle oluyordu en azından, şimdiki fiber, bişey farkediyor mu bilmiyorum.

Bi de bu sadece evde oluyor, o yüzden sorunun bilgisayarda değil de modemde olduğunu düşünüyorum.

Nasıl çözeriz?
0
plutongezegendegilmi
(06.01.22)
aynı şey bana da olmuştu, modem değişince düzeldi.
yine de superonline'ı bir ara, bazen uzaktan bir şeyler yapıyorlar, o da toparlıyor.
0
blatta hiberna
(06.01.22)
wifi bağlantın mı kopuyor yoksa internetin mi tamamiyle gidiyor? wifi bağlantın kopup tekrar geliyorsa ağ üzerinde çok fazla cihaz bağlıysa router ısınıp kaldıramıyor olabilir. eğer internetin tamamiyle gidip geliyorsa (1-2 saniye sürmez, en az 1-2 dk sürebilir) o zaman internet hizmeti aldığın yeri arayıp arıza olduğunu dile getirip, uzaktan ayar çekecekler. belki düzelir.
0
false pretension
(06.01.22)
@false pretension, wifi bağlantısı kopuyor.
0
🌸plutongezegendegilmi
(06.01.22)
bence de once so'yu ara once. elinde wifi modem varsa aslinda so modemine kabloyla baglayip wifi verebilirsen denemek icin guzel olur. hatta kabloyla baglayip bir test yapabilirsen cok daha guzel olur hocam. bu isp'lerin verdigi modemlerin hepsinde wifi sorunlu oluyor nedense.
0
nibba
(07.01.22)
Modem bozuktur ya da isininca da sapitiyor. Baska modemle dene duzeldigini goreceksin.

Yeminle su ulkede duzgun modeme denk gelmis degilim.
600 liralik alet aliyorsun 2 ay gidiyor.
0
divit
(07.01.22)
kanalı değiştir modem arayüzünden, bu tarz kopmalar isp kaynaklı değilse -ki fiberde olma olasılığı daha düşük- kanal ayarı ile düzeliyor.
0
Bruce
(07.01.22)
Macbook'un bluetooth bağlantısını kapatıp bir süre kullanmayı dener misin? Bende 12 inç macbook var, 2.4 ghz wlan'larda bluetooth ile interference yaşamak gibi yaygın bir problemi var, 2.4 ile bluetooth'u beraber kullanamıyorum kesinlikle. O tarz bir şey olabilir.
0
roket adam
(07.01.22)
(13)

"şükür" böyle birşey mi?

füt
insanların, kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması, "şükretmesi" midir?elbetteki değildir. buna eminim.insanların kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması'na ne denir?edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. ya
insanların, kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması, "şükretmesi" midir?elbetteki değildir. buna eminim.

insanların kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması'na ne denir?

edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. yani bir kıyas söz konusu değildir. varlığa da şükreder, yeri gelir yokluğa da şükreder..
0
füt
(06.01.22)
Konu daha geniş izah gerektiriyor ama kısaca söylemek gerekirse
eskiler:
bir şeyin şükrü kendi cinsindendir.
Örneğin insanın maddi durumu iyi olduğunda sadece çok şükür demesi değil ayrıca o maddi imkanla durumu zayıf olanları gözetmesi ve yardım etmesidir.. der
0
Erva
(06.01.22)
sahip olduklarımızın kıymetini onları kaybedince anladığımız gibi, sahip olmayanları gördüğümüzde de anlıyoruz. şükretmeyi kıymet bilmek gibi düşünebilirsiniz.
0
harmanyeri
(06.01.22)
birisinin şükür etmek için daha kötü durumdaki birini "görmesi" gerekmez diye düşünüyorum. az biraz canlandırmayla veya geçmiş deneyimlere dayanarak da şükredilebilir.

aradığınız şey bir kelime veya tanım sanırım. şükretmek az çok karşılıyor bunu sanki. zira şükretmek minnet duymak gibi bir şey. çok kötü durumdaki biri görülüp de, "yatıp kalkıp haline şükret" dendiğinde aslında "bu halde olmamanın sebebi sensin, her ne yaptıysan buna minnet duy, kendine teşekkür et" anlamına geliyor. bence. yani bu bir mutluluk değil sizin dediğiniz gibi, ama bir "rahatlama", "iyi ki" deme durumu. mutlu olana göd derdim ben olsam.
0
posthuman
(06.01.22)
bahsettigin sey icin turkce'de direk bir kelime yok sanirim. almanca'da meshur "Schadenfreude" sozcugu dedigin seyi karsiliyor.

en.wikipedia.org
0
robokot
(06.01.22)
katarsis denir.
aristoteles-poetika falan bakabilirsiniz.
0
rewlack
(06.01.22)
edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. yani bir kıyas söz konusu değildir. varlığa da şükreder, yeri gelir yokluğa da şükreder..
0
🌸füt
(06.01.22)
esasında şükür Allah'a yapılır, düşünmek; tefekkür etmek amaçlı
haline kalpten razı olmak, hoşnut olmak hayatın için

alıntı: Erva
"örneğin insanın maddi durumu iyi olduğunda sadece çok şükür demesi değil ayrıca o maddi imkanla durumu zayıf olanları gözetmesi ve yardım etmesidir.. der"

daha fazlası için emek vermek, insanlara yardım etmek bağlantılı emirler

kötü durumda bir insan görünce kendim için mutlu olmam
o kişi ahirette burdaki dezavantajların dikkate alındığı bir adalete tabi olur diye inanırım
kendim için de aynı şekilde, ahiretteki karşılığı mutlu eder
0
bir soru sorcam
(06.01.22)
şükretmek, başına gelen şeyin iyi mi kötü mü olduğunun ölçülmesiyle başlayan bir şey. bir şeyi ölçebilmek için de birden fazla kere var olması gerekiyor, o yüzden ötekinin varlığı olmadan şükretme eylemini gerçekleştiremeezsin.
0
nahtoderfahrung
(06.01.22)
başkasının ya da kendi kötü haline bakarak şükretmekten ziyade sahip oldukları için mutlu ve müteşekkir olmak bence şükür. zorlayarak yapılacak şey değil, insan mutlu olacak ki içinden şükretmek gelsin.

bendeki tanım böyle.
0
durme
(06.01.22)
Şimdi hatırlamıyorum nerde gördüm ama bir istatistik koymuştu bir sayfa:

-Eğer bu metni okuyabiliyorsan, dünyada okuma bilmeyen 1 milyar insandan daha şanslısın.
-Bugün sağlıklı uyandıysan ve 1 hastalığın yoksa, bu hafta bir hastalık yüzünden ölecek milyonlarca insandan şanslısın.
-Eğer iyi kötü bir sağlık güvencen varsa, hasta olsan bile doktor bulamayan milyonlardan şanslısın.
-Şu an bir savaş, kıtlık, susuzluk, esir düşme gibi riskin yoksa, özgürce gezebiliyorsan 500 milyon insandan şanslın
-İstediğin siyasi görüşü destekleyebiliyor, özgürce ibadet edebiliyor, istediğin tarzda yaşayabiliyorsan, dünyadaki 3 milyar insandan daha şanslısın.
-Buzdolabında yemeğin, dolabında giysilerin, ve başını sokabileceğin sıcak bir evin varsa dünyanın %75'inden daha zenginsin.
-Bankada biraz nakitin, yatırımın bile olsa dünyanın en varlıklı %8'lik dilimindesin.

O yüzden bu elindekiler için şükret, değerini bil ve bu imkanları olmayan insanlarla imkanlarını paylaş gibi bir metin. İstatistikler ne kadar doğru bilemem.

Bence kimse kendinden kötü durumda olanları görünce mutlu olmuyor. Yoktur böyle bir insan. Ama kendinden kötü durumda insanları görünce elindekinin değerini anlıyordur.

Şöyle düşünüyorum, daha büyük ev istiyorsun mesela, daha iyi araba istiyorsun. Alamayınca üzülüyorsun. Arkadaşların yurt dışına çıkıyor sen üzülüyorsun bu sene bütçen olmadığı için. Ya da herkes iphone 13 alıyor sen ortalama bi android kullanıyorsun memnun değilsin bundan içten içe.

Ama mesela evine internet bile bağlatamayan çocuğu görünce, diyorsun ki "yahu öyle böyle benim internet erişimim var". Ya bu da olmasaydı?

Arkadaşın yeni lüks bir araç almış. Senin 2. el mütevazı bir araban var. Özeniyorsun, ama başkasına bakmana bile gerek yok. 2 sene önce soğukta 45 dakika otobüs beklediğin günleri düşünüyorsun, şükürler olsun diyorsun. En azından sağa sola gidebilmeni sağlayan bir aracın var.

babam mesela vefat etmeden önce ömrünün son 1 senesini kısmi felçli geçirdi. Balkona kadar gitmek, orada 1 saat oturmak bile büyük olaydı onun için. Bu tarz durumları düşününce, bırak tatile gitmeyi şöyle sahilde bir oturmak, çay kahve içmek bile ne kadar değerli olabiliyor fark ediyorsun.

Şükretmek sanıldığı gibi aza tamah etmek değil. Elindekinin kıymetini değerini bilmek. Bir karikatür görmüştüm, senin normalin, başkasının hayali olabilir diye.
Yolda ortalama arabada giden bir adam, yandaki lüks 4x4'e bakıyor hayran hayran.
Hemen yanda da tekerlekli sandalyede bir adam o mütevazı arabadaki adamın arabasını kullanabildiğini hayal ediyor kafasında düşünce balonunda. Tam olarak bu durum.

Elindekinin kıymetini bilmek önemli. Elbette daha iyisi için mücadele etmeli insan. Hayal kurmalı. Ama son yıllarda o kadar materyalist bir yaşama geçtik ki, hayallerimize kavuşamayınca elimizdekinden bile nefret ediyoruz.

Çocuklarda çok olur bu, eğer değer bilmeyi öğrenmediyse görürsünüz. Oyuncak ister atıyorum. Evde var ya bir sürü oyuncağın dersin. Onları beğenmez. Öbürünü almadığın için gider onları da kırar falan...
0
anten
(07.01.22)
evet, sizin bildiğiniz doğru.
"ben x'ten iyi durumdayım" diye şükredilmez.
şükür şartlara bağlı olmayan, içten gelen, bireysel bir şeydir.
yani olan hâle, dış koşullardan bağımsız olarak şükredilir.

sabah uyanırsın, bugün de uyandım diye şükredersin.
"başkası uyanamadı, aman ben uyandım çok şükür" dendiğinde o şükür olmuyor.
0
blatta hiberna
(07.01.22)
Şükür kelimesi benim islamiyetle öğrendiğim bir kavram. Allah diyor ki "şükredin ki size nimetimi artırayım". Demek ki şükür denen şey çoğaltıcı, artırıcı bir şey. Bu sebeple de içinden geçirerek veya telaffuz ederek yapılan bir şey olmadığını düşünüyorum.

Bir şeyi ne artırır diye düşününce de ilk aklıma gelen, o şeyi temiz kullanmak, iyi bakmak, onu sağlam/sağlıklı kılmak için gerekenleri yapmak gibi şeyler geliyor. Bildiğin "kıymet bilmek" hatta Doğan Cüceloğlu'nun tanımladığı haliyle "sevmek" yani.

Onun için bana göre şükretmenin Türkçesi kıymet bilmektir, sevmektir. Her konuya da uyarlanabilir diye düşünüyorum.
0
muhayyer divan
(14.07.22)
şükrettiklerimiz, kendi hakkımızda razı olduklarımızdır. etrafta hiç insan olmadan da şükretmek mümkün ise; diğerlerine bakınca yaşadığımız, ancak ve ancak o insanlarda kendi geçmişimizden yansımalar görüp bunları geride bırakmış olma konusunda kendimizi takdir etmektir.
bilinçli ve farkındalığı olan birey, egodan ve materyalden her ne kadar uzaklaşsa da bazen diğerlerinin bu aşamaya gelememiş olmasını hor görebilir. yeterince berrak görebilirse, aniden bu durumun da egosunun başkalarının üzerinden rayonel ilişkilendirmelerde bulunduğunu fark eder ve halen arınmadığını ayrımsar.
0
Etanglement
(14.07.22)
(2)

rutubet gitmiş midir?

ilgeru
merhaba, pencerenin dışarı bakan kısmının en alt tarafındaki silikonlar aşınmış ve yok olmuş. dolayısıyla oradan duvar su almış ve iç tarafta kendini gösterdi. ilk olarak dışarı tarafa silikon ve üstüne alçı yaptık.artık oradan pek bir şey sızamaz gibi. yaklaşık 2 hafta daha bekledik ki içerdeki duv
merhaba, pencerenin dışarı bakan kısmının en alt tarafındaki silikonlar aşınmış ve yok olmuş. dolayısıyla oradan duvar su almış ve iç tarafta kendini gösterdi. ilk olarak dışarı tarafa silikon ve üstüne alçı yaptık.artık oradan pek bir şey sızamaz gibi. yaklaşık 2 hafta daha bekledik ki içerdeki duvarda yer alan ıslaklıklar kurusun ve iyice bütün rutubet ortaya çıksın diye. zaten o ıslaklık bir süre sonra renk de değiştirdi.

2 hafta sonra da pencerenin iç kısmında aşağıda duvarla temas ettiği yerlere ne olur ne olmaz diye sıcak silikon yaptık. ardından da rutubetli yerleri zımpara yapıp iyice düzleştirdik ve sonra yağlı boya yaptık. koku kesildi ama şu an boya kokusu var. emin değilim tabii boya rutubetin kokusunu mu bastırdı diye.

bu arada rutubet yalnızca pencerenin en aşağı kısmından kendini göstermiş. öyle bütün duvara yayılmadı yani. yine de bilen bilir çok keskin bir kokusu var bu meretin.

rutubet çıktığından beri o odada kimse kalmıyor. şu an boya kokusu var (2 gündür) her gün oda havalandırılıyor da. sizce yapacak başka bir şey var mı? odada kalmak için boyanın da kokusunun gitmesini mi bekleyelim?
0
ilgeru
(05.01.22)
benden daha iyi bilen biri muhakkak vardır ama neden silikon ve yağlı boya?
rutubetli alanlar için olan özel boyalar ve macunlar var.
bence yanlış bir uygulama yapmışsınız ama en azından bir süre işinizi görür herhalde.

iki günde yağlı boya kokusunun çıkmaması çok normal.
ama durulmayacak gibi bir koku yoksa, ki sanmıyorum, odada kalınabilir tabii ki.
rahatsız oluyorsanız 1-2 gün daha bekleyin.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
Silikon olark siyah renkli silikon var normal silikondan daha pahalı, dış ortam kullanımı için daha iyi ve sağlam bir daha ihtiyacınız olursa bundan kullanın.

Nemli yüzey için ayrı bir boya var geçen sene çatıdan su çekince. O boyadan yaptım su bazlı.
0
1917
(05.01.22)
(7)

Leyla ile mecnun'da neden kadın ismi öndeyken Ferhat ile şirin'de değil

harmanyeri
öyle mi denk gelmiş
öyle mi denk gelmiş
0
harmanyeri
(05.01.22)
bir kurala bağlı olduğunu sanmıyorum.
ikisinin de tersi fonetik olarak kötü olduğu için muhtemelen.
kulağa ve göze hangisi hitap ederse o kullanılmış belli ki.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
Mecnun Leyla ve Şirin Ferhat diye sıfatlaşmasın diyedir belki.
0
ruhen hastayim ben
(05.01.22)
Bir Leyla-Mecnun çiftinde kadının ismi önde. Kerem-Aslı (bu bazen tersi de oluyor), Romeo-Juliet, Tahir-Zühre...hepsinde önce erkeği sayıyorlar. Dikkatimi çekti birden.
0
d max
(05.01.22)
@ruhen
Leyla Mecnun diye de sıfatlaşabilir ama sıfatlaşmamış
0
comp
(05.01.22)
Ben bunların hepsini kadın önde olacak şekilde sıralıyorum. Belirli sırada okunması gerektiğini hiç düşünmemiştim.
0
velvetmorning
(05.01.22)
sıfatlaşmakla ne ilgisi var anlamadım.

"ferhat şirin" demiyoruz, "ferhat ile şirin" diyoruz.
"şirin ile ferhat" diyecektik tersi olsaydı.

sıfat gibi olmuyor her iki durumda da.

kulağa hangisi daha iyi geliyorsa, hangisinin okunuşu iyiyse o tercih edilmiş bence.
aynı şekilde "juliet ve romeo" da kötü mesela.
yani bunun kültürel bir şey olduğunu da sanmıyorum.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
İlk hangi sirayla telaffuz edildiyse oyle yürümüş gitmis iste. Dusunerek yapildigini hiç sanmıyorum.
0
stavro
(05.01.22)
(9)

Özdisiplin sorunları

Mossy
Özdisiplin konusunda son derece başarısız bir insanım. Zorunda olduğum şeyleri bile yapmayıp erteliyorum. Çalışmıyorum. Günlük işlerimi bile düzenleyemiyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Depresyonda değilim sanırım çünkü hayatım boyunca genelde böyle bir insandım. Başarılı olmak için buna ihtiyacım olduğ
Özdisiplin konusunda son derece başarısız bir insanım. Zorunda olduğum şeyleri bile yapmayıp erteliyorum. Çalışmıyorum. Günlük işlerimi bile düzenleyemiyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Depresyonda değilim sanırım çünkü hayatım boyunca genelde böyle bir insandım. Başarılı olmak için buna ihtiyacım olduğunu biliyorum, mantıken disiplinli ve iradeli bir insan olmak istiyorum ama içimden bu gelmiyor. Canı gönülden hiçbir şeyi istemiyorum. Hiçbir şey için emek vermek ve çaba harcamak bana cazip gelmiyor. Gerçekten de hiçbir şey yani... Bu arada istanbulda iyi bir okulda yüksek lisans yapıyorum ama yapamıyorum onu da, 2 yıldır tez dönemindeyim. Hiçbir şey çok da ilgimi çekmiyor. Bunun ölü olmaktan ne farkı var bilmiyorum açıkçası. Sadece telefonla ve bilgisayarla vakit geçiriyorum. Napabilirim yaşamayı istemek için acaba? Lütfen bilgili insanlar yorum yapsın, kendi kendimi zaten yeterince yargılıyorum. Teşekkürler.
0
Mossy
(05.01.22)
bu da bir tür depresyon aslında.

diğer yandan bilinçaltında yetişkin olmamak, yetişkin olmayı reddetmek, sorumluluktan kaçmak, çocuk kalmayı istemek, hayatı kabullenmemek, hayatı yaşamaktan korkmak veya fazla mükemmeliyetçi olmak (ki kendinizi yargıladığınızı da söylüyorsunuz, bu onun bir işareti), asla mükemmel olamayacağına inanıp başlamadan yenilgiyi kabullenmek (başarısızlık korkusu) gibi şeyler var muhtemelen ama bunun daha derinine inmek lazım.
muhakkak bir nedeni ve hayatınızdaki başka şeylere de yansıması vardır.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
@blatta +1

ben de böyleyim ve farkında olmasanız da saydığı şeylerden birisi/birileri vardır muhakkak. iyice düşünüp kaynağını bulmanız lazım.
0
rose parks
(05.01.22)
maalesef bir şeyi entelektüel düzeyde bilmemiz, onu içselleştirip dönüştürebilmemizi sağlamıyor.
yani adını koymaktan ziyade, bunun yaşantınızdaki kökenini bulmanız lazım.

mesela ailenizde kim mükemmeliyetçiydi?
kimi örnek alıyor ya da taklit ediyor veya tam zıttı olmaya çalışıyorsunuz?
bu halinizle kime karşı geliyor ya da kimden onay alıyorsunuz?
ailenizde sorumlulukla ilgili sorun yaşayan biri var mıydı?
varsa kimdi ve davranışlarının sonucu ne oldu?
çok çalıştığı halde sonu kötü olan, hayatını yaşayıp sonra felakete sürüklenen birilerine şahit oldunuz mu?

annenizle-babanızla aranızdaki ilişki dinamikleri nasıl?
hırslı insanlar mı, başarıya mı değer veriyorlar?
doğduğunuz dönemde nasıl bir psikolojik ortam varmış?
plansız bir hamilelik miymiş, planlanarak mı hamile kalınmış?
küçükken iyi veya kötü not aldığınızda ebeveynlerinizin tepkisi ne oluyordu?
negatif veya pozitif motivasyonla sizi daha başarılı hâle getirmeye çalışan oldu mu?
birbirleriyle nasıl bir ilişkileri var?
mesela siz çocuk olmayı bırakırsanız annenizle babanızın bir arada kalmayacağına inanıyor musunuz?

gibi onlarca soru var.
bunları kendi hikayenize göre düşünmelisiniz.
bu tip sorularla belli bir farkındalığa ulaşırsanız onun az da olsa etkisi olur.
hep en dibe gitmeye çalışın, yani lisede olan bir olay değil, tam kökenini hatırlamaya çalışın.
aile dinamiklerinizi düşünün.
isimlerin, peter pan sendromunun falan önemi yok, kendi kök inançlarınızın önemi var.
size yardım edecek olan bu yani.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
@Mossy

Üniversitelerin Psikolojik destek birimleri oluyor; okulunuzdaki bu birimden yardım alma şansınız olamaz mı?

"Uzman" desteği gerekli, bir Klinik Psikolog ya da Psikiyatrist mümkünse.
0
dreamnesiac
(05.01.22)
Nacizane yorum yapmak için girdim, ilk yapmanız gereken o ilk adımı atmak.
Kendinizi sorlayıp dışarı çıkıp adım atın, yürüyün, bi' şey düşünmeden bol bol yürüyün, görece temiz havası olan bi' yer mümkünse.
0
kumandanim
(05.01.22)
Hemen bu iki 2 kitabı okuyorsun. Bu sorunu aşmanda çok faydası olacağına inanıyorum.

Ali Fuat Başgil - Gençlerle Başbaşa
Jules Payot - İrade Terbiyesi
0
levent bilgen
(05.01.22)
dreamnesiac teşekkür ederim, okulun destek birimine talep oluşturdum. böyle bir imkan olduğunu bilmiyordum. çok sağ olun :)

kumandanim deneyeceğim, teşekkürler

levent bilgen irade terbiyesini okudum, diğerine de bakayım. okuyorum böyle şeyler aslında bol bol ama etkileri kısa sürüyor maalesef.
0
🌸Mossy
(05.01.22)
@Mossy Süper, çok sevindim :)
0
dreamnesiac
(05.01.22)
"kendi kendimi zaten yeterince yargılıyorum" kilit cümle bu. Kendi kendini yargılamak, bir insanın kendine yapabileceği en kötü şey, ve asla ama asla sonuç vermez. Bin tane araştırma var bununla ilgili, sonuç verme olasılığı ihmal edilebilecek kadar düşük.

Benzer süreçlerden geçip çoook uzun süreler terapi görmüş biri olarak çareyi "mindful self compassion" denen şeyde buldum, farkındalıklı öz şefkat diye çevirmişler. Prensibi sana gelip derdini anlatan, sorun yaşayan veya hata yapan bir dostuna nasıl yaklaşıyorsan, kendine de aynı anlayış ve destekle yaklaşman üzerine kurulu. Modern dünya bizi robot olmaya itiyor ama biz robot değiliz, yaşadığımız duyguları tanımlayıp, kabul edip, bu sıkıntıları herkesin yaşadığı gerçeğinin farkına varmak ve kendine gereken desteği vermek gerek.

Christopher germer diye bi abinin bununla ilgili bir kitabı var, youtube'da çeşitli videolar da var. Bi dene, işe yaramazsa gel bana kükre.

Not: bu arada sendeki şemaların aynıları bende de çok baskındı, yıllarca kök sebepleri eşeledim ancak durumu daha da kötü yaptı. Çare kendini kabullenmek, otomatik olarak düzeliyor zaten.
0
galileo figaro magnifico o o o o
(06.01.22)
(18)

Köpekler neden hep kucuk çocuklara saldırıyor?

stavro
Dikkat ediyorum basibos kopek tarafından saldırıya uğrayanlar çoğunlukla çocuk. Bunun sebebini merak ettim. Cocuklar daha cok korkutugu için mi? Hani köpeklerin korkuyu algılama ve akabinde saldirma durumu var ya, kucuk çocuklar da daha cok korktugundan çoğunlukla onlar saldıriyw ugruyor belki diye
Dikkat ediyorum basibos kopek tarafından saldırıya uğrayanlar çoğunlukla çocuk. Bunun sebebini merak ettim. Cocuklar daha cok korkutugu için mi? Hani köpeklerin korkuyu algılama ve akabinde saldirma durumu var ya, kucuk çocuklar da daha cok korktugundan çoğunlukla onlar saldıriyw ugruyor belki diye dusundum. Haberlerde hic yetiskinin saldirya ugradiginu duymadım. Ssdecetbir tane haber hatirliyirum boyle, bir guvenlik gorevlisine saldirip oldurmustu adami 2 kopek. Onun disinda hep çocuk. Sabah radyoda bir haber duydum yine 10 yaşında cocuk.
0
stavro
(05.01.22)
cunku yetiskinlere gore daha kolay hedef. kucuk ve gucsuz.
0
lemmiwinks
(05.01.22)
Bir de yetişkinlerin kaçabilme/kurtulabilme durumları var. Beni de çok köpek kovaladı ama koşarak, kapalı bir yere sığınarak vs kurtuldum. ya da yerden bir taş alıp salladığımda vazgeçip onlar kaçtı. çocukların öyle bir şansı yok. dolayısıyla her kovalamanın sonu saldırı ile bittiği için daha fazla duyuluyor olması normal.
0
mustafakesekci
(05.01.22)
Boyut çok etkili. 170 cmlik bişeye hemen saldırmazsın ama 70cmlik çocuk daha kolay hedef.

Mesela bazı hayvanlar arkası dönük birini gördüğünde saldırma psikolojisine geçiyor.

Korkuyu hissetme olayı şöyle bence, korkan kişi çeşitli şeylerle köpeğe zarar verebileceği için köpek bu durumu anlarsa karşı saldırı yapıyor. Çocuklara olan saldırılarda durum bu değil, tamamen av psikolojisi var bence.

edit: blatta hiberna güzel bir açıklama yapmış eline sağlık, yüzlerinin yakın olması ve tehdit olarak görmesi mantıklı geldi doğru.
0
nhk ni youkosu
(05.01.22)
boyut zaten etken. köpek bakıyor gücüm yeter derse saldırıyor. sana bana saldırmayacak köpek aynı şartlar altında çocuktan üstün görüyor kendini.

AMAAAAA bir etken daha var. o da çocukların hayvanlara daha kötü muamele yapması. biraz fakir mahallelere falan gidin kafasına bir çocuktan taş yememiş köpek yoktur.
0
floydian
(05.01.22)
yetişkin biri höt diyebiliyor, yerden taş alırmış gibi (ya da direkt alıyor) yapabiliyor, arabanın üstüne çıkabiliyor, tekme savurabiliyor.

çocuk ise korkuyor. ya kitleniyor ya da kaçmaya çalışıyor.
0
barankovan
(05.01.22)
net birsey soylemek zor; ama kanitlanmis seyler uzerinden fikir yurutmek gerekirse.

duzgun egitilmeyen kopeklerin icgudu geregi hassas noktalari cok guclu oluyor. ozellikle alan korumasi ve fiziksel kontak. cocuklarda bu mesafe kavrami pek olmadigi icin risk teskil eden durumlara girebiliyorlar.
0
buenosdias
(05.01.22)
Muhtemelen sadece cok yaralandiklari icin cocuklar haber oluyor.
Bana her bisiklet surusumde saldiriyorlar ama haber olmuyoruz.
0
divit
(05.01.22)
divit +1
0
dreamnesiac
(05.01.22)
Köpeklerin sokakta olmasi zaten saçmalık ama çoğu köpek iste reaktif aslında. Arabaya havlama, bisiklete havlama, insana/cocuga havlama hep karakter sorunları köpeklerde. Sahipli olunca bunla uğrasabilirsin ama sahipsiz köpekte nasil olacak.

Divit ve buenosdias+1

Genel halk köpekten anlamıyor ama cocuklar daha da anlamaz. Köpek havlasa da köpeğe yaklaşan cocuklar var çünkü anlamiyorlar.
Buna ek olarak ya hastalik (bazi hastaliklar köpeği agresif yapabiliyor) ya da yıllardir sokakta yasananlarin getirdiği sorunlardan köpekler agresif olabiliyor. Bu noktada kendi beklediği kisisel alana girene agresiflesebilir.

Yani köpekleri sokakta kimi isirsam diye dolastigini sanmıyorum ama sokakta yaşayan bir köpeği anlamak da zor, kimsenin bilgisi yok hayvan hakkında. Bu sebepten bir çocuktan tas mi yedi haliyle çocuklardan korkuyor ya da köpek agresif haliyle herkese saldırıyor vs hiçbirini bilmiyoruz.
0
logisticsmanager
(05.01.22)
sokak köpekleri grup halinde gezdiği için vahşileşiyorlar, kurt gibi davranmaya başlıyorlar. doğal olarak kolay hedeflere yönleniyorlar.

bunun haricinde son günlerdeki olaylar dışında yetişkinlere arabalara, motorlara falan da gayet fazlaca saldırıyorlar. algıda seçicilik olmuştur. yoksa köpeğin korkuttuğu yola atlayan adama araba çarptı, araba sokak köpeğine çarpmamak için kaza yaptı tarzı onlarca haber var.
0
paintov
(05.01.22)
sokak köpeklerinin çoğunun başına araba, motor, bisiklet vb. çarpması gibi olaylar geldiği için çok tepkililer.

kendisinin başına gelmese, arkadaşının başına geliyor, zaman içinde farkındalık ve deneyim kazanıyorlar.
her araba çarpan köpek de ölmüyor.
mesela dayımın kurt köpeğinin burnuna bisiklet düşmüştü, hayvanı bisiklet gördüğünde zor zapt ediyordu eğitimli olmasına rağmen.
çok basit bir mekanizma aslında.

sürü halinde dolaşan köpekler diğer sürülerle sürekli etkileşim halinde olduğu için de alanlarını korumaya tek bir köpekten çok daha farklı tepkiler veriyorlar.
yani arabaya saldıran köpekler hem kendi alanını arabadan koruduğunu düşünüyor hem de kendisinin ya da sürüsünden birinin başına araba yüzünden bir şey geldiyse onu tehdit olarak algıladığı için saldırıyor.

benim golden'ım vardı, "eve hırsız girse yalarken boğar adamı" derdik, bir kadın kafasını çok sıkıştırarak, yüzünü yüzüne dayayarak sevmekte inat etti, "yapmayın" dedik dinlemedi, sonunda hır gür oldu, saldırmadı ama hırladı ve kendini geri çekmeye çalışırken dişi kadının yanağını çizdi.

bunlar hayvan ve hayvanların çok basit psikolojileri, takıntıları var, biraz da düşünerek davranmak lazım.
yani "sokak köpeklerini besleyin, sevgi ve ilgi gösterin" deme nedenimiz herkesin sevgi kelebeği olmasını arzu ettiğimizden değil.
onun alanının olduğu bölgeden geçiyorsan ya da o bölgede yaşıyorsan, senin tehdit olmadığını bilsin, seni tanısın diye yapıyoruz bunu.
yani mesele tanışıklık yaratmak, seni bilmelerini sağlamak.

mesela kendi bölgesinde bulunan ve sevdiği insanları diğer bölgelerin sürülerine karşı koruyan köpekler de oluyor.
bizim eski evin oradaki sürü beni otobüs durağına götürür, otobüse bininceye kadar beklerdi.
bu tamamen alan ve sahiplenme meselesi, çok ağır bir matematik gerektirmiyor.

yani köpeklerin alınıp insandan uzak bölgelere atılması aradaki uçurumu arttıran bir şey aslında çünkü insandan uzaklaşmış oluyorlar.
bir de şehirleşme yayıldıkça sonunda onların halihazırda bulundukları yere bina dikiliyor, bu sefer alanları daha da işgal edilmiş gibi hissediyorlar.
mahallesinde köpeklerle yaşayan, her köpeğin herkesi, herkesin her köpeği tanıdığı ve sorun çıkmayan birçok yer de var.

çocuklara gelince, çocuklar tehlikeyi anlamıyor, bazısı laf da dinlemiyor, gidiyor hayvanın burnunu sıkıp kulağını çekiyor.
uyumlu, sakin bir köpek çocuklara kuyruğunu da çekse sesini çıkartmaz ama bahsi geçen sürü köpekleri ya da saldırgan olmaya meyilli huyu olanlar çocukların çıkarttıkları sesleri, el kol hareketlerini de rahatsız edici buluyorlar.

diğer yandan, küçük olması kolay hedef değil, "kendisine yakın" olduğu için daha çok tehdit oluşturuyor.
mesela kediler de evlerine gelen çocuklara daha çok saldırma eğilimindedir ve yabancı çocukları sevmezler çünkü kendi boyutlarına yakın olduğundan, kendi türüne tehdit olarak algılar.
hayvanlar için "yüz yüze gelmek" yani kedinin ya da köpeğin çocuğun yüzüne yakın olması tehdittir.
senin ayaklarınla muhatapken, çocukla yüz yüze oluyor.
bütün hayvanlar için bu böyle.
kavga eden mahalle dayılarının alınlarını birbirine dayaması gibi, yani yüzüne yüzünü yaklaştırmak bir köpeğe en yapılmaması gereken şey zaten.

burada mesele kolay hedef dendiği zaman, hayvan saldırmak için yer arıyor da, o dişine göre diye saldırıyor zannediliyor.
tam tersine, tehdit olarak gördükleri için savunma ve mesafeyi koruma nedeniyle saldırıyorlar.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
Genel olarak zaten ennn eğitimli evcil hayvan bile küçük çocuklarla tek bırakılmaz. Ama şu da var köpekler tehdit altında hissettiği için saldırıyorlar. Küçükken, daha köpeklerin gelip kendi kendine sevdirdiği zamanlarda yaşıtlarım köpeklere taş atardı hep ya da kötü davranırlardı vs.

20 yılda herkes kulağını tıkadı adım adım başımıza çözülmesi çok zor bir sorun açıldı. Kısırlaştırma / breederların ve pet shopların yasaklanması / çip takılması vs. vizyonları varsa birkaç seneye çözülür umarım.

Belki linç yiyeceğim ama bugün öğlen tek bir tane gördüm normalde sevmem de korkarım biraz ama çok sevilesi bir tipti yavaşça yaklaştım elimi uzatıyordum korkup geriye çekildi bayağı. Belki de o noktada bırakıp gitsem "tehlikeden kurtuldu" sanacaktı. Bekledim yiyecekle falan kandırdım şapşalı.
0
aguen
(05.01.22)
@blatta
Yani kopek saldirmaya yer arıyor da olabilir gayet, oyle de olsa zaten hayvani suclamayiz, buna onlem almasi gereken bir yerel yonetim var. Hayvan bu nihayetinde, doğası neyse ona gore davranacak, saldırganlık varsa saldiracak. Nihayetinde bu hayvanin doğasında bir yerlerde bir saldırma icgudusu var ki saldiriyor. Bir guvercinin kimseye saldirdigina tanik olmadik ornegin.

Demem o ki kolay hedef oldugu için saldiriyor savinin yarattigi algida bir sorun yok bana sorarsan.
Cunku esasında kopegin ne dusunerek vrya hangi ic guduyle saldirdiginin hiçbir onemi yok. Saldirmaya yer aradığından da saldiriyor olabilir, kendine bir tehdit algiladigindan, korktugundan veya herhangi bir seyden. Sebebinin onemi yok, burada onemli olan saldirmasi veya saldırmamamasi.
Kopegi mahkemeye çıkarıp yargilamiyoruz nihayetinde. O yüzden ne sebeple saldirdiginin çok onemi yok. Bu isi basibos kopegin kendisiyle cozmuyoruz, yerel yonetimden yardim istiyoruz sorun yaratmaya baslayinca.
Yani köpeğe şöyle yaparsan saldirir, böyle hareket yaparsan saldirir diye öğrenip bunu cocuklara da ogretebilirsin evet ama bu da bir yere kadar, garantiye almaz isi. Hayvan sonucta, aklından ne gectigini bilmiyorsun. İnsan gibi dusunerek hareket etmedigi icin de zaten ona sorumluluk yukleyemiyoruz. Sokaklarda bulunmamasini saglamasi gereken belediyeye sorumluluk yukluyoruz, saldırıyı keyfinden veya yasamam alanini korumak icin yapmış olmasina bakmaksizin.
Yani kopegin doğasını ne kadar anlasak da başıboş kopegin çoluğu cocugu isirma riski daima var olacak.
0
🌸stavro
(05.01.22)
kolay hedef olduğu için de saldırıyor olabilir tabii ki, hatta sırf bu yüzden saldıran da vardır ama "kolay hedef olduğu için saldırıyor savı"nın önemi var çünkü "köpekler neden hep küçük çocuklara saldırıyor?" diye sormuşsun.

ben de sorulan soruya hayvanın içgüdüsüyle ve psikolojisiyle ilgili bilgim dahilinde cevap veriyorum.
"bence" diye yorum yapmıyorum yani.
ben savdan bahsetmediğim için öyle bir cümle kurdum.

konuya sadece savlar açısından bakarsak çözüme ulaşamayabiliriz sadece, öyle bir şey var.
yani burada mesele sana göre sakınca olmaması ya da bana göre x olması, y olmaması değil.

ha, durup dururken gelip saldıran köpek de var, kimse yok demiyor zaten.

köpeklerin başının boş olması bence köpekler açısından da üzücü bir şey.
ben hayvan sever bir insan olarak camdan havlayarak araba kovalayan sokak köpeği gördüğümde içim hop ediyor çünkü onu yaparken arabanın altında da kalıyorlar.

ama şu anda ülkemizdeki düzen neticesinde köpeklerin kendi kakalarını ya da başka köpekleri yemek zorunda kaldığı barınaklarda sürünerek ölmesini de destekleyemiyorum.
her barınak yedikule gibi olsun, gider elimle teslim ederim, içim de rahat eder.

ama sorduğun sorunun cevabını bilirsek ve savlarla düşünmezsek, sokakta başıboş köpekler olduğu sürece çocuğumuz yanımızdayken nasıl davranmamız gerektiğini bilebiliriz mesela.

yani benim evimde beş kedi var ve çocuklu arkadaşım geleceği zaman "kedilerim ne tepki verir bilemiyorum" diyebiliyorum.
o yüzden bilginin kimseye zararı olmaz yani.
kediyi de köpeği de, yüz yüze gelecek şekilde, yüzümüzü yaklaştırarak sevmememiz lazım.
çocuklara da bu yüzden saldırma ihtimalleri daha fazla.
bilmeyen varsa okur da dikkat eder belki.
0
blatta hiberna
(05.01.22)
Boyle soylenmesinin "köpek saldirmaya yer ariyor" algisi yarattigindan bahsetmissiin, onun icin soyledim bunu. Benim demek istedigim aslinda bu alginin bir şeyi etkilemedigi. Ama ben bshsettigim şeyin senin soylediginle pek alakasi yok simdi farkettim, konu disi bu.
Yoksa zaten sebebini ben sordum evet, cocuklara daha cok saldirmasinin altinda yatan ne diye.
0
🌸stavro
(05.01.22)
Bu arada ben kendini "hayvansever" olarak tanimlamayan, bu konuda notr biri olarak sokakta başıboş köpek bulunmasinin "en az" insanlar kadar haybanin kendisi icin de sikinti olduguna katiliyorum. Sokakta basibos kopek olmamali ve eger bu hayvanlar sokaktan toplandiginda aclikla mücadele edecek durumda kalacaklari rezil yerlerde toplaniyorlarsa bu da yerel yönetimin sucudur ve buna cozum uretmesi gerekir. 2022 yılındayız, ve bu hayvanları sokaktan alip adamakilli sartlsrda bir yerde tutmak zor degil. Ekstrem dusuncelere sahip bir azınlık disinda "sokak köpekleri toplansın" diye ssvunan kimsenin de bunlar olsun gebersin istedigini sanmiyorum.
Bu hayvanlara karsi korunmak icin bilinci olmanin faydasina lafim yok, ama nihai cozum hem hayvanin kendisi hem de etraftaki insanlar icin sokakta yasamamalari. Araba altinda ezilmese veya sokaktaki cocuktan kafasına tas yemese bile sokakta sahipsiz yasayan hayvanin gıda bulma sorunu var kafadan.

Aslinda benim tahminim köpek saldirisina ugrsyanlsrin azimsanmayacak bir kismi basibos sokak köpeği degil de tasmasiz nesiz gezen pitbull vs sahipli kopeklerin saldirisina ugruyor. Bu da ayrı mrvzu.
0
🌸stavro
(05.01.22)
Savunmasız gördükleri için saldırıyorlar. Teke tek olunca savunmasız görürlerse saldırıyorlar. Sürü olunca herkese hatta diğer hayvanlara da saldırıyorlar. Köpek sürüsü aç kalırsa içindeki en zayıfı yiyebilir.
0
OrangeYellow
(05.01.22)
tamamen boyut ile alakalı. hayvanların tamamı (hatta insanlar da) kendilerinden küçük ve zayıf gördükleri canlıları ezmeye çalısırlar. örneğin kediler fareleri, kuşları, hatta solucanları kovalar ama köpeklerden kaçar. büyük balık küçük balığı yer. köpekler de kedileri kovalar, küçük cocuklara saldırır. büyük insanlara saldırmaya cesaret edemezler. ama ayılar büyük oldukları için insanlara saldırmaya çekinmezler. hatta dikkat edin köpekler tek başına yürüyen insanlara daha kolay saldırırken, kalabalık insanlara saldırmazlar. ayrıca kalabalık haldeki köpekler daha cesur ve saldırgan olurlar.
0
abelardo
(05.01.22)
(20)

Sosyal medya gizliliğini çok mu abartıyorum?

ceann deas
Kendimi bildim bileli sosyal medyada gerçek adımı kullanmıyorum, fotoğraflarımı paylaşmıyorum. Bir ara üniversitenin verdiği gazla kendi adım ile Instagram hesabı açıp bir kaç fotoğraf koydum, arkadaşlarımı falan ekledim, kendi fotoğraflarım ile storyler attım ama o gaz bitince hepsini sildim. Arkad
Kendimi bildim bileli sosyal medyada gerçek adımı kullanmıyorum, fotoğraflarımı paylaşmıyorum. Bir ara üniversitenin verdiği gazla kendi adım ile Instagram hesabı açıp bir kaç fotoğraf koydum, arkadaşlarımı falan ekledim, kendi fotoğraflarım ile storyler attım ama o gaz bitince hepsini sildim. Arkadaşlarım toplu fotoğraflarımızı paylaştığında bile geriliyorum kim bilir nasıl tiplerle takipleşiyor ya başıma bela olursa korkusu basıyor.

Dediğim gibi kendimi bildim bileli böyleydim ama bi kızın sosyal medya fotoğraflarının alınıp başka birinin bedenine shoplandığı ve kızın hayatının karardığı konulu gerçek hayattan uyarlanmış bir film izlediğimden beri daha da arttı sanki. Belki ego diyeceksiniz kendini o kadar önemseme diyeceksiniz ama televizyonda ayda 2-3 tane reddedildiği için öldürülen kadın haberi çıkıyor hangi takıntılı psikopatın hayatımı kaydıracağını bilemiyorum. Evimi, odamdaki eşyaları paylaşırken bile geriliyorum.

Sizde çok mu abartıyorum yoksa korkularımda haklı mıyım?
0
ceann deas
(04.01.22)
Instagram’ı gizli yapabilirsin. Tanımadığın kimseyi eklemez, mesaj kabul etmezsin. Senin tercihin tabii ama sanki biraz abartıyorsun.
0
gabe h coud
(04.01.22)
Psikopatın hayatını kaydıracağı alan sosyal medya olmadığı için evet, abartıyorsun. Başka sebeplerden kullanmamayı anlarım ama takıntılı psikopat fotonu beğenip de peşine mi düşücek ki.

Ki öyleyse sokağa çıkmaman, işe okula gitmemen lazım. Yolda kafana saksı düşüp ölme ihtimalin bahsettiğin ihtimalden daha fazla.
0
Bruce
(04.01.22)
Çok kelimesi az olmuş. Çok çok abartılı. Açıkçası biraz da garip.
0
dissendium
(04.01.22)
internete gercek ismimizi ve fotolarimizi vermezdik zaten.
2007'ye kadar boyle gitti sonra facebook isim vermeye zorladi.

Bu ama paranoyadan degildi, niye verelim kafasiydi.
Benim hala oyle mesela.
Ne foto yuklerim ne ismim var dogru duzgun.

O dedigin manyakligi sen bir yere uye olmasan da yapabilir zaten.
0
divit
(04.01.22)
Instagram'ı gizli yapsan bile bazı uygulamalar ile hesap içeriğini görebiliyorsun. Bilmiyorum sosyal medya inanılmaz korkutucu bir yer gibi geliyor.
0
🌸ceann deas
(04.01.22)
korkularında haklısın ancak korunma yöntemin çok işe yarayacak bir yöntem değil. siparişini getiren de manyak olabilir marketteki görevlide. tehlike her yerde ve her an var. eğer vaktin ve enerjin varsa savunma sanatları ile ilgilen bu daha etkili bir yöntem olur.
0
selam
(04.01.22)
instagramı gizli yapar da, instagramdaki arkadaşın seni yanındaki arkadaşına gösteriyor, birlikte tartıyorlar senin profilini o nasıl olacak

ayrıca evet evinin cephesini, sokağını, konum içeren fotoğraflarını atarsan, sapık olmasa da hırsızın biri dadanabilir.
0
comp
(04.01.22)
Abartmıyorsun ülkenin manyağı çok, yani evet sokakta başına bir şey de gelebilir bu ülkede, ona da bir şey yapamazsın, sen sadece olasılıklardan birine karşı önlem almışsın, bir de başına sosyal medya sorunu çıkmasın diyerek
0
freebird5406_2
(04.01.22)
Olması gereken bu aslında. En basitinden her gittiğiniz yeri herkese açık şekilde paylaşırsanız bir nevi izlenmiş oluyorsunuz. Sizi sevmeyen ve hakkınızda bilgi edinmek isteyen insanlara da bu fırsatı vermiş oluyorsnuz.

Yaptığınız %100 doğru.
0
garylineker
(04.01.22)
Kendinizi onemsemeyip de kimi onemseyeceksiniz ki? Tabii ki koruma ihtiyacı hissetmeniz cok normal.

Ben de neredeyse hic kendi fotografımı paylasmadan kullanıyorum sosyal medyayı. Sadece Instagramda hesabım var, onda da bir sekilde iliskim olmayan insanları eklemiyorum.
Biz okulda cocukları bu tarz konularda egitmek icin o kadar cok korkutucu vaka duyuyoruz ki her turlu onlem mantıklı gelıyor. Isminizi, calıstıgınız yerı ve evinizi net sekilde belli olmayacak sekilde paylasımlar yapmanız onemli. Bazı insanlar garip bir sekilde kapısının onunde poz veriyor “atasehir doga sitesi” diye de lokasyon ekliyor, aklım almıyor.

Ben Istanbulda yasarken soyle bir olay basıma geldi: ben bir performans aktivitesine katıldım. Bu aktivitede biri ufak bir video cekip story atmıs. Bu kısıyı tanımıyorum, seyircilerden biri. Storyde de olumlu birsey soylemis, atıyorum “haha bu kız komik” falan gibi. Bu tanımadıgım kisinin tanımadıgım bir arkadası bu storyı gorup ilgilenip bana mesajlar attı, tanısmak istedi. Ilgilenmedigimi soyledim, bu biraz surdu. Bir gun evime yakın oldugu icin hep gittiğim kafede yanıma yaklasıp merhaba dedi biri. O adam! Cunku bakın, zamanında postlarımda kafeyi etiketlemisim, etiketlemesem de bardakta falan adı yazıyor. Sonra kafeden “evime yakın oldugu icin sık sık okuma yapmak icin geldiğimi” vs soylemisim. Semti belli.

Siz bir kadınsanız eger durum biraz daha hassas bariz guvenlik sebepleriyle. Paranoyak olmaya gerek yok da tedbirli olmaya gerek var.
0
sopiro
(04.01.22)
Tedbir güzel paranoya normal değil. Bu mevzu biraz tedbiri de aşmış paranoyaya ilerlemiş.
Bununla birlikte, malesef günümüzde sosyal medya çoğu arkadaşla iletişim kurma platformu oldu. Uzak durunca bağ da kopuyor. Bu endişe bir diğer yandan seni yalnızlaştırabilir - ki fotoğraf koymaktan endişe ediyorsan sokakta yürürken ne kadar rahatsın?Belki profesyonel bir destek yardımcı olabilir.
0
lcha
(04.01.22)
Sokakta yürürken de başıma bir şey tabiki gelebilir ama insanlar artık sokaktan daha çok sosyal medyada. Ayrıca sokakta tipinden kıllandığın insandan uzaklaşabiliyorsun fakat sosyal medyada öyle bir şansın yok engellesen bile seni buluyor.
0
🌸ceann deas
(04.01.22)
Yaşadığınız durum sıradan değil. Sosyal medya kullanmamayı seçmek ile bundan bu derece korkmak farklı şeyler.
Sokakta birinden uzaklaşıp sosyal medyada uzaklaşamayacağınızı söylüyorsunuz. Yani tehditleri artık normal değerlendiremiyorsunuz belli ki. Yüksek bir kaygı duyuyorsunuz öyle anlaşılıyor. Destek almakta fayda var.
0
kullanıcıadımbuolsun
(04.01.22)
Gereksiz ve aşırı evham. Bence de destek almalısınız.
0
himmet dayi
(04.01.22)
Yani evet biraz abarti da geriliyorsan icin rahat etmiyorsa kullanma zaten kendini niye sikintiya sokasin? Cok elzem bir şey değil sosyal medya, kullanmasan veya ismini esgalini vermesen bir sey kaybetmezsin.

Ama korkun gereksiz herhangi bir sapigin manyagin sana ulasmasi icin senle iletisime gecmesi lazim, fitograftaki suratina bakarak adresini tespit edemezler.
0
stavro
(04.01.22)
Paranoyaklık ile gerçeklik arasında müthiş bir yerdesiniz bence; o yüzden net bir cevabı yok. Abartıyor mu acaba dedim ama kesinlikle abartmıyorsunuz. Saçma sapan tipler, her olasılığa açık saçma toplum üyelerimiz.. Yapınız bunları görmezden gelmenize izin veriyor mu vermiyor mu?
0
lüzumsuz adam
(04.01.22)
Çok abartıyorsunız. Neden diye soracak olursanız herkesin günlük yaşamında yer etmiş bir konuyla alakalı kaygı oranınız çok yüksek.

Gerçekten birisi sizin fotoğraflarınızla bir şeyler yapmaya çalışabilir mi? Evet. Teknik olarak imkanlı ve mümkün bir şey bu.

Ancak yolda yürürken kılıçla öldürülebilmeniz de mümkün, bunu gördük değil mi? Peki ne yapalım, evden dışarı çıkmayalım mı? Eğlenmek için öylesine gittiğiniz bir cafe'de kredi kartınız kopyalanabilir mesela, ne olacak?

Kişisel bilgilerimizi ortalığa yaymamız kötü bir şey çünkü firmalar bu bilgilerle bizim üstümüzden kar elde ediyor. Ama hayatım altüst olacak düşüncesi sadece size zarar. Hiç sosyal medyada bulunma amacı hissetmiyor olsanız aman da illa kullan demem, ama cafe örneği gibi; eğer orada fotoğraf paylaşmak sizi eğlendiriyorsa ve bundan sırf başıma iş gelir korkusuyla uzak duruyorsanız bu normal değil.
0
akhenaten
(04.01.22)
sosyal medyada pek aktif olmayan, fotoğraf paylaşmayan biriyim ama kendi adımı kullanıyorum.
bunun nedeni tamamen mahremiyet ve önüme gelen yemeği yemeden önce fotoğrafını çekmeyi akıl edemiyor oluşum.

yani instagram'ı, sürekli öz çekim yapmayı falan sağlıklı bulmuyorum.
diğer yandan da, ayak uyduramıyorum gerçekten.
ama arkadaşlarımla falan paylaşımlar yapıyorum yeri gelince.

fakat sizin bahsettiğiniz tamamen ayrı bir şey.
fotoğrafların farklı şekilde kullanılmasından korkmak, kendi adını kullanmamak, eşya paylaşırken bile gerilmek falan.

evet internet tehlikeli olabilecek bir ortam ama diğer yandan da, kimse sizin peşinizde koşmuyor, kimse varlığınızın farkında değil genel olarak.
hesap gizliliği ayarlarınızı ona göre düzenleyip en azından arkadaşlarınızla belli şeyleri paylaşmak gayet normal bir şey.

ne tür bir korku olursa olsun, sürekli korkularla, olabilecek kötü senaryolarla yaşamak ve bunları düşünerek hayatı düzenlemek psikolojik destek almayı gerektiren bir şey.
0
blatta hiberna
(04.01.22)
Bence de abartı geldi. belki destek alman gerekebilir. kullanmamak ayrı korkmak evham yapmak apayrı şeyler
0
all girls dream
(04.01.22)
Abartiyorsun net
0
lost aci soyler
(06.01.22)
(8)

Mad men'i sevmis birine dizi onerir misiniz?

stavro
Nasıl bir sey istediğimi tarif edemedigim icin begendigim diziyi ornek verdim. Mad men iyiydi. Baska dizi izlemedim. Cinayet dizisi falan izlemek istemem. Mad men'i begenen birine ne onerirdiniz? Bu tarzi sevdim cunku. Karakteri de sevdim. Gercek hayatta karsiligi olan seyleri izlemeyi seviyorum san
Nasıl bir sey istediğimi tarif edemedigim icin begendigim diziyi ornek verdim. Mad men iyiydi. Baska dizi izlemedim. Cinayet dizisi falan izlemek istemem.
Mad men'i begenen birine ne onerirdiniz? Bu tarzi sevdim cunku. Karakteri de sevdim. Gercek hayatta karsiligi olan seyleri izlemeyi seviyorum sanirim mad men'deki gibi. Bu yüzden seri katil dizisi falan sarmiyor beni.
0
stavro
(03.01.22)
six feet under olabilir.
0
blatta hiberna
(03.01.22)
Tabi ki The Sopranos.
0
lüzumsuz adam
(03.01.22)
Better call Saul
Bu arkadaş benim kafadan kesin sever bu diziyi. Bu duyurudan açmak istiyordum
0
olaylar olaylar
(03.01.22)
Vinyl iptal edilsede
0
eja
(03.01.22)
mad man'i izlemedim. pek benzemiyor olsa da boardwalk empire diyorum.
0
nothing in my way
(03.01.22)
man men benim de çok sevdiğim bi dizidir. kesinlikle ilk tercihin the wire olsun derim. daha sonra six feet under, boardwalk empire, the sopranos'tan birini kafana göre seçebilirsin. hepsi mükemmel ötesi diziler.
0
lazylibra
(03.01.22)
Zor :) Sopranos ve six feet under mutlaka izlenir mad men üstüne.
0
anten
(04.01.22)
Succession
0
oldtimer
(04.01.22)
(6)

Evlilik içi sürekli tartışmalar bitkin hissettiriyor mu?

psmstc
Küçük bir ilçede eve hapsolmuş durumdayız. Onun bir iki arkadaşı var. Benimkiler memlekette.3-4 gün epey tartıştık. (Büyüklerin karışkanlığı sebebiyle) Artık ağzımızı açacak mecal kalmadı. İki taraflı bir bitkinlik hali var.Nasıl aşıyorsunuz bu süreci?edit: eve hapsolma sebebimiz kış, pandemi, sosya
Küçük bir ilçede eve hapsolmuş durumdayız. Onun bir iki arkadaşı var. Benimkiler memlekette.

3-4 gün epey tartıştık. (Büyüklerin karışkanlığı sebebiyle) Artık ağzımızı açacak mecal kalmadı. İki taraflı bir bitkinlik hali var.

Nasıl aşıyorsunuz bu süreci?

edit: eve hapsolma sebebimiz kış, pandemi, sosyal olanakların küçük ilçede kısıtlı olması gibi
0
psmstc
(03.01.22)
ailelerin evliliğe karışması çok sakıncalı. buna izin vermemeniz gerekiyor. taraflardan birini bile izin vermesi süreci daha çok içinden çıkılmaz bir hale sürükleyebilir. karışan kendi aileniz ise ve siz bunu istemiyorsanız bunu ailenize söyleyin. eşinizin ailesi ise bunu şu an eşinize karşı dile getirmek tartışmanın fitilini tekrar ateşleyecektir.

eve hapsolma sebebiniz nedir? covid pozitif misiniz? bu sorunun cevabına göre devam edeceğim.
0
beter mi
(03.01.22)
Her evliliğin dinamiği tabii ki farklıdır ancak biz tartıştığımız her durumda sakinleştikten sonra mutlaka konuşuruz, yani karşı tarafın hangi davranışının beni incittiğini söylerim aynı şekilde ondan da söylemesini beklerim asla içimize atmayız iletişimde kalmak çok önem taşır muhakkak sakin bir şekilde meramınızı dile getirin derim.
0
mirty
(03.01.22)
Git yanına biraz sarıl, gözlerine bak gülümseyerek. Aşılmayacak sorunlar değil. Bu meseleyi tatlı tatlı konuşalım mı de.

Sonra konuşurken isim vermeden genel olarak konuş, işte aileler evliliklere bu kadar müdahil olmamalı gibi genel cümlelerle. Siz karı kocasınız, evliliğin ilk günlerini bi hatırla, ne kadar mutlu olduğunuzu vs. Hakkaten aşılmıyacak bi sıkıntı değil. Ama konuşmayıp üstünü kapatma yoluna gitmeyin sakın, daha sonra daha büyük patlak verir. Konuşmaya da mümkünse neticeye kavuşturmadan ara vermeyin, ya da bitirmeyin..

Sözee başlarken güzel bi cümleyle (seni çok sevdiğimi biliyorsun vs)başla, bitirirken de yine güzel bi cümleyle bitir.

Hallolur, merak etme.
0
antihero
(03.01.22)
Her ilişkide sanırım senede en az 1-2 kez böyle dönemler oluyor, tartışma girdabından birkaç gün çıkamıyorsun. Eğer elle tutulur bariz bir sorun yoksa ortada biz tartışma konusunu tekrar gündeme getirmeyip rutine dönmeye çalışıyoruz. Ama ortada hiçbir sorun yokmuş gibi de davranmıyoruz. Sizin durumunuzda mesela "İkimiz de çok bunaldık, paso birbirimize patlıyoruz." deyip tartışma konusunu hiç açmadan bu ara sürekli tartıştığımız gerçeğini geyiğe vururdum sanırım.

Bir de ek olarak "ben dili" diye bir şey var. Atıyorum mesela "Çok dağınıksın, hiçbir şeye elini sürmüyorsun." şeklinde saldırmak yerine "Evi sürekli tek başıma toplamak beni çok yoruyor." diyerek olayı kendine çeviriyorsun. Ya da "Hep başkalarıylasın, bana hiç vakit ayırmıyorsun." demek yerine "Az vakit geçirmemiz beni üzüyor, kendimi yalnız hissediyorum." gibi yine kendinle ilgili bir yorumda bulunarak sıkıntını dile getiriyorsun. Tartışmalarınızda bundan yararlanabilirsiniz. Benim çok çabuk öfkelenen eşimde bile işe yarıyor.

Edit: "İçinize atmayın, sorunları konuşun." önerilerine ben de katılıyorum. Yukarıda söylediklerim en ufak şeyin büyüyüp tartışmaya döndüğü dönemler için geçerli. Sürekli birkaç farklı sebepten tartışıyorsanız bu psikolojiktir. Ama sürekli aile sebepli tartışıyorsanız tabii ki de konuşmak gerek.
0
jacque
(03.01.22)
her ilişkide yaşanan her tartışma yorucudur.

yapıcı olmaya çalışarak aşmanız lazım, yoksa ilişkiler yürümez.
kim daha az sinirliyse, onun diğerine yaklaşması gerekir.
önemli olan sizin ilişkiniz.
büyüklerin bu ilişkide çevresel faktör olmak dışında bir işi olmamalı.
0
blatta hiberna
(03.01.22)
psikoloji kaldıysa sevişilerek aşılır

karakter farklılıklarına bağlı sorunlar ayrı kategori ama anlık yaşanan kötü olaylara bağlı sorunlar daha çok hatalı tarafın çabasıyla çözülmeli
bu olmazsa "intikam" "karma" devreye giriyor zaten
0
bir soru sorcam
(03.01.22)
(24)

kız çocuğuna isim

nucleon
merhabalar,güzel bir isim belirlemeye çalışıyoruz, fakat netleştiremedik bir türlü. ikiye indirdik seçenekleri, umay ya da flora olacak. Sizlerin de bir fikrini almak istedim, belki aklımıza gelmeyen bir açıdan yaklaşırsınız :)umay türkçe olması ve anlamı ile hoşumuza gidiyor fakat aslında unisex ol
merhabalar,

güzel bir isim belirlemeye çalışıyoruz, fakat netleştiremedik bir türlü.

ikiye indirdik seçenekleri, umay ya da flora olacak. Sizlerin de bir fikrini almak istedim, belki aklımıza gelmeyen bir açıdan yaklaşırsınız :)

umay türkçe olması ve anlamı ile hoşumuza gidiyor fakat aslında unisex olmamasına rağmen unisex gibi algılanabilir mi acaba düşüncesi var. bir de aşırı bir zümreden geliyormuş ön yargısına sebep olur mu?

flora; çiçek anlamı ve söylenişi çok hoş, yurtdışında da kolay kullanılacak bir isim. fakat latince olması sebebiyle "özenti" imajı oluşturur mu acaba, bilemedik.

Edit: farklı önerileriniz var ise değerlendirebiliriz :) çok jenerik bir isim olmamasına ve türkçe karakter içermemesine dikkat ediyoruz.
0
nucleon
(02.01.22)
Flora denilince benim aklıma direkt bağırsak florası geldi.
Bu ikiliden Umay daha iyi.
0
marla is in my head
(02.01.22)
sadece bu iki secenek varsa kesinlikle umay diyorum. zaten bu donemde umay ismi epey yaygin, unisex gibi algilanacagini sanmiyorum.
0
in vino veritas
(02.01.22)
Umay +1 en azindan gercek bir isim.
0
hot potato
(02.01.22)
Aşırı bir zümreden geliyormuş ön yargısı olacaksa esas flora isminde olur.

Umay daha iyi.

Ayrıca bağırsak florası +1
0
ceketimi alip cikcam
(02.01.22)
hocam ikisi de kötü ya kusura bakma. flora deyince akla ilk olarak bağırsak geliyor gerçekten. umay da solcu sokak şiirleri yazan romantik şair ismi gibi.

çocuklara orijinal isim seçme uğraşı insanı böyle garip işlere yönlendiriyor. ama illa birini seçeceğim diyorsanız umay derim ben de.
0
jangbogo
(02.01.22)
flora'da benim aklıma "flora ve fauna" terimleri geldi (bir bölgedeki bitki türleri ve vahşi yaşam anlamında olanlar).

flora bir de çiçekçilerin dükkan isimleri gibi de duruyor. uluslararası çiçek dağıtım network'ü vardır çok meşhur, onun adı "interflora" mesela.

yani flora bana bunları çağrıştırdığından çiçeksi ve hafif değil de teknik bir isim gibi geldi. umay için bir şey diyemiyorum, flora'dan iyi gibi sanki.
0
nimberjack
(02.01.22)
Flora biyolojide bitki örtüsü demek. Flora deyince benim aklıma fauna geliyor.

İkisi de güzel değil bence ama ikisinden biri olacaksa Umay daha uygun.
0
dissendium
(02.01.22)
İlla ikisinden biri olacaksa kesinlikle Umay. Unisex bir isim bence bu arada.
Ece, ipek, deniz, burcu gibi isimler aklıma ilk gelen güzel isimlerden.
Son kararınızı da paylaşın mutlaka :)
0
art pepper
(02.01.22)
gökçen ya da almila. bence bir düşünün :)
0
alko ikarus
(02.01.22)
Flora bence de olmamış. Bu ikisi içinden, umay derim.

Onun dışında İnci ismi mesela, kulağa güzel geliyor. Narin hoş bir tınısı var. :)
0
chihirovekohaku
(02.01.22)
flora. florya metin oktay tesisleri. direkt bu geldi aklima. bi de winx karakteriydi sanki. ve özenti evet.

umay. valla ne desem bilemiyorum. nesi seviliyor bu ismin hiç anlamadım. aşırı zümre derken? zengin mi duruyor diyorsanız hiç durmuyor merak etmeyin. itici birinin ismiymiş gibi duruyor.

ikisi de kötü.
kız olsun erkek olsun en güzel isim: deniz
ya da eren hehehh
0
erenderk
(02.01.22)
Bağırsak florası durumu +1 :(

Sevra
Serra
0
damba
(03.01.22)
farklı isim koyalim diye flora koymayin da umay daha iyi

bagirsak florasi cagristirdi bana
0
exlibris
(03.01.22)
flora herkes gibi ayni cagrisimi yapti bende de.
umay en iyisi bu ikilide.

bir de turkce karakterli isimlere goz atin isterseniz. cocugum yurt disinda yasar ideali iyi isimleri gozden kacirmaniza neden oluyor. yani ailede yabanci pasaport sahibi biri yoksa bu kadar yurt disi odakli olunmasi gereksiz.
0
Kittie
(03.01.22)
Flora çok kötü , Umay ise son senelerde epey popülerleşti (ya da algıda seçicilik), ebeveynlerinden -en az- birisi milliyetçi olanlarda ( benim gördüğüm kadarı ile ) daha yaygın.

önerim yok maalesef.
0
kucukne
(03.01.22)
Yurtdışında Türkçe karakterin nesi sorun oluyor tam anlamıyorum. Adım-soyadımda 7 tane Türkçe karakter var, hiçbir problem yaşamadım. Ona bakacaksak Almanya'da Ezgi'ye Etzki diyorlar, mesele sadece Türkçe karakter değil yani. Diğer isimleri dışlamayın diye yazmak istedim. Flora direkt fauna çağrıştırdı bende de, bu ikisinden biri olacaksa bence de Umay.
0
evrim halkasi
(03.01.22)
Benimde aklıma ağız Florası geldi ;))

Umay birtık daha iyi
0
all girls dream
(03.01.22)
Farklı (!) isim muzdaribi olarak flora'yı önermiyorum.
Sıradışı isim koymak üst zümreye değil aksine alt/orta arasında konumlanan kişilere ait diye düşünüyorum.
Koç ailesine bakın: ömer,mustafa ve ali'den yana yapmışlar seçimlerini.
0
owaki
(03.01.22)
flora koyarsanız büük ihtimalle çocuğunuzla sürekli dalga geçilecek, kızcağız da travma sahibi oalcaktır.

ancak umay güzel isim. onun sıkıntısı da herkes artık umay ismi koyuyor.

tavsiyem: ipek, inci, nil, arzu, jale, selin.

ayrıca owaki +1
0
Hallegadola
(03.01.22)
Umay direkt. Eskiden şarkıcı Umay Umay vardı bir de...
0
d max
(03.01.22)
Flora soğuk algınlığı haplarını andırıyor; flora forte gibi. Umay çok daha iyi.
0
you shall not pass
(03.01.22)
umay+1
flora koyarsanız, ilkokulda kötü şakalara maruz kalabilir.
umay, unisex isim değil, öyle de anlaşılmaz bence. doğum ve bereket tanrıçası. umay isminde hiçbir erkek duymadım-ki özge, gözde isminde erkekler bilmeme rağmen. ikisi arasında kaldıysanız, umay hoş isim.
0
miranda
(03.01.22)
flora ismine istemsizce kahkaha atabilirler. tavsiyem bu ismi seçmemeniz yönünde. eğer ikisinden biriyse;
umay +1
0
marul hirsizi
(03.01.22)
flora çok kötü.
yani türkçe karakter içermesin derken çocuk alay konusu olur.

bu iki isimden biriyse umay mecburen.

değişik sayılabilecek ve bol türkçe karakterli isim sahibiyim.
sadece yabancılarla çalışıyorum, adımı en fazla biraz yamuk yumuk söylüyorlar.
bugüne kadar da ne bir anlaşmada, ne bir sözleşmede, ne bir yazışmada adım sorun oldu.
o kadar da kasılacak bir şey yok yani, yurt dışına ilk çıkan kişi o olmayacak.
0
blatta hiberna
(03.01.22)
(4)

ne yapayım? fikirlere açığım

baldan kaymak
yeni tanıdığım yaşça büyük kadın kişisi var. arada bir ilgisini belli eder gibi ama sonra yine mesafeyi çat diye koyuyor. aşağıda çok güncel örneklerle paylaşıyorum, vakit ayıranlara teşekkürler.ilk örneğimiz yılbaşından. yılbaşında çevresindeki kimsenin erişemeyeceği kadar yüksek bir yere koydum çı
yeni tanıdığım yaşça büyük kadın kişisi var. arada bir ilgisini belli eder gibi ama sonra yine mesafeyi çat diye koyuyor. aşağıda çok güncel örneklerle paylaşıyorum, vakit ayıranlara teşekkürler.

ilk örneğimiz yılbaşından. yılbaşında çevresindeki kimsenin erişemeyeceği kadar yüksek bir yere koydum çıtayı. isimsiz gönderdim ama anlamış da benim gönderdiğimi. açıklayınca eli ayağına dolaştı heyecanından. yılbaşında ne yapıyorsun diye sorup durdu, pek renk vermedim kesin planı vardır diye. planım iptal oldu dedi, buluşalım dedim adım attım gülümsemiş ve covid var riske etmeyelim yazdı. sonra bir gün evvel covid'e yakalandım. öğrenir öğrenmez aradı. bugun yine aradı merak etmiş. Dün'e göre daha kısa tuttu ve kapadı. Bazan muhabbet de ediyor ama sonra oto-kontrollü oluyor ve çekiyor kendisini hemen. dolayısıyla bende bir yandan dengesini bozuyormuş gibi de hissediyorum.

hazır aklıma gelmişken sadece 1 kez sert bir yanıt verdi. o'nun da sonradan kıskançlıktan olduğunu öğrendim.

"aa böyle yazdı, adım atmamı bekliyor" diye düşünüyorum. adım atıyorum ama bir duvar ile karşılaşıyorum. soft bir duvar ama. sonra kendi adım atıyor ama aklı karışıyor gibi hissediyorum. bir kaç sefer bu döngüyü hissedince sormak istedim. ne yapmalıyım yani seviyor ve aklı mı karışık yoksa başka birşey mi? aslında onu olumsuz etkiliyorsam şu aşamada durmak çok kolay benim için. ama içimden bir yanım da onu sürekli yanımda istiyor.
0
baldan kaymak
(02.01.22)
Onun adı duvar değil, ilgi alma kapısı. İhtiyacı olunca açıp istediği kadarını alıyor, sonra kapatıyor.

Sen tüm ilgiyi yavaş yavaş kesiceksin, onun sana yaptığı gibi adım atıyor gibi yapıp geri yapıcaksın. Gerçekten ilgisi varsa buna karşılık verir elbet ama muhtemelen sana ilgisi yok, o yüzden bunu yaptığında muhabbetin sonlanma ihtimali yüksek.
0
Bruce
(02.01.22)
Sana ilgisi olan insan böyle yapmaz. Oyuna gerek yok. İlişki olayı basit. İster veya istemez. Gerisi senin kafanda kurduğun komplike düşünceler. Yok duvar, yok dengesini bozuyormuşsun vs diyerek kendini yüceltmene de gerek yok. İlgiyi kes, önümüzdeki maçlara bakalım.
0
Amory Lorch
(02.01.22)
Covid var riske etmeyelim çok güzel bir bahane. ego şişiricisin.

ayrıca onu olumsuz etkiliyorsam durayım ne, sana ne ondan, kendini düşün. kadın seni oyuncak yapacak sen ama o ne düşünür diye kendini yorma
0
KaraSakall
(03.01.22)
ego booster olmanın yanı sıra, yaş farkınız 1-2 yaştan fazlaysa bunu kafasına takıyor olabilir.
eğer bu tip şeylere önem veren biriyse, çocukça davranışlarınız olduğunu düşünüyorsa, olmaması gereken bir şey olarak görüp uzak durmaya çalışıyordur.
yine de arada bir yaklaşıp kendini tatmin etmekten de geri durmuyor tabii, o ayrı.
0
blatta hiberna
(03.01.22)
(12)

Temel yemek tariflerini nereden öğrenebilirim

wiekannich
Yıllar sonra mutfağa girip yemek yapmam icap etti, mercimek çorbasından nohutlu pilava kadar temel yemek tariflerini nereden öğrenebilirim? İnt.de paso spesifik yeni lezzetler arayan ev hanımlarına yönelik tarifler var ben daha onlar kadar expert değilim. Bilale anlatır gibi anlatan mühendislik ölçe
Yıllar sonra mutfağa girip yemek yapmam icap etti, mercimek çorbasından nohutlu pilava kadar temel yemek tariflerini nereden öğrenebilirim? İnt.de paso spesifik yeni lezzetler arayan ev hanımlarına yönelik tarifler var ben daha onlar kadar expert değilim. Bilale anlatır gibi anlatan mühendislik ölçekleme metriklerine tabi kaynaklar varsa yardımınıza talibim.
0
wiekannich
(02.01.22)
Abi internet engin bi deniz temel tarifler de var neyin temel tarifini bulamadin mesela?

Ha bi de mercimek corbasi yapmayi bilmiyorsan hangisi temel hangisi degil nasil anlayacaksin ki zaten?

En temizi sor buraya anlatalim.

Sey mi lazim tarif derlemesi falan?
0
floydian
(02.01.22)
@floydian temel derken en bilindik yemekler demek istiyorum, derleme olur kitap olur her şey olur
0
🌸wiekannich
(02.01.22)
Nefisyemek tarifleri işte en temel şeyler bile var
0
freebird5406_2
(02.01.22)
anladığım kadarıyla makarna, pilav, 1-2 zeytinyağlı (ki hepsi aynı şekilde yapılır), tencere yemeği prensipleri, nohut/mercimek/kuru fasulye, mercimek ve sebze çorbası gibi türk mutfağının sıradan sayılacak temel şeylerini arıyorsunuz.

yani bunları yapmayı istemek için mercimek çorbası yapmayı bilmeye gerek yok.

direkt bir tavsiyede bulunamayacağım, mesela refika falan var ama o da bazen suyunu çıkarıyor ve bana göre biraz baştan savma olmakla birlikte, yemek yapmayı bilmiyorsanız tarifleri pek tutmayabiliyor.

bu tip klasik tarifleri youtube'da "ev hanımı" olan kanal sahiplerinden öğrenirsiniz.
yani youtube'a "şehriyeli pirinç pilavı" yazın, 2-3 ev hanımından tarif dinleyin, birinden biri aklınıza yatar.
tarifler de normal ev yemeği olduğu için tutuyor zaten çoğunlukla.
kendilerine göre küçük püf noktaları dışında aşağı yukarı hepsi aynı şekilde yapar zaten.
0
blatta hiberna
(02.01.22)
@blatta'ya katılıyorum, yemek yapma işini talk şov akışında işliyorlar, sıkıcı ve vakit kaybı. sorun biraz şöyle, ben neyi bilmediğimi bile bilmiyorum. onun için rotası belli olan, index'i içerisinde adım adım şu şudur bu budur bu malzeme gereklidir tarzı bayağı "cooking for dummies" gibi bir kaynak aradım. sonuç olarak şu 3'ü gözüme çarptı.
- Gönül Candaş'ın Mutfağından
- Oktay Usta - Oktay Usta'nın Mutfağından
- Refika Birgül - Refika'dan Hızlı Tarifler
0
🌸wiekannich
(02.01.22)
bu arada arda'nın mutfağı'nda da (tv'de yayınlanıyordu bir ara) ev hanımları için basit ve geleneksel tarifler falan yapılıyordu genelde.
internetten ona da bakabilirsiniz, kitabı var mı bilmiyorum.
0
blatta hiberna
(02.01.22)
youtubedaki videoyu açıp deneyerek

mesela 1 su bardağı mercimekten çorba yapsan en az 3 gün yersin yine bitmez (1 kişi)
eklemen gereken su, istediğin çorba kıvamıyla alakalı
orta boy bir tencerenin yarısından fazlasını doldurcaksın
kapağını kapatırsan köpürür taşar, yarım açık kalcak

pişme süresi, ne kadar su çektiği mercimeğin cinsiyle alakalı
ama 40 dk'dan önce pişmez
0
bir soru sorcam
(02.01.22)
sen hap scripted bilgi istiyorsun mühendislik misali
bunlar yemek yapma işinin ruhunda yok. deneye yanıla, aktara aktara olacak, vakit alacak
0
comp
(02.01.22)
@comp tam olarak öyle oldu :) bikaç kitap satın aldım inceledim fakat içerikle tam söylediğin gibi "meziyet" usülü işliyor. anlaşılan dene yanılla dewamke
0
🌸wiekannich
(02.01.22)
bir sürü ufak tefek yanlış yapıyor ama çoğumuzun annelerinin yaptıgı tarifleri yapıyor.
bence güzel arşivi var bu adamın o açıdan.
www.youtube.com

çoğumuzu anneleri de bu hataları yaptığı için zaten sorun değil.
0
floydian
(02.01.22)
Leman Cılızoğlu serisi kitaplar.
0
pro9it9is9
(02.01.22)
Mutfak bilgim sıfırken; öyle ki pirincin yıkanması gerektiği, soğanların pembeleşince nasıl göründüğü, haşlamanın nasıl yapıldığı gibi en temel bilgilere bile sahip değilken, hepsini tek bir kaynaktan değil denk geldikçe öğrendim. Zamana yaydım yani. Bir siteye veya kitaba bağımlı kalmadım. Üç yıl oldu bu süreçte en temel tarifi bile googlelayarak en az iki üç siteden karşılaştırıp karar vererek yaptım. Tutan ve memnun kaldığım tarifleri de bir defterde topladım, bitti gitti.
0
ruhen hastayim ben
(02.01.22)
(6)

Buzluktan çıkan kıyma

Bruce
Köfte yapıcam diye çıkarmıştım, buzları erittim ama vazgeçtim yapmıycam. Tekrar dondurmak sıkıntı okay ama dolaba koysam yarın köfte yapıp yesem ölür müyüm?Daha önce çözdürüp köfte yapıp yediğimi yiyip yemediğimi tekrar dondurup yedim ve ölmedim. Yine ölecekmişim gibi gelmiyor ama sizden de teyit al
Köfte yapıcam diye çıkarmıştım, buzları erittim ama vazgeçtim yapmıycam. Tekrar dondurmak sıkıntı okay ama dolaba koysam yarın köfte yapıp yesem ölür müyüm?
Daha önce çözdürüp köfte yapıp yediğimi yiyip yemediğimi tekrar dondurup yedim ve ölmedim. Yine ölecekmişim gibi gelmiyor ama sizden de teyit almak istedim.
0
Bruce
(31.12.21)
Buzluğa ilk attığında tüketim tarihinin son günü değilse bir şey olmaz. Eti dondurunca bir yerde tüketim süresini de dondurmuş oluyorsun. 24 saat içinde tüketirsen sorun yok. Daha önce yaptım, hala hayattayım.
0
himmet dayi
(31.12.21)
köfteyi bugünden bile yapıp yayvan bir tabağa dizebilirsiniz altına yağlı kağıt koyup. üstünü de strechle kapatırsanız yarına kadar hiç bir şey olmaz.
0
Phoebe
(31.12.21)
Hicbi sey olmaz.
0
floydian
(31.12.21)
buzdolabına koy, yarın köfte haline getirip ye, bir şey olmaz.

yani çözdürdükten sonra buzdolabında 1-2 gün idare eder zaten.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
Annem 30 senedir yemek yapar sağ olsun inat ve ıslarla da koca top şeklinde dondurur o kıymayı. Ertesi gün yoğurur köfte yapar, olur da yemek dışarıda yenecekse köfte ertesi gün pişirilir yenir. Mikroskop altında ne görünür bilemem ama gömün gitsin yarın afiyet olur problem olmaz :)
0
cilekli pasta
(31.12.21)
Bir şey olmaz ama tavsiyem, köfteyi bugün yap, öyle beklesin. Yuz baharat falan girsin içine. Yarın da pişirirsin. Hem daha lezzetli olur dinlenince.
0
kibritsuyu
(01.01.22)
(21)

Mutlu Yıllar!

himmet dayi
Herkese mutlu bir 2022 dilerim. İçimden geldi :)2021'de kalbini kırdığım birileri oldu ise affola.
Herkese mutlu bir 2022 dilerim. İçimden geldi :)

2021'de kalbini kırdığım birileri oldu ise affola.
0
himmet dayi
(31.12.21)
Mutlu yıllar dayıcım :)
İyi seneler…
0
erty_ksk
(31.12.21)
Sana da mutlu yıllar:)
0
Amaranta ursula
(31.12.21)
mutlu yıllar himmet, herkese mutlu ve huzurlu yıllar :)
0
msb
(31.12.21)
sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yeni yıl diliyorum sana ve herkese :)
0
Phoebe
(31.12.21)
herkese mutlu yıllar dilerim.

sana da himmetciğim :)))
0
blatta hiberna
(31.12.21)
Mutlu yıllar tabi ya :)
0
kisa
(31.12.21)
mutlu yıllar!

www.youtube.com
0
gabe h coud
(31.12.21)
Mutlu yıllar!
0
kobuzchu kiz
(31.12.21)
Yok abi kirdiysan da sonuna kadar hak etmislerdir allagina gurban mutlu yillar
0
floydian
(31.12.21)
herkese sağlıklı mutlu kazançlı sevgi dolu bir sene dilerim. umarım her şey düzelir ve hepimiz mutlu oluruz. gönülden diliyorum.
0
dafuq
(31.12.21)
mutlu yıllar :) şahane bir yıl olsun 2022.
0
engelbert humperdinck
(31.12.21)
Mutlu yıllar herkese :)
0
archmage mahmut
(31.12.21)
Mutlu yıllar!
0
jazzabel
(31.12.21)
inşallah.

hepimize sağlık, mutluluk, huzur dolu seneler nasip etsin rabbim.
0
alt4y
(31.12.21)
Gelecek seneleri heyecanla beklediğimiz nice mutlu yıllara olsun.
0
akhenaten
(31.12.21)
Mutlu yıllar. Herkesin yılı güzel geçsin inşşş <3
0
eazy
(01.01.22)
Çok sağol hocam sana da. Sana kırılacak adam da ne bileyim oldukça nankör biridir herhalde. Duyurunun resmen tek kişilik dev kadrosusun.
0
j r r tolkien hayrani
(01.01.22)
zamlar kötü oldu ya. çok fena zam gelmiş elektrik ve doğalgaza. hem mesken hem sanayi inanılmaz.
0
floydian
(01.01.22)
He dayı he, Finlandiya da Erzurum gibi he

Happy New yearr!!!
0
abuzer
(01.01.22)
Mutlu yillar xo
0
hot potato
(01.01.22)
herkese iyi seneler, umarim gelen gideni aratmaz.
0
cooperr
(01.01.22)
(3)

Kedime sonda takıldı...

msb
Dün sabah hayvan resmen can çekişmeye başladı, acilen veterinere götürdüm, üriner yol kristallerle tamamen tıkanmış. Neyse yolu açtılar, sonda takılı vaziyette, gelen idrar çıkıyor. Tek bir odayı komple ona ayırdık. Birkaç gün antibiyotik, Kotervin vb kullanılacak.Fakat bizim esas veteriner covid ol
Dün sabah hayvan resmen can çekişmeye başladı, acilen veterinere götürdüm, üriner yol kristallerle tamamen tıkanmış. Neyse yolu açtılar, sonda takılı vaziyette, gelen idrar çıkıyor. Tek bir odayı komple ona ayırdık. Birkaç gün antibiyotik, Kotervin vb kullanılacak.

Fakat bizim esas veteriner covid olmuş çalışmıyor, yerine genç bi çocuk bakıyordu. Sondanın 5 gün kalması gerektiğini söyledi ama hayvan sondayı çıkarmaması için huni şeklindeki yakalıklardan takıyor, ve işkence gibi resmen garip hareketler vb yapıyor, psikolojisi bozuldu.

Velhasıl sorum şu ki; Sondanın 5 gün kalması gerçekten gerekli mi? Sizin böyle bir deneyiminiz olduysa kaç gün sonda ile dolaştı hayvan?
0
msb
(31.12.21)
sondanın çıkmaması elbette gerekli.
ama sonda takılı hayvanı neden eve gönderdiler onu anlamadım.
onu zapt etmek çok zor ama edeceksiniz mecburen.

huniyle tuhaf davranması normal, bir süre sonra alışacak ama tabii ki stresi devam edecek.

ilgi gösterin, sevin, yanında durun olabildiğince.

geçmiş olsun.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
Benim kedime de farklı bir operasyondan dolayı o kafalık takıldı. 3. Günde alıştı. Alışacaktır sadece onu sakinleştirip sevdiği şeylerden verin. Yaş mama ödül maması vs.
0
false pretension
(31.12.21)
Sondanın takılı kalması gereklidir muhtemelen tabi ve kedinin zorlanması çok normal. Bizim başımıza da aynısı gelmişti, sondaya ulaşamasın diye aynı şekilde yakalık takılmıştı ama bizimki patisiyle ulaşmaya çalışıyordu sondaya. Onun için de kedi/köpekleri dışarı çıkarırken ayaklarına giydirilen plastik pandif benzeri bir şey taktık patilerine, ve tabi bu da ayrı bir zorluk oldu hayvan için. Ama öbür türlü de sondayı söküp atacaktı nerdeyse.

Ayrıca bizi de sondayla eve göndermişlerdi. Şimdi düşününce bana da mantıklı gelmiyor hayvanı o halde eve göndermek ama malesef böyle bir şey var sanırım. Ki bizim veterinerimize o gün de çok güvenirdim, bugün de çok güvenirim, ihmalkarlık yapacaklarını sanmıyorum.
Kedi kadar sizi de zorlayacak bir süreç malesef. Ben gecelerce doğru düzgün uyumamıştım, yıllık izin alıp yanında kalmıştım sürekli, en ufak hareketinde sondaya zarar verecek mi yerimden zıplıyordum. Yani çok dikkat edin, umarım kedi kardeş sakin birisidir de sondayla uğraşmaz.
0
anatomik
(01.01.22)
(3)

Geçmiş yılbaşıları yaşayacağımız...

msb
Böyle Zeki Mürenli falan :) Uzunca tek parça eğlenceli yılbaşı programı link'i var mı?
Böyle Zeki Mürenli falan :) Uzunca tek parça eğlenceli yılbaşı programı link'i var mı?
0
msb
(31.12.21)
ben avrupa yakası 36. bölümü izliyorum çok eski değil ama şu günlerden 1000 kat iyidir.
0
killerbee
(31.12.21)
yılbaşı programı değil ama huysuz virjin'in herhangi bir programı olabilir mesela.
youtube'da vardı bazı bölümleri.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
www.youtube.com

sen bunu arıyorsun, full halini. bulan çıkarsa link atsın pls.

1983-1984 yeni yıl programı

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
0
gabe h coud
(31.12.21)
(25)

Baklavayla çay mı kola mı?

meraklitursucu
Hangisini tercih ediyorsunuz?
Hangisini tercih ediyorsunuz?
0
meraklitursucu
(31.12.21)
Varsa ayran yoksa çay.
0
Amaranta ursula
(31.12.21)
Ayran
0
freebird5406_2
(31.12.21)
Sadece baklava
0
birmilyonunvarmi
(31.12.21)
süt
0
dafuq
(31.12.21)
Çay
0
dissendium
(31.12.21)
sadece baklava.
yanında değil ama sonrasında maden suyu olabilir.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
yanina ille bi sey icecek olsam cay icerim
0
fakyoras
(31.12.21)
inanılmaz miktarda şeker tüketen biriyim ve sadece soruyu okumak bile şeker komasına girmeme yetti. baklavanın yanında istesem bile fiziksel olarak kola içmem mümkün olmaz muhtemelen. şekersiz çay ya da süt.
0
der meister
(31.12.21)
dudak yakan açık çay
0
gabe h coud
(31.12.21)
Çay, NET.
0
msb
(31.12.21)
sekersiz cay ama benim tercihim kahve
0
Ley
(31.12.21)
Çay
0
chavezding
(31.12.21)
Çay
0
ms brownstone
(31.12.21)
Yoğurt.
0
Bruce
(31.12.21)
Çay
Ayranla da gidiyor ama kolayı konduramadım ben.
0
cilekli pasta
(31.12.21)
Ayranla mükemmel oluyor
0
hrvl
(31.12.21)
Şerbetli tatlılarla her zaman çay.
Umarım hayatım boyunca herhangi bir tatlıyla ayran içen biriyle karşılaşmam.
0
pena34
(31.12.21)
Baklavanın yanında en son tuketecegim sey kola olur. Gayet de seker tüketen adamin ama bakvala tatli o kola tatli aman aman dusuncesi bile mahvetti beni. Ne baklavadan bir sey anlarim ne koladan o durumda.

Cay ya da su. Bana kalsa sadece baklava, yaninda bir sey içmem.
0
stavro
(31.12.21)
sade. biri olacaksa çay.
0
ya ben lan neyse
(31.12.21)
kola. asitli içecek iyi gider
0
all girls dream
(31.12.21)
Baklavanın üstüne buz gibi su içerim. Mis.
0
dadasalon
(31.12.21)
Kola.
0
j r r tolkien hayrani
(01.01.22)
demli bir cay, yoksa su.
kola ile seker^3 yapiyorsun gerek yok.
ayran icersem cikartirim herhalde..
0
cooperr
(01.01.22)
yazın kola kışın çay
0
baba553
(01.01.22)
baklavanin yaninda kola icilen ulke erdogan'in yonetmesini hakediyordur.
0
hewit
(01.01.22)
(14)

en çok sevdiğiniz sos nedir?

bugisme
sb.
sb.
0
bugisme
(31.12.21)
Valla hocam sen de anket gecesi ilan ettin herhalde bu geceyi.

Neyse, ben de iflah olmaz bir katilimci olarak cevap verirsem, sarimsakli mayonez diyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(31.12.21)
Hardal
0
freebird5406_2
(31.12.21)
Barbeku
0
stavro
(31.12.21)
Hardal galiba. Barbekü de fena değil. Normalde mayonez sevmem ama bazen o da güzel geliyor.
0
dissendium
(31.12.21)
hardal ve sweet chili
0
south park in kapusonlu uyesi
(31.12.21)
Sarımsaklı mayonez
0
mey17
(31.12.21)
mayonez ve bazı hardallar.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
Sriracha
Tabasco chipotle
Sweet chili thai
Burger
0
logisticsmanager
(31.12.21)
Sarımsaklı mayonez
Ranch
0
hrvl
(31.12.21)
hardaldan nefret ediyorum ama ballı hardala tapıyorum.
0
candide
(31.12.21)
Barbekü ve sweet chili
0
kobuzchu kiz
(31.12.21)
Hardal ve sriracha
0
baldur2
(31.12.21)
Diğer tüm soslar chipotle sosun önünde diz çöker tövbe eder. Ona bağlılık ve sadakat yemini eder.
0
dadasalon
(31.12.21)
soya ve barbekü
0
theseachange
(01.01.22)
(17)

sesini en sevdiğiniz enstrüman nedir?

bugisme
sb?
sb?
0
bugisme
(31.12.21)
Gayda.
0
j r r tolkien hayrani
(31.12.21)
piyano.
(not: gitaristim :D)
0
nhk ni youkosu
(31.12.21)
Çello, kontrbas, bi de akordeon.
0
kobuzchu kiz
(31.12.21)
piyano.
0
rose parks
(31.12.21)
tenör saksafon ve ney.

gürültü yapacak imkanım olsaydı 7 24 durmadan saksafon çalışmak isterdim, alf dizisini ilk izlediğimden beri aklımda hep.
0
killerbee
(31.12.21)
kontrbas, bas gitar, piyano
0
south park in kapusonlu uyesi
(31.12.21)
tuba, trombon, french horn, trompet, saksafon, kontrbas.
0
erenderk
(31.12.21)
gabe h coud
(31.12.21)
Saksafon, elektro gitar.
Bir de synthizer sayilir mi?
0
stavro
(31.12.21)
ud
0
king lizard
(31.12.21)
Ben de kanun ve kemanı çok severim
0
mey17
(31.12.21)
saksafon, gayda, piyano.
0
blatta hiberna
(31.12.21)
Piyano
0
logisticsmanager
(31.12.21)
piyano, alto flüt, arp, mey.
0
la traviata
(31.12.21)
keman ve kanun.
0
pide
(31.12.21)
Düzenlemeye göre değişir bazen bas gitar köpek gibi gelir dağıtır tonu insanı, bazen de tambur. Oturtum önemli şey.
0
hedep
(31.12.21)
Keman
0
hot potato
(01.01.22)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.